YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR DENİLEN 3Y,
İle Mücadele; Yönetime Özgü
Söylenenlerle Yapılanların Gerçek Göstergesidir
İşin kötüsü nedir biliyor musunuz ? - DEVLET YÖNETİMİNDE MİLYARLAR DEĞERİNDE YOLSUZLUK, RÜŞVET OLAYLARI, OLAYLARI ÖRT BAS ETMEK İÇİN YAPILAN HUKUKSUZLUKLAR V.B. OLUMSUZ İCRAATLARI NEDENİYLE İSTİFA ETMESİ GEREKENLERİN, HALA HALKIN KARŞISINA ÇIKIP DEMOKRASİDEN, HAK HUKUKTAN, MAĞDUR EDEBİYATINDAN KONUŞUYOR OLMALARIDIR
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR DENİLEN 3Y, Hakkında
YOKSULLUK, YOLSUZLUK,
YASAKLAR DENİLEN 3Y İLE MÜCADELE DENİLMİŞTİR, Sonuç ortada!
İşin
kötüsü nedir biliyor musunuz ?
-
DEVLET YÖNETİMİNDE MİLYARLAR DEĞERİNDE YOLSUZLUK, RÜŞVET
OLAYLARI, OLAYLARI ÖRT BAS ETMEK İÇİN YAPILAN HUKUKSUZLUKLAR V.B. OLUMSUZ İCRAATLARI NEDENİYLE İSTİFA ETMESİ
GEREKENLERİN, HALA HALKIN KARŞISINA ÇIKIP DEMOKRASİDEN, HAK HUKUKTAN, MAĞDUR
EDEBİYATINDAN KONUŞUYOR OLMALARIDIR.
Meselenin
daha da kötüsü nedir biliyor musunuz?
-
GİYECEK DONLARI VE YİYECEK LOKMALARI OLMAYANLAR TARAFINDAN
BUNLARIN HALA ALKIŞLANMASIDIR, TAPINILMASIDIR!
……………………
KAMUOYUNA YANSIYAN MİLYARLAR DOLAR
BOYUTUNDAKİ YOLSUZLUKLAR, HIRSIZLIKLAR, GÖREVİ SUİİSTİMALLER, İHMALLER KARŞINDA
HÜKÜMET YETKİLİLERİN SÖYLEMLERİNE, HERHALDE KENDİLERİ DE İNANMIYORDUR!
Haftalardır
gündemde bulunan milyar dolar boyutundaki yolsuzluk, rüşvet olaylarının; sözde
çok başarılı hükümet ve hükümet başkanına karşın, milli iradeye karşın iç ve
dış şer güçlerinin tertiplediği ne bir komplo, nede bir darbe teşebbüsü
olmadığını kendileri de iyi biliyorlardır.
Yani
ne cemaatin nede iç ve dış şer güçlerin hükümete karşın bir darbe girişimi
olarak ne önceden nede sonradan planlanmamıştır. İşin aslı! Milyarlar dolar
değerindeki yolsuzluk, rüşvet olaylarının dan bir şekilde haberdar olan ve
takip eden bir vatandaş yasal olarak çok yüklü bir ihbar ödülünü almak için çok
önceden, yaklaşık bir sene evvel devletin ilgili kurumlarına, hükümet başkanına
belgeleri ile birlikte ihbar etmiştir. Vatandaş devletten umduğunu bulamayınca
ve ödül hakkını kaybetmemek için yolsuzlukları medya aracılığı ile kamuoyunun
bilgisine sunmuştur. Ve bundan sonra kıyamet kopmuştur
Devletin
ilgili kurumları, yargı bu milyarlar dolar boyutundaki yolsuzluklara el atınca,
ve bir ucu hükümete, hükümet başkanına da
uzanınca hem suçlu hem de güçlü
misali olay ustaca önce cemaatin, daha sonra iç ve dış şer güçlerin kendilerine
karşın, milli iradiye karşın bir darbe teşebbüsü olarak nitelendirilip
yolsuzluk ve rüşvet olayları saptırılmağa çalışılıyor. Hükümet olanaklarını ve
kendine bağlı medyayı, iş adamlarını, partilileri devreye sokarak yine mağdur
edebiyatı ile görevi suiistimalleri, ihmalleri, yolsuzlukları; yaklaşan
seçimler için kendi lehlerine kullanmak gayreti içerisindedirler.……….
…………………………….
Yolsuzluk,
görevi suiistimaller, ihmaller ve benzeri olumsuz icraatlar nedeniyle hükümet
üyeleri istifa ediyor ya da ettiriliyorlarsa; hükümet üyelerini seçen ve
onların icraatından sorumlu hükümet başkanının da istifa etmesi, yargıya hesap
vermesi gerekiyor. Demokrasi kültürü
gelişmiş ülkelerde ve hukukun bulunduğu demokratik devletlerde geçerli olan bir
uygulamadır. Türkiye gibi ülkelerde ise;
hukuk ve çağdaş bir devlete yakışmayan uygulamalar söz konusu olur maalesef….
…………………………………
Batı
Demokrasilerde bu gibi görevi suiistimallere yolsuzluklara neden olan, göz
yuman siyasilerin, hükümet yetkililerinin kamuoyunda konuşacak ne yüzleri nede
fırsatları olurdu. Türkiye de ise
devleti batıranlar hala el üstünde tutuluyorlar, konuşturuluyorlar,
alkışlıyorlar, öl, öldür de ölelim öldürelim diye ekranlarda naralar atarak ve
büyük bir marifetmiş gibi poz veriyorlar. …..
…………………………
Hükümetin
görevi suiistimallerine, yolsuzluklarına, keyfiyetlerine v.b. olumsuz
icraatlarına karşın vatandaşların, toplumların haklı demokratik tepkileri,
gösterileri, eylemleri, protestoları, ne zamandan beri hükümete karşın darbe
teşebbüsü, uluslararası komplo, milli iradeye suikast, yargı darbesi v.b. olarak lanetlenmektedir.
Hükümetin
görevi suiistimallerine, yolsuzluklarına, keyfiyetlerine v.b. olumsuz
icraatlarına karşın devlet kurumlarının harekete geçerek görevleri ifa
etmeleri, ne zamandan beri hükümete
karşın darbe teşebbüsü, uluslararası komplo milli iradeye suikast, yargı
darbesi v.b. olarak lanetlenmektedir…..
…………………………………
Türkiye
de süre gelen süre gelen devlet yönetimindeki olumsuzlukların sorumlusu hükümet
kadar, gerekeni yapmaktan aciz kalan muhalefettir. Mevcut muhalefet sürdükçe hükümet önümüzdeki
yerel ve genel seçimleri tekrar acık farkla kazanır….
Muhalefet
mevcut hükümetin yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, talan, kayırma, hortumlama gibi
yolsuzluklar adi suçlara ait görevi suiistimaller ve ihmallerde ve diğer
siyasi, yönetim olumsuz icraatlarını ekranlarda halka şikâyet etmekten, halka
dert yanmaktan ziyade asıl görevi bunlara karşın neler yaptığı, uygulamaları ve
elde ettiği neticelerdir. Yasal yollardan elde edemediği sonucu, karşı tarafın
anlayacağı dile ve yola başvurma cesaretini, riskini de alabilmelidir.
Gereğinde meclisten dışarıya çıkıp, halka gitmelidir, meydanları halkla
partililerle doldurmalıdır, halk kitlelerini organize edip karşı tarafa karşın
bir güç oluşturmalıdır. Yönetim keyfine göre ve kendi çıkarlarını ön plana çıkarıp
muhalefeti takmıyorsa, muhalefetten korkmuyorsa, yasaları çiğniyorsa; muhalefette
mevcut yönetimi takmamalıdır, ona karşın mücadelede korkmamalıdır, partilileri
ve halkı kazanarak, ikna ederek despot rejimin üzerine amansız gitmelidir. Gezi olaylarında kalabalık halinde
partililerle halkın gençlerin yanında polislerin hükümet yandaşlarının
şiddetine karşın yer almaktan çekindiler, korktular….
Milyarlar
dolar boyutundaki yolsuzluk, rüşvet olaylarında hükümetin istifası ve hesap
vermesi için gerekeni yine yapmaktan aciz, korkak davranmışlardır. en azından
muhalefet hükümet istifa edinceye kadar Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya
gibi büyük şehirlerde meydanları partililerle doldurup hükümet istifa ve hesap
verinceye kadar ayrılmamayı göze almaları gerekiyordur. Devleti ele geçiren ve
keyiflerince ve terör estirerek, insanları mağdur ederek devleti yöneten despot
rejimlere karşın birlik içerisinde eylemlerle mücadele edilmelidir.
Hükümetlerin yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık v.d.
olumsuz icraatları muhalefet ve dış güçler tarafından hükümete karşın bir koz
olarak değerlendirilir. Bu uygulama devlet yönetimin doğasında mevcuttur
.………………………………………..
Her
ne hikmetse, Türkiye de hükümetler hep cağ atladık, bize gıpta ile bakıyorlar,
v.b. derken, sebep oldukları enkazlarını
başkalarına mal ederek ve yedi sülalelerini yedi nesil zengin ederek giderler. Atatürk Türkiye sinin temelleri o kadar sağlam
atılmış ki, bu güne dek her türlü darbelere, yolsuzluklara suiistimallere
karşın direnmiştir, yıkılamamıştır. …..
…………………………………….
- Hedef Tayyip Erdoğan, vurun
kahpeler - ! Sıradan sokaktaki bir vatandaşın sağlıklı
kişiliğine yakışmayan bu sözü söyleyen, Türkiye de bir milletvekili hem de bir
anayasa profesörü Sayın Burhan Kuzu ya aittir.
Çok yazık! Bu zihniyetin hazırlayacağı yeni anayasayı siz düşünün! Bir akademisyen bilim adamı kişilere, hükümet
başkanına kulluk, biat etmek, yaranmak, yalakalık etme yarışı içinde
bulunmamalıdır. Doğruları, gerecekleri
tespit edip haberdar etmekle aslında ülkeye, kurumuna, hükümet yönetime,
partisine çok daha faydalı olur görüşündeyim.
Örnegin,
benim ne mevcut hükümetle, ne hükümet üyeleri ile, ne hükümet partisi ile nede hükümet başkanı ile
alıp veremediğim yoktur. Ne bir örgüte, ne bir cemaate, ne bir tarikata ne de partiye ne üyeyimdir ne de bağlılıyımdır. Allaha Şükürler olsun kimseye de diyet borcum
yoktur ve aklımla da zorum bulunmuyor.
Benim
Partim, benim çıkarım, benim meselem, benim geleceğim; Türkiye dir; Türkiye nin
gelişmesidir, güçlenmesidir, zenginleşmesidir, vatan bütünlüğün korunmasıdır,
laik demokratik çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza dek varlığıdır, Türkiye’nin
geleceği hepimizin geleceğidir. Türkiye’nin geleceği sıradan her vatandaşı
ilgilendirir ve etkiler ve Türkiye nin geleceği ile her Türk vatandaşı sorumludur!
Türkiye, Atalarımızın bizlere bir emanetidir, mirasıdır, emanete hıyanetlik olamaz.
Türkiye emaneti, mirası bizden sonra gelecek nesillere daha gelişmiş şekilde
devredilmelidir, erdem olan budur. Kısaca, Türkiye varsa bizler varız.
………………………………………….
DEVLET YÖNETİMLERİNDE ORTAYA ÇIKAN SİYASİ, EKONOMİK KAOSLARIN,
DARBELERİN EN ÖNEMLİ NEDENİ NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ!
-
DEVLET YÖNETİMİNDE SÖZ
SAHİBİ OLANLARIN İHTİRASLARI VE EHLİYETSİZLİKLERİDİR; ÜLKENİN ÇIKARLARINDAN
ZİYADE KENDİ ÇIKARLARININ ÖN PLANA ÇIKMASINDANDIR.
……………………..
Hükümet,
hükümet başkanı dalkavuklar, danışmanlar çevresinden sıyrılıp Türkiye deki hoşa
gitmeyen gerçeklerle karşılaşmasında yarar vardır diye düşünüyorum. Hükümete
ve hükümet başkanına en büyük zarar, danışmanlarındandır! Danışmanlarının
araştırılmasına gerek yoktur, tipleri ve kamuoyuna yansıyan sözleri, Ekrandaki konuşmaları
onları ele vermektedir.
Türkiye
cağ atlamıştır, dünyada ekonomik ve siyası güç haline gelmiştir, evvelki
yönetimler tarafından devredilen boş kasalar dolmuştur, bizden evvelkilerin
bıraktıkları borçlar ödenmiştir, demokraside,
insan haklarında, yargıda çok büyük reformlar gerçekleştirilmiştir, Ülkeyi TSK
nin vesayetinden kurtardık, Askeri darbe olasılığını ebediyete gömdük, askeri disipline
ettik, yuları elimize aldık, PKK terörünü bitirdik, insanlar ölmüyor, şehit
cenazeleri kalkmıyor, analar ağlamıyor, Türkiye hızlı büyüme oranları ile süper güç haline gelmiştir, bu nedenle Türkiye’nin
büyümesini istemeyen dış ve ic güçler hükümete karşın darbe girişimleri,
komplolar hazırlamaktadırlar ve benzerleri laftan öte değildir, gerçekle ilgisi
yoktur! Keşke olsa, ben yanılmış olayım. …….
…………………………………
Belli
bir azınlık cevre bu hükümet sayesinde kısa sürede hak etmedikleri servete,
makamlara kavuşmuşlardır. Türkiye aşırı borçlandırılmıştır. Türkiye dışa daha
fazla bağımlı hale gelmiştir. Türkiye de toplum ayrıştırılmıştır. Türkiye de
ekonomik cıktı değerleri çarpıtılmaktadır, örneğin enflasyon, işsizlik
açıklanan değerlerden kat, kat daha fazladır. Türkiye de gelir getiren üretken
istihdam yaratan sanayi, hizmet yatırımları yerine, kaynak tüketici yatırımlar
(lüks konutlar, alışveriş merkezleri, v.b.)
kısıtlı kaynaklar kullanılarak ve borç paralarla, yurtdışı sermaye
ortaklıkları ön plana çıkmıştır. PKK-Terörüne karşın prim verilmiştir.
Gelecekte dine dayalı devletin hazırlıklarına girişilmiş. Diş politika hatalar yapılmaktadır öyle ki
son zamanlarda Suriye dahi Türkiye yi takmıyor! TSK yıpratılmıştır, komutanlar
demokrasiye, adalet sistemine olan inançları
saygınlıkları ve iyi niyetlerinin kurbanı olarak gestapo tipi bir
örgütün düzmece suçlarıyla ile tutuklanıp ömür boyu hapse mahkum
edilmişlerdir. Hükümet başkanının ve Cumhurbaşkanının sorumluğu altında
görevlerini ifa eden kuvvet komutanları ve genel kurmay başkanı yargılanıp ömür
boyu hapse mahkum edilirken, hükümet başkanından ve cumhur başkanından hesap
sorulamıyor. Hükümete karşın olan,
hükümetin icraatlarından endişe duyan, memnun olmayanlardan tanımış etkili
insanlar düzmece suçlarla mağdur edilmiştir. Devlete ve adalete, yargıya olan
güven sarsılmıştır. Hükümet bağlı gestapo tipi emniyet, savcıları takmıyor,
Beybabası güçlü zanlı, savcıyı cildiye almıyor, ifade vermeğe dahi gitmiyor.
Rüşvet ve yolsuzluklar üzerine görevleri nedeniyle gidenler hükümet tarafından
ağır eleştiriliyor, yer ve makamlarından ediliyorlar, pasifleştiriliyorlar.
Genel Kurmayın Kozmik odasına girenler, sınırda ne amaçla yüklü olduğu belirsiz
sınırdaki bir TIRa yaklaştırılmıyorlar………..
Sonrada
büyük Türkiye den, Demokrasiden, insan haklarından, bağımsız yargıdan utanmadan
söz ediyorlar. Önce insan, Vatandaş diyorlar, sonrada insan gibi davranan
vatandaşı yok ediyorlar! Devletin kurumlarını sorumluluğa, göreve davet
ediyorlar, sonrada sorumluluk itibarı ile görevlerini yapmak isteyenlerin önünü
kesiyorlar, görevden alıyorlar, pasifleştiriyorlar, kamuoyunda fanatiklerine
hedef gösteriyorlar. Onlar için memurların, atanmışların görevi sorumlulukları
hükümete karşın olanların üzerine gidilmesidir, hükümetin yolsuzluklarını,
görevi suiistimallerini örtbas etmektir. ...
……………………………….
Örneğin, Türkiye’de ekonomi o kadar
iyi ki, kişi başına düşen milli gelir o kadar artırılmış ki….
yahu, onu bunu bırakın, bir öğretim
üyesi olarak İzmir de ben ayın sonunu getiremiyorum, hala cepten yiyorum. Türkiye
de gerisini bırakın!
İnsanları
ömür boyu yarı aç, yarı boğaz tokluğuna çalıştırarak, post modern sömürerek
kendileri ile birlikte yedi sülalelerini
ve nesillerini zengin ediyorlar. Uzun süren cok sıkıntılı gecen bir çok özverili
işlevden, fedakârlıktan sonra öğretim üyesi olarak aldığım maaşla geçinemiyorum
dediğinde, onları Allah geçindirsin bunu bile hak etmiyorlar diye de ala geçerler.
Fakat kendileri, yalakları utanmadan aldıkları aylıklarla, avantalarla, rüşvetlerle
geçinemiyoruz deyip kendilerine bir gecede şip şak zam yapıyorlar. Çalışanların,
emeklilerin çok düşük maaşlarına zam için kaynak yok diyorlar, yoksullar için devlete para yok diyorlar.
Fakat kendi evlerinde, saklı kaslarından taşıdıkları milyarları karton
kutularında dikkat çekmemek için depoluyorlar….
Öğretim
üyeliğinin, polis memurluğu kadar ne maddi neden manevi değeri bulunmayan
Türkiye de hala birilerin güvenli gelecekten, bilim teknolojiden bahsetmeleri
saçmalığın dakikasıdır. Bilim teknoloji geliştireme uygulama teşviklerinde dahi
yolsuzluk rüşveti, ahbap çavuş ilişkilerini, partizanlığı getirmişlerdir. Suya
sabuna dokunmayan, bana dokunmayan bin yaşasın diyen o havali, takım
elbiseli, burunlarından kıl aldırtmayan
profesörlerden den ses seda yok. Tek becerdikleri birbirleri ile uğraşmak,
birbirlerinin akademik kariyerlerini engellemek. Bu nedenle aldıkları maaş
bunlara çok deniliyor. Üniversiteler ülkenin güvenli ve zengin geleceği için
olmazsa olmazlardandır, Üniversiteler hiçbir partinin maşası olmadan, aktif siyasete
bulaşmadan tarafsız, önyargısız, korkusuz ülkenin, devletin, halkın çıkarları
adına eğitim, öğretim ARGE faaliyetleri yanında ülke sorunlarına da
eğilmelidirler, görüşlerini kamu oyuna, devletin ilgili kurumları ile paylaşmalıdırlar.
….
…………………………………………………………
FARKLI DÜNYA GÖRÜŞÜNDE OLANLARI,
BİZLER GİBİ DÜŞÜNMEYEN, HAREKET ETMEYENLERİ KAMU OYUNDA AŞAĞILAMAKTAN, İFTİRA
ETMEKTEN, HAKARET ETMEKTEN, MAĞDUR DURUMA DÜŞÜRMEKTEN KAÇINMALIYIZ. TÜRKİYE DE
BİZLERİ BİRLEŞTİREN; ÜLKEYE, VATANA, DEVLETE, İNSANLIĞA, İSLAM DİNİNE, DAHA
YARARLI OLMALIDIR. BU TUTUM HEPİMİZİN YARARINADIR. TÜRKİYE VARSA, BİZLER DE
VARIZ. ….
……………..
Demokrasi devlet yönetimlerinde
dikkate alınması gereken temel hususlardan bazısı;
·
Devlet
yönetimi mekanizmasında dengeler kuvvetler aykırılığı ile sağlanır seçilmişler
yanında belli kriterleri sağlayıp atanmışlarda devlet yönetiminde sorumluluk
sahibidirler.
·
Halkın
oy çokluğu ile iktidara talip olan hükümetler, geçici bir süre devlet
yönetimini üstlenerek, mevcut yasalar yönetmelikler çerçevesinde, ülkenin içte
ve dışta çıkarlarını savunmak, korumak ve daha da geliştirmek, zenginleştirmek
için yükümlüdürler. Kendi çıkarları doğrultusunda devletin temel yasalarını
değiştirme, hiçe sayma hakları yoktur.
·
Halkın
oy çokluğu ile iktidara talip olan, geçici bir süre devlet yönetimini üstlenen
hükümetlerin ağır görevi suiistimallerinde gelecek secimler beklenilmeden
yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde hesap
sorulmalıdır, yargılanmalıdırlar
·
Astın
görevi suiistimallerinde ve ihmallerinde üstlerde, makamlarda sorumlu
tutulmalıdır, verdikleri maddi ve manevi zararın hesabı kendilerinden telafi
edilmelidir.
·
Ülkenin
menfaatleri doğrultusunda oy çokluğu ile kabul edilen devletin yasalarına,
yönetmeliklerine her vatandaş tarafından uyulması zorunluluğu bulunmaktadır.
Aksi halde ülkede huzursuzluk, isyanlara, kaosa davetiye çıkarılır…
·
Devlet
yönetimin saygınlığı adına fırsat eşitliği sağlanmalıdır…..
Despot devlet yönetimlerin yoksulluğuna,
yolsuzluklarına, yasaklarına karşın tek
bir çözüm yolu vardır, oda ölümüne eylemdir,
isyandır.
……..…..
.
Bu
gibi konular siyasiler tarafından, muhalefet tarafından gündeme getirilip
tartışılmalıdır, halk bilgilendirilmelidir.
DrHusso
İzmir,5.1.2014
İzmir,5.1.2014
0 yorum: