Yaklaşık 15 sene evvel doğadaki kargı, şeker kamışı,
enginar bitkilerinin, kabuklu kuru bademin yapılarından, özelliklerinden esinlenerek ve laser gibi yeni
teknolojileri uygulayarak çok amaçlı ve fonksiyonlu kullanımlı, benzerlerinden
daha hafif, daha dayanıklı gibi olumlu özelliklere sahip modül yapıları,
(profil, direkt, aks, mil, şaft, taşıyıcı kolon ve kiriş, radyatör gibi) patent
önerilerini hazırlamış ve bölümümde öğrencilere lisans ve lisansüstü tez proje
çalışmaları olarak onların üstünlüklerini, özelliklerini teyit etmiştim.
Konferans ve sempozyum gibi etkinliklerde fazla detaylara girmeden tanıtmıştım.
TPE gönderdiğim patent önerileri ise her defasında düzletmeme rağmen
tekrar, tekrar düzeltme istemeleri
üzerine lanet olsun deyip geri dönmemiştim. Cebimden boşuna ödediğim patent ücretlerine
de pişman oldum.
İki gün evvel internetten bu tip takviyeli ürünlerin
yeni yeni piyasaya sürüldüğünü görünce içimdeki yanma ısısı ile isyan ettim,
TPE lanet ettim. Yine can sıkıcı keşkeklerimi, (Bunca yıldan sonra Almanya’dan
Türkiye’ye dönmeseydim, Türkiyede akademik kariyer yerine sanayide kendi işime,
firmama yoğunlaşsaydım) diye aklıma getiriyorlar. Türkiye, okulları,
üniversiteleri, diğer kurumları insanların, çocukların, gençlerin
geleceklerini, hayatlarını karartıyorlar. Sonrada neden insanlarımız, gençlerimiz
Batı Devletlerinde çalışmak, yaşamak istiyorlar diye kızılıyor, yurtdışından
dönmek istemeyen akademisyenlere, bilim adamlarına vatan hainleri diye de öfke
duyuluyor. Yurt dışındaki yaşam standartlına ve çalışma koşullarına, düzenine
alışmış, yurtdışında sunulan altyapı olanaklarına sahip bir akademisyenin
Türkiye’ye kolay kolay dönmez, Bence
onların Türkiye’ye dönmeleri isteneceğine Türkiyede öğretim ve ARGE-
altyapıları geliştirilsin ve en önemlisi yurt dışındaki akademisyenlerle;
Türkiye ve bulundukları ülkeler, kurumlar arasındaki işbirliğinin bilim,
teknoloji, eğitim, öğretim, ticaret alanlarında geliştirilmesine ciddi bir
şekilde çalışılmalıdır. Sayın Sanayi ve Bilim Teknoloji Bakanlığına duyurulur.
DrHusso
……………..
Üniversitelerimizde son günlerde norm kadro konusu
çok tartışılmaktadır. Haklı olarak akademisyenler pat diye ortaya atılan yeni
uygulamadan endişe duymaktadırlar.
Aslında Norm Kadro Yurtdışında yaygın olarak
başarılı bir şekilde uygulanıyor. Bizde
önerilenden farklılıkları;
1. Üniversite
bünyesindeki Fakülte, Bölüm, Anabilim Dalları ve Enstitü sayıları fazla ve
günün ve geleceğin ihtiyaçlarına göre yenileri açılmaktadır yada eskileri
gelecekleri bulunmayan, proje getirmeyenler kapatılmaktadır.
2. Çok
sayıdaki bilim dallarında genelde daimi kadrolu sanayi deneyimli en az 3 yıl
çalışmış ve isim yapmış olan bir profesör ve bir sekreteri bulunmaktadır. Daimi
kadrolu az sayıda laboratuvar sorumlusu vardır.
3. Diğer
akademik personel sözleşmeli personeldir, maaşları yürütülen projelerden
sağlanır. Yeni proje sağlanamıyorsa üniversiteden ayrılmak zorunda kalıyorlar.
4. Doktorasını
bitirenler ileride akademik kariyer için sanayide çalışmak için iş ararlar,
yada yürüttükleri, edindikleri bilgiler çevre ile kendi firmalarını kurarlar.
5. Bilim
dallarında uzmanlaşma söz konusudur, Sanayiden ve veya devletten proje
alabilmesi için çalışacağı konu üzerinde uzmanlaşmış, benzeri, destekleyici
çalışmaları olması, olmazsa olmazdır. Bizde ise tam tersi, TÜBİTAKTAN
desteklenen proje konularında neredeyse akademisyenleri tümü o konunun uzmanı
kesiliyorlar.
6. Sanayi
projeleri için sanayicilere, ARGE-Merkezlerine destek şartı vardır o da;
üniversitelerle iş birliğidir. Desteklenen projelerde lisans, yüksek lisans,
doktora öğrencilerin çalışması arzu edilmekte ve önemli değerlendirme
kriterlerinden biridir.
DrHusso
0 yorum: