Türkiye'nin bu günkü devlet yönetiminin
ciddiyetsizliğine, endişe verici ve acınacak haline bir bakın. Mübarekler,
devleti yönetmekten ziyade, Allah adına, demokrasi ve insan hakları adına,
büyük güçlü Türkiye adına devletin olanaklarını ülkenin zenginliklerini,
varlıklarını sömürmek için birbirleri ile kuralsız amansız altından ve
saklı dövüşerek, birbirlerini kötüleyerek yarışıyorlar. (Karşın
taraf için aldıkları gizli kararları, altına imza attıkları yasaları,
yönetmelikleri, uygulamalarını hatırlamak istemiyorlar,
kamuoyunda başta inkar ediyorlar... Belgeler bir, bir ortaya çıkınca kendi
özürlü, zavallı kişilikleri de ortaya bir, bir çıkıyor.
Örneğin; kararları baskı altında attık! kararlara imza attık ama
uygulamadık! Cemaatin her isteğini bugüne dek yerine getirmedik mi!
Cemaatin devlet yönetiminde kaç vekili, kaç bakanı, kaç valisi, kaç kaymakamı,
kaç savcısı ve hâkimi vardır? diye de kamuoyunda birbirlerine soruyorlar! .....
Dah dün dünyanın ilan ettiği terör örgütlerini aklıyorlar, kendilerine arka
çıkan cemaat ve tarikatları 1. dereceden terörist örgütü olarak kabul
ediyorlar. En son ise belgeleri kamuoyunun bilgisine bir şekilde sunan
yayanlara, devlet sırrını açıklamak …. nedenleri ile vatan haini ilan ediyorlar
ve dava acıyorlar. Fakat aynı şahısların Silivri’de hukuk adına yapılan
hukuksuzlarda bavullardan acılan saçılan belgelerde aynı hassasiyeti göstermediklerini
unutmuşlar. Tam tersine Silivri'de yargılananların neredeyse namahrem
haberlerini, düzmece delillerin kamuoyuna sızdırılmasını teşvik
etmişlerdir, bavullu habercileri, köşe yazarlarını kahraman ilan
etmişlerdir....
İrtica cemaate karşın mücadele almak için
karar alıyorlar, altına imza atıyorlar, daha sonra ise bu irtica ve cemaatlere
karşın endişeleri olanları gelişigüzel cezalandırılıyorlar. Sonrada
Batılılara yaranmak, PKK yı Kürtleri memnun etmek için, Avrupa Birliği
içinde Türkiye'nin idam ipini çeken şekilsel, göstermelik demokrasi
paketleri açıklıyorlar!
Bu kadarına pes doğrusu, Türkiye de
Vatandaşlar geri zekalı mı, akıllarını mı yetirmişler? Nerede o
demokratlar, İnsan hakları savunucuları, devletin kurumları, sivil toplum
örgütleri ve muhalefetin sesi neden çıkmıyor, gerekeni yapmıyor.
Ve kendisine,
Ailesine, Ülkesine, devletine, vatanına, ulusuna, dinine, kurumlarına,
çalışanlarına sahip çıkamayan vatandaşlar, insanlar, toplumlar, uluslar,
kurumlar daha iyisini ve daha güvenli huzurlu ve daha zengin mutlu bir geleceği
hak etmiyorlardır.
(Genç yapımcı arkadaşlara önerim;
Türkiye'deki devlet yönetimindeki bu gibi trajedi-komedi olaylarını,
tiyatro oyunlarını, uygulamalarını özellikle Silivri'deki hukuk adına
yapılan hukuksuzlukları insanların mağduriyetlerini, çektikleri Istırapları,
kendilerine addedilen düzmece suçları v.b. içine alan bir film,
bir tiyatro eseri haline bir an evvel getirmeleri olacaktır. Bu
konudaki film eserleri Oscar ödülleri gibi bir çok ödülü yurt dışında ve yurt
içinde almaya namzettirler! Hatta yapacakları TV diziler her hafta reyting
üstüne reyting kırma olasılığı da mevcuttur. Bu fırsat kaçırılmalıdır diyorum!)
Tam trajedi-komedi çok kötü bir tiyatro
oyunu değil mi sizce? Bu zihniyetler mi devleti yönetecektir, yönetirlerse
Türkiye muz cumhuriyetlerinden de beter hale getirilir, ülke bölünür, kaosa
sürüklenir, teröristlerden medet umularak terörist başı ülke içinde ve yurtdışı
kamuoyunda da uluslaştırılır, mandellalaştırılır!
Silivri'de hukuk adına yapılan hukuksuzlar
kadar tarajedikomik uygulamalar, son günlerde dershanelerle
ortaya çıkan devlet yönetimi ile cemaatler arsında da görülmektedir! Bu
gibi uygulamalar, olaylar devlet yönetimi için bir rezillik, ciddiyetsizlik,
ehliyetsizlik olarak değerlendirilir, demokrattık ülkelerde tabii
ki. Üzücü olan, devletin kurumların, sivil toplum örgütlerinin
v.d. gerekli yasal uyarıları, müdahaleleri yapmaları,
sessiz, korkak kalmalarıdır.
Çalışanları arasında bir dayanışma
içerisinde bulunamayan, çalışanlar arasında saygıya ve hoş görüye
özellikle fırsat eşitlediğine dayanmayan bir tutum izleniyorsa ve çalışanlar
arasında özellikle üst düzey sorumlular arasında birbirlerine karşın husumet,
kin nefret bulunuyorsa o kurumlardan ne ülkeye nede içerisinde çalışanlara
hayır gelmez.
(Burada
aklıma gelmişken parantez içinde diğer bir konuya da dikkat çekmek istiyorum!
Son zamanlarda din tacirleri, beyni körler: şu türbeye yatıra, bu mezara, şu
duayı okuduğunuzda, çok kez
tekrarladığınızda ticari kazancınız artar, maddi bereketiniz çoğalır,
hastalıklardan korunur, şifa bulursunuz, işleriniz düzene girer, sınavları
kazanırsınız, beladan korunursunuz, iş bulursunuz, hazırlı evlat sahibi
olursunuz, v.b.
Tüm
bunlar islam dinine aykırıdır. İyi
niyetle dahi önerilse dogru degildir Günah
ise, İlamd dini maskesi altında bu gibi hurafelerle Müslümanları bir şekilde
kullanılmasıdır.
…. İslam Dini bir akıl mantık dinir,
Müslümanların sağlıklı yaşamı ve gelişimi içindir, hurafelerle ilgisi yoktur. Yüce
İslam Dinimiz bizlere daha fazla ögrenmemizi, ögretmemizi, alın teri ile çalışıp zengin olmamızı,
lütfettigi sayısız dünya nimetlerinden çok daha fazla yararlanmamızı, Allaha
şükretmemizi, dua ibadet etmemizi ister. Allahtan başka kimyese kulluk
edilmemesini, özellikle kula kullugu günah sayar. İslam Dininin temeli cagdaşlıktır,
bilimdir. İş dualara kalmış olsaydı,
dünyadaki bir çok Müslüman devletlerindeki kardeşlerimiz sefil sefalet
içerisinde yok olmazlardı, Gavurlar tarafından sömürülmez ve güdülmezlerdi. ….)
SÖZÜN KISASI,
ü O. OLMASAYDI,
TÜRKİYE İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR FELAKETİN EŞİGİNE GELİNMEZDİ
ü O. OLMASAYDI,
TÜRKİYE MEVCUT GELİŞME VE ZENGİNLEŞME POTANSİYELİ İLE KISA SÜREDE İLK ON ÜLKE
İÇERSİNDE YER ALMA ŞANSI VARDI.
ü O. OLMASAYDI,
TÜRKİYE’ DE İSLAM CUMHURİYETİNİN TEMELLERİ HAZIRLANMAZDI
ü O. OLMASAYDI,
TÜRKİYEDE PKK DEVLETE MEYDAN OKUYUP, HÜKÜMETE İSTEKLERİNİ DİKTE ETMEZLERDİ
ü O. OLMASYADI,
TÜRKİYE’ DE GAYRI RESMİ KÜRDİSTAN DEVLETİ DÜNYA KAMUOYUNA KABUL GÖRMEZDİ, APO
MANDELLEŞTİRİLMEZDİ.
ü
VATANA İHANETTEN SUCSUZ İNSANLAR
CEZALANDIRILIYOR, ASIL İHANET EDENLER TÜRKİYE’YE SAHİP CIKAMAYAN BİZLERİZ,
HEPİMİZ TÜRK VATANDAŞLARIYIZ.
DrHusso
izmir, 07.12.2013
·
Bakın, benim
siyasetle, siyasilerle, partilerle, kurumlarla ya da kişilerle alıp veremediğim
yoktur. Allah şükürler olsun aklım la da bir sorunum yoktur. Sadece ülkesini seven her Türk vatandaşı gibi Türkiye
için kaygılarımı duyurmak istiyorum. Türkiye varsa biz varız, Türkiye'nin
geleceği bizi hepimizi sıradan her vatandaşı ilgilendirir. Anlayamadığım
diğer bir konu ise Türkiye'de, ailece çocukların iyi yetişmeleri, güzel
bir geleceği iyi bir okul ve iyi bir meslek edinmeleri için her türlü
fedakârlığa katlanılıyor, Fakat kendilerinin ve çocuklarının geleceğinin bir
teminatı olan Türkiye Cumhuriyetinin geleceği, siyaseti ile ilgili aynı
hassasiyeti, ilgiyi göstermiyorlar. Neden bunun da toplum bilimcilerin
araştırması gerekiyor...
0 yorum: