Demokratık Devlet Yönetimlerinde Anayasa, Uzmanlıktır!

27 Nisan 2013 Cumartesi yazildi.

Demokratik Devlet Yönetimlerinde Anayasa Uzman kişilerce günün ve gelecegin gereksinimleri, koşullar dikkate alınarak tasarlanır, kamu oyunda tartışmaga sunulur daha sonra halk oyuna sunularak büyük cogunlukla kabul edilmesi ile uygulamaga konulur!

Kısaca, Anayasaların  bagımsız, önyargısız, korkusuz anayasa profesörlerden oluşan bir ekip tarafından tasarlanması gerekiyor.  Aksi Takdirde her yeni gelen hükümet kendi çıkarlarına, kendi beşeriyetlerine göre yeni anayasa hazırlama suistimallerine giderler, yaz sil tahtasına cevirirler.

Aslında Türkiye gibi ülkelerde özellikle kalkınmakmakta gelişmekte bulunan ülkelerde, diktatörlüklerden demokratik devlet yönetimlerine geçme aşamasında olan ülkelerde anayasalar Birleşmiş Milletler nezdinde uluslararası uzman anayasa profesörleri tarafından tasarlanmasında yarar vardır. 
...........


Birleşmiş milletler topluluğunda yapılması gereken reformlarla dünya devletlerini denetleme, değerlendirme ve sınırlayıcı önerme ve yönlendirme gibi bazı sorumlulukların, yetkilerinin kazandırılması gerekiyor. Bir dünya federe devleti gibi korucu meclisi, Senato gibi statüler kazandırılması gerekiyor.

Dünyada bir insanın, bir toplumun, bir ülkenin bir devletin sorunları; doğrudan doğruya ve veya dolaylı olarak tüm insanları, toplulukları ve devletleri kısaca tüm insanlığı, Dünyayı etkilemektedir, bu nedenle de ilgilendirmektedir!

İnsanlığı dünyayı ilgilendiren konularda Birleşmiş Milletlerin, bünyesine bağlı uzman heyetlere, kurullara dayalı alınacak kararlara, ilkelere, yönetmeliklere Birleşmiş Milletlere üye olan her ülke uymak zorunda olmalıdır. Üye olmayan devletlerde Birleşmiş milletlerin nimetlerinden, zenginliklerinden koruyuculuğundan yararlanmak istiyorlarsa ve birleşmiş milletlere üye devletlerle münasebetlerini devam ettirmek, geliştirmek istiyorlarsa, insanlığı ilgilendiren Birleşmiş Milletlerin kararlarına uymak zorunluğu getirilmelidir.

Birleşmiş Milletlerin yapması gerekenlerin başında;

- Dünyada her çocuğa, gence iyi bir gelecek için katkı sağlamasına çalışmak olmalıdır. İmkânsız olarak görülen bu soruna iyi bir organizasyonla çocukların karınlarını doyurmakla ve çağdaş bir eğitim ve meslek edindirme şartı ile başlayarak kısmi de olsa çözümler üretebilir. En azından birleşmiş milletleri dünya devletlerine doyurabileceğiniz ve bakabileceğiniz kadar çocuk doğurun diyebilir. Her çocuk çağdaş eğitimi alma hakkına sahiptir, devletler bunu öncelikli olarak sağlama yükümlüğündedir.   

- Dünya devletlerinin çağdaş demokratik devlet yönetimin benimsenmesine katkı sağlamak için arayışlarda bulunmalıdır. Gelişmesi sekteye uğramış toplulukların, gelişmekte olan ülkelerin, diktatörlük, şahlık, krallık ile yönetilen ülkelerin çağdaş demokratik düzene geçmelerinde gerekli alt yapının hazırlanmasında, örneğin anayasaların hazırlanmasında yardımcı olmalıdır.  Dünyada gözlenen birçok sorunlara, huzursuzluklara, güvensizliklere, yolsuzluklara, yoksulluklara, ayaklanmalara vb. karşın da dolaylı da olsa çözümler sağlayabilir.
- Dünyadaki nüfus artışına karşın acil önlemlerin alınması. Sanayisi gelişmiş ve eğitim ve gelir düzeyi yüksek ülkelerde nüfus artışı kontrol altında iken, burada duraklama söz konusu iken, yoksul ülkelerde, eğitim ve gelir düzeyi çok düşük yoksul ve ilkel ve gelişmekte olan ülkelerde, toplumlarda nüfus patlaması gözlenmektedir.  Bu gelişme terör dahil bir çok olumsuzluklarla tüm  insanlığı geleceğini kötü etkilemektedir. Aslına bakılırsa Türkiye’de  terör sorunu da ülkenin belli bölgesindeki aşırı nüfus  artışından kaynaklanmaktadır. Sahipsiz, issiz, güçsüz, vasıfsız, aç, eğitimsiz, mesleksiz, sevgisiz, şefkatsiz çocukların, gençlerin, insanların kandırılmaları, kullanılmaları, dağa çıkmaları, canlı bomba, cinayet işlemeleri, adam öldürmeleri, hırsızlık yapmaları, uyuşturucu kullanmaları, kaçakçılık yapmaları, tüm olumsuzlukları devletten ve veya kendilerinden olmayan başkalarında aramaları, onlara düşman kesilmeleri normaldir. Bu gibiler silaha sarılıp vatanı bölgeyi kurtaracaklarına ilk evvel kendilerini kurtarsınlar diyeceğim fakat onlara haksızlık etmiş olacağım. Neden, kendi kendilerini kurtaracak alt yapıları bile yoktur. Onların tek anladığı dil terördür, öldürmektir, haraç toplamaktır, yakıp yıkmaktır, felaket ve uğursuzluk saçmaktır. Silahsız ve terörsüz yapamazlar adam öldürmek, felaket saçmak bunların meslekleri olmuştur. Türkiye su sıralar terör estiremezlerse, komşu ülkelerde Suriye’de, İran’da bunlar kullanılacaktırlar.....

0 yorum: