.…….. ve .…….. Hocalarım,
Merhabalar,
Mesaj yazınız için çok
teşekkürler. ........ hocamın yazılarını üniversitemiz ile ilgili faaliyetlerini
özlemiştim. Üniversite çalışanları arasındaki internet grubun faaliyetlerinin
kapatılmasını bir kayıp olarak görmüştüm.
Orada yazılanların, paylaşılanların okunduğunu ve hocalarımızın kendi
aralarında konuşulduğuna, hatta gerekenin yapıldığına da bizzat şahit olmuştum.
(Üniversitemizde farklı konularda fikir düşünceler çekinilmeden utanılmadan,
korkulmadan tartışmağa günümüzün iletişim teknolojilerin sunduğu imkanlarla,
edep ve saygı kuralları içeresinde sunulmalıdır,
görüşündeyim).
Mesajdaki kampüsteki
yağmur suları ile ilgili öneri düşüncelerinizi gayet olumlu, yerinde ve önemli
buluyorum. Laf kalabalığı için
düşüncelerimi burada paylaşmıyorum! Sahiden
insanlığın geleceği için önemli güncel ve benimde dışarıdan ilgimi çeken konulardan
biri.
1. Dünyada bir çok ülkede, Türkiye’de de konu ile
ilgili proje çalışmaları yürütülüyor. Hatta konu hakkında TÜBİTAK’ın proje
başvuru istekleri de bulunmaktadır!
a) Yeraltı
tatlı su kaynaklarının artan çevre kirliğinden dolayı korunması,
b) Yeraltı
tatlı su kaynaklarının aşırı ve bilinçsiz harcanması nedeniyle tükenme eğilimine
karşın önlemler,
c) Yağmur
sularından daha fazla yerinde ve zamanında
yararlanmak, boşuna denizlere
akıp karışmasını önlemek, yeraltına farklı yöntemlerle depolamak..
………. hocamın proje önerisi
kampüsümüzde değerlendirilmelidir.
Üniversiteler eğitim öğretim odaklıdır,
dışarıdan yani kamudan, sanayiden talep olduğu takdirde bakarız diye
geçiştirilmesini uygun bulmadım. En
azından şu sıralar bizim ilgi alanımız değildir, Ziraat Fakültesinin ilgisini çekebilir
denilebilirdi.
Türkiyede, 21ci Yüzyıl
üniversiteleri yüksek kaliteli eğitim, öğretim faaliyetleri dışında,
çevresinde, bölgesindeki, ülkesindeki ve dünyadaki sorunları takıp etmeleri ve
alternatif çözümler sunmaları gerekiyor diye düşünüyorum. ÜNİVERSİTELERİMİZ KALİTE EĞİTİM, ÖĞRETİM
VE ARGE-FAALİYETLERİ İLE ÇEVRESİNE, BÖLGESİNE, ÜLKEYE, İNSANLIĞA YARARLI
HİZMETLER SUNAN, SATAN BACALI VE BACASIZ FABRİKALAR OLMALIDIRLAR. Kısaca
Üniversitemiz enerji politikaları kadar su kaynakları ile ilgili konulara da
ilgilenmesinde yarar vardır.
Aslında; mimarlık, inşaat, makine, çevre, ziraat mühendislik
birimlerini ve güneş enerji enstitüsünü de dolaylı olarak ilgilendirmektedir.
Günümüz ve gelecekte güneş rüzgar enerjilerine uyumlu bina tasarımları yanında
yağmur ve yeraltı sularına uyumlu bina tasarımları, yerleşim birimleri, fabrika tasarımları
karşımıza çıkıyor. Kaldı ki Türkiye
tatlı su kaynakları bakımından sorunlu ülkelerden biridir.
Bakın, geçmişten günümüze
gelen bazı yerleşim birimlerinde, bina yapımlarında yağmur sularından
faydalanmak için evin bodrum katlarında sarnıçlar bulunmaktaydı. Kiremit çatılı
binalarda yağmur suları sarnıçta aktarılıp depolanan su harcanılıyordu. Cundada hala sarnıçlı evler mevcuttur. Günümüzde
de daha da geliştirilmiş bu tipteki bina tasarımlarına ve yerleşim birimlerine ihtiyaç
bulunmaktadır.
Ziraatta de, örneğin Cunda-Ayvalık’ta
geçmişte meyilli ve meyilsiz tarlalarda,
zeytinliklerde sınır hendekleri, yağmur
sularının biriktirildiği tehlikesiz çukurlar görürsünüz. Tarla ve zeytinliklerdeki
hendekler su taşkınlıklarının önünü
kesmek, tarla, zeytin mahsulünün sularla kaybolmasının önünü almak için
düşünülmüştür. Ve diğer önemli bir yararı bu hendeklerde, çukurlarda biriken
suyun agır, agır yeraltına sularına karışmasına, yayılmasına katkıları
olmaktadır. Dedemler ve babamlar kendi
tarları içinde bulunan bu taş duvarlı hendekleri korumayı ihmal etmezlerdi, her
yıl yaz mevsimlerinde taş duvarlı hendeklerin bakımını yaptırırlardı.
Günümüzde yıllı zeytin
rekoltesi, ve zeytinyağı verimi hayli düştü! Geçmişte bazı yıllar yaklaşık 5 bin zeytin çuvalı (yaklaşık 45 ton zeytin) zeytin toplanıp, yaklaşık 10 bin ton zeytin
yağı elde ediliyordu, yani 4 kg ile 6 kg zeytinden bir kilo zeytin yağı taşlı
ve baskılı zeytin yağı fabrikalarında elde ediliyordu. Şimdilerde ise aynı
zeytin tarlalarından sadece 500 çuval
zeytin ve yaklaşık 1.5 ton zeytin yağı elde edilmektedir. Ve günümüzde yeni tip
kontine zeytinyağı fabrikalarında 7 kg ile 12 kg zeytinden1 kg zeytinyağı elde
edilmektedir.
(Rekoltenin aşırı düşüş
göstermesini, sebeplerinden biri; Cunda’da
turizm ve yazlık ev patlaması ile yeraltı suların bilinçsiz artezyen
kuyuları ile tükenmesi, derinlere
inerek, zeytin ağaç köklerinin erişememesi olarak görülebilir. Örneğin bir
zeytin tarlamızda geçmişte yaz kış suyu eksik olmayan kuyu, 1998 yılından beri
kupkuru, hiç suyu yok. Zeytinlerin olgunlaşmadan yağlanmadan erken hasadı, Toprağa düşen zeytinlerin
toplanılmaması, zeytin ağaçlarının ehil olmayan kişilerce motorlu testerelerce
gelişi güzel çok kötü budanması,
ayıklanması ve yeni tip kontine zeytin fabrikalarında
zeytinlerin yağının kaçırılması aklan gelen nedenler olarak sırlanabilir. Tarım bakanlığının, zeytin yağı rekoltesinin düşüklüğünü
araştırıp gerekli önlemleri almalıdır diye düşünüyorum.)
Kampüste bulunan betonlu
hendeklerden yağmur zamanı harıl, harıl neredeyse taşacak şekilde suların
akışını bölüm binasından çok kez seyrettim, sularla taşınan çöpleri videoya da kaydetmiştim. Çöplü akan suların doğrudan denize akışına
üzüldüm. Burada basit düzenlemelerle, örneğin uygun setlerle, göletlerle suyun
büyük bir miktarını kampüsün yeraltı sularına karışması, yayılması
sağlanabilir. Yıllar evvel çevre kirliliği ile ilgili bir iki makale yazılarımda
şehirlerde gölet yapımlarına, taslak çizimlerle olan önemi dile getirmiştim. İzmir,
İstanbul gibi mega kentlerde ani su basınlarına karşın gölet yapımlarını,
kanalları önermiştim. İlgili Hazretlerin vatandaşa, ülkeye, şehre hizmet
yerine, rant peşinde oldukları için bu gibi çağrılara ayıracak ne zamanları
nede zekâları mevcut!!!
(Aklıma gelmişken İzmir’de, hatta kampüs içeresinde ağaçların
kel mahmut tipi ayıklanması kesilmesi de doğru değildir, ağaçların toparlanması
uzun sürüyor, ağaçlar darbe alıp hastalanıyorlar. En önemlisi kuşların
böceklerin yaşam alanları yok ediliyor. Mutlaka diplomalı geri zekalının biri,
bu tip ağaç ayıklaması ile ortaya çıkan odundan pidecilere satarak para
kazanılmasını düşünmüş olmalıdır.
Benim yaşadım alanda,
kampüsümde kuşları, böcekleri görmek, seslerini duymak istiyorum. Bu
nedenle şehirlerimizde kehlmahmut geri zekâlı ağaç ayıklanması yerine sadece
kuru, hasta ve birbirini engelleyen dalların kesilmesini eğitimli uzmanlar
tarafından budama, ayıklamanın yapılmasını öneriyorum. Kampüste ve şehir içi park ve yolarda ağaç
seçimlerinde meyveli tohumlu çiçekli ağaçlara yer verilmesine özen
gösterilmelidir.
Ve malumunuz ağaçlar sel başkanlarına karşın bir önlem olarak
dikildiği gibi, yağmur suların yeraltı
sularına karışmasında katkıları vardır. Büyük alanlı dikili ağaçlar da, yani
ormanlık alanlar, parklar korular, yerleşim birimlerinde doğal klima etkileri
bulunmaktadır, Yağmur havdaki nemi ve yağmur sularını aşağıya indirirler,
Topraktaki nemin direk kavurucu güneş ısınların sıcaklık etkisi ile buharlaşıp
yok olmasını da önlerler )
2. …….
Hocama’da katılıyorum,
Üniversitemizde personelin
yapması gereken bir çok kırtasiye işleri maalesef, akademisyenlere yaptırılma
alışkanlığı geçmişten günümüze devam etmektedir. Siyasi çıkarlar nedeniyle üniversiteler
hizmetli personellerle dolduruluyor, fakat boş durmaktan yoruluyorlar. Almanya’da, AKÜ, Uşak Mühendislik Fakültesinde
bulunduğum sıralarda da kırtasiye işleri ile uğraştırılmadım. Ek ders ücret
formlarını her ay hazırladığımı hiç hatırlamıyorum.
……… hocam gibi bende, can sıkıcı ve her dönem değişen ek ders
formlarını yeni baştan düzenlemekten, düzenlemede elektronik ortamda E-İmza ile
karşılaştığım aksaklıklar nedeniyle gibi uzun yıllardır, lanet olsun deyip, ek
ders formlarını düzenleyip vermiyorum. (Burada personelin de
günahını almak istemiyorum. Her gecen sene
değişen ve karmaşık bir hal alan, aksak işleyen ek ders ücret formlarının her
ay düzenlenmesini rektörlük değil de Bakanlık düzeyinde isteniliyor olabilir).
Benim isyanım neredeyse her dönem görev ve ek ders formların yeni baştan
değişmesi, bilgisayar ortamına aktarılırken çıkan aksaklıklar, v.b.
Bu yıl mecbur olmadıkça ek ders almamağa karar verdim.
Yeni Rektörümüz siyasi kimliği, (eski milletvekili olması) ile de Üniversitemiz için bir kazançtır. Çok
iyi niyetli, üniversitemiz ile ilgili olumlu projeleri, girişimleri bulunmaktadır.
Üniversitemizin eksikliklerin giderilmesi, gelişmesi için faaliyetleri
bulunmaktadır. Geçen Perşembe düzenlediği 5-Çay toplantı davetine katıldım,
herkesi dinlemeğe gayret ediyor, iyi bir tarafı kasıntılı, havalı biri değil
zaman ayırıp her şeyle ilgilenmeğe çalışıyor, doğal davranıyor. Üniversitemizin Ege Bölgesinde
Araştırma Üniversitesi olması için, eksikliklerin tamamlanması içim çaba sarf ediyor.
İnşallah, Rektörün bu iyi niyeti, Ege Üniversitesi ile ilgili
olarak iyi, yararlı şeyler yapma istekleri, şevki, uğraşları birileri tarafından
suiistimal edilmez.
Saygılar, Selamlar
h. ozden
izmir, 12. 02.2018
·
……. Hocam, sosyal medyada
Twitter hesabından gözlemlerini düşüncelerini paylaşıma, tartışmağa
sunabilirsin. https://twitter.com/ozdenhuseyin
benim Twitter hesabım
0 yorum: