İran daki Ayehtullah Khomeni , Türkiye de Cemaat lideri Fethullah Gülen olur mu?

12 Ocak 2014 Pazar yazildi.





İran daki Ayethullah Khomeni,

Türkiye de Cemaat lideri Fethullah Gülen olur mu?

 Bu sorunun cevabı, hayırdır.

 Fethullah Gülen kendini Allaha adamış, çevresine, ülkesine, Müslümanlığa, insanlığa faydalı olmağa çalışan ve kendini yetiştirmiş, çevresinin güvenini ve saygınlığını kazanmış bir cemaat başkanıdır. Fethullah Gülen den sonra ne olur, sorusuna gelince; belirsizlikler söz konusudur. Cemaatin gücünü siyasi amaçlar, çıkarlar için kullananların ortaya çıkması Türkiye de ileride kaçınılmazdır.  İnsanlar yaşlanınca bedensel olduğu kadar akılsal huysal değişikliklere uğruyorlar. Örneğin hassaslaşıyorlar, kırılgan oluyorlar, duygusallıkları artıyor,  çevrelerini, yakınlarını üzmemek adına herkese hak vermeğe başlıyorlar, ağlamaklı oluyorlar ya da tam tersi despot, aksi, kavgacı, küfürbaz, fitneci, güvenilmez, aksi, sevimsiz, her şeyi kendilerinde olmasını  istiyorlar ve kıskanç oluyorlar. Bu değişimler sadece yaşlılıkla değil ünlü insanlarda, makam sahiplerinde, liderlerde, sanatçılarda da gözlenmektedir.  Fethullah Gülen sağ iken de cemaat başkaları tarafından ele geçirilme ihtimalli bulunmaktadır….

 Son günlerde hükümet partisi ve devlet yönetimi, iktidar ile cemaat arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar, mücadele; daha çok, çıkarlar üzerine, iktidar da olma gibi bir güç gösterisi haline dönüşmüştür…. Özellikle iktidar devletin olanaklarını, kendisine bağlı medya aracılığı ile cemaati zayıflatarak ele gecirme gayretindedir. bu hedef çok eskiden de gizli şekilde dolaylı olarak yürütüldüğü anlaşılıyor..

Özellikle son zamanlarda, Türkiye de Yönetim, iktidar  kendisinin sebep oldugu ve birinci dereceden sorumlu kötü icraatlarını, gözlenen yolsuzlukları, rüşvet, hırsızlık gibi olumsuzlukları,  özellikle yargıdaki, adalet sistemindeki suiistimalleri, TSK nın itibarsızlaştırılması, yıpratılması gibi cabalarını v.d.  cemaate yükleyip bir şekilde bir taşla çok kuşu avlama misali,  kendini aklama, gündemi değiştirme ve hükümet olanakları ile cemaati bitirmek, kötülemek, itibarsızlaştırmak arayışına gitmektedir.  Bir zamanlar TSK yıda   paralel devlet, iktidara ortak olma girişimleri olarak kamuoyuna kötüleyip bir şekilde suçlayıp etkisizleştirmeğe çalıştığı gibi ayni yöntemi bu sefer Fethullah Gülen Cemaati içinde kullanıyor……

Kamuoyunda, medyada yönlendirilen dış basında da cemaat liderine yakışıksız sözlerle saldırılmaktadır, hakaret edilmektedir. Yönetimin birlikte çalıştığı TSK ya ve mensuplarına, genelkurmay başkanına, kuvvet komutanlarına yapılan vefasızlığın benzeri cemaate yapılmaktadır. Cemaatin cabaları ile yönetimi ele geçirenlerin, cemaati ele geçirme cabaları; diğer bir büyük vefasızlık örneğidir ve iktidarın liderin ülke çıkarları için güvenilmez ve tehlikeli ve  devlet yönetimi içinde yetersiz oldukları ortaya çıkıyor maalesef.  İktidar TSK yı ve Cemaati paralel devlet olmakla suçlayacağına, TSK yı etkisizleştirip ele geçireceğine, TSK mensuplarını ömür boyu hapsettireceğine, ilk evvel Türkiye’nin Doğusuna hakim olan devlet yönetimini fiilen devre dışı bırakan PKK/KCK  yönetime baksın. Sözde barış süreci bozulmasın diye Devletin silahlı güvenlik güçleri karakollara ve kışlalara hapsedilirken, meydanı boş bulan teröristler devlet olma yolunda mesafeleri hızlı kat ediyorlar…

Türkiye’nin getirildiği duruma bakın, bu gelişmelerden muhalefette sorumludurlar.  Muhalefet iktidardan halk adına bu olumsuz icraatlarının hesabını istemelidir. TBMM içinde yasal yolardan isteyemiyor alamıyorsa o zaman meclis dışında meydanları doldurarak arama yolunu seçmelidir.

 

Cemaat la en ufak bir bağlantım yoktur. Her başarılı insana olan saygım, takdirim, hayranlığım cemaat lideri içinde geçerlidir. Cemaat liderini çeşitli vaazlarından, yazılarından, radyo ve televizyondaki konuşmalarından ve onunla ilgili yayınlarından tanıyor ve yukarıdaki görüşlerimi bu bilgiler ışığında derliyorum.

 

Son olarak Fethullah Gülen den sonra cemaat sorusuna ben farklı kişisel görüşümü paylaşmak istiyorum! Cemaat yolunu, gücünü iktidara yöneltip zaman kaybedeceğine, yoluna devam ederek çevresine, ülkeye, İslam alemine, insanlığa hizmet etme yarışına devam etmelidir. Benim önerim cemaatin Sanayisi Teknolojisi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, örneğin Almanya da Fraunhofer araştırma, geliştirme enstitüleri, merkezleri gibi yurt içinde ve yurt dışında teknoloji araştırma, geliştirme enstitülerin ve merkezlerinin kurulması olacaktır. Devletin de buna katkısı bulunmalıdır. aynı şekilde Türkiye’de büyük şirketler  vakıf üniversiteleri kuracaklarına, Mevcut üniversitelerin bünyelerinde yer alacak ve sorumlu olacağı ARGE merkezlerine ağırlık vermeleri çok daha yerinde olacaktır. Bu gibi uygulamalar yeni değildir, Almanya da Fraunhofer Teknoloji  araştırma geliştirme merkezleri neredeyse her üniversitede bir uzmanlık alanında yer almaktadırlar. Bu Türkiye’de de uygulanmalıdır. 2014 Türk-Alman Bilim yılında Türkiye deki Üniversiteler bünyesinde ortak teknoloji merkezlerinin kurulmasına gidilmelidir….   (DrHusso)

 
 
 

 

 

0 yorum: