Üniversitelerimizde son günlerde norm kadro konusu
çok tartışılmaktadır. Haklı olarak akademisyenler pat diye ortaya atılan yeni
uygulamadan endişe duymaktadırlar.
Aslında Norm Kadro Yurtdışında yaygın olarak
başarılı bir şekilde uygulanıyor. Bizde
önerilenden farklılıkları;
1. Üniversite
bünyesindeki Fakülte, Bölüm, Anabilim Dalları ve Enstitü sayıları fazla ve
günün ve geleceğin ihtiyaçlarına göre yenileri açılmaktadır yada eskileri
gelecekleri bulunmayan, proje getirmeyenler kapatılmaktadır.
2. Çok
sayıdaki bilim dallarında genelde daimi kadrolu sanayi deneyimli en az 3 yıl
çalışmış ve isim yapmış olan bir profesör ve bir sekreteri bulunmaktadır. Daimi
kadrolu az sayıda laboratuvar sorumlusu vardır.
3. Diğer
akademik personel sözleşmeli personeldir, maaşları yürütülen projelerden
sağlanır. Yeni proje sağlanamıyorsa üniversiteden ayrılmak zorunda kalıyorlar.
4. Doktorasını
bitirenler ileride akademik kariyer için sanayide çalışmak için iş ararlar,
yada yürüttükleri, edindikleri bilgiler çevre ile kendi firmalarını kurarlar.
5. Bilim
dallarında uzmanlaşma söz konusudur, Sanayiden ve veya devletten proje
alabilmesi için çalışacağı konu üzerinde uzmanlaşmış, benzeri, destekleyici
çalışmaları olması, olmazsa olmazdır. Bizde ise tam tersi, TÜBİTAKTAN
desteklenen proje konularında neredeyse akademisyenleri tümü o konunun uzmanı
kesiliyorlar.
6. Sanayi
projeleri için sanayicilere, ARGE-Merkezlerine destek şartı vardır o da;
üniversitelerle iş birliğidir. Desteklenen projelerde lisans, yüksek lisans,
doktora öğrencilerin çalışması arzu edilmekte ve önemli değerlendirme
kriterlerinden biridir.
* Uygulamada bir miladi takvimim konulabilirdi ve Fakültelerin bölüm sayıları, aynı şekilde bölümdeki günün ve geleceğin bilim dalları sayılarında da artış sağlanmalıdır.
DrHusso
………………..
·
Biraz evvel sosyal medyada, eski yastık
altı tez arandığı paylaşımın dolaştığını gördüm! Geçmişten beri Bu akademik soytarılığın
hala devam etmesini sanmıyorum!
90 yıllarında Ankara’da Kızılay
meydanında bir Fotokopi, Tercüman bürosunda
Almanya’dan eski tezleri bulup
fotokopici Türkçeye çevrildiğini, daha sonra kendi adları ile üniversitede
lisansüstü tez olarak sunduklarını öğrendiğimde inanmak istememiştim. YÖK’ü bu
uygulamadan haberdar etmiştim.
Bu ve benzeri akademik soytarılık
karşısında danışman ve tez sunumu jüri üyelerinin, bilim dalının fakültenin de
hesap vermesi gerekiyor. Asılsız bir paylaşım ise, yayanların da gerekli cezaya
çarptırılmaları gerekir diye düşünüyorum.
0 yorum: