GEZİ PARKI GÖSTERİ, EYLEM VE PROTESTOLARIN NEDENLERİ ?

13 Haziran 2013 Perşembe yazildi.

GEZİ PARKI GÖSTERİ VE PROTESTOLARIN, tencere tava müzikallerin NEDENLERİ!
 
Gezi parkı gösteri ve protestoların nedeni;  iki üç ağacın kesilmesi, ranta açılması kadar 10 yıldan fazla tek başına iktidarda bulunan ve her gecen gün Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir felakete sürükleyen despot diktatör görünümlü bir iktidara karşın vatandaş memnuniyetsizliğinden gelişen haklı bir eylemdir.
Maalesef, bu eylemde muhalefetin pasifliği, korkaklığı, beceriksizliği nedeniyle ve tecrübesizlerin elinde görünmek ve tanınmak isteyen artistlerle panayır eğlencelerine dönüştürülüp etkisizleştirilmiştir. Ben tam aksini savunuyorum AKP, Hükümet gösterilerden daha da böbürlenecektir, nemalanacaktır. 
Aslında, sayın başbakan yakın çevresinde bulunanların özellikle danışmanlarının kurbanı olmaktadır.
İstanbul’ da, Gezi Parkı gibi yerleşim birimlerimde yeşil alanlar birilerine çıkar sağlamak amacıyla binalarla doldurulmasına karşıyım. İnsanların sağlıklı, güvenli mutlu yaşamaları, özellikle çocukların sağlıklı bedenen ve aklen gelişmeleri içinde, hemen yanlarında bulunması gereken yeşil alanlara, dinlenme ve oyun parklarına ihtiyaçları bulunmaktadır. Yeşil alanların, meydanların, oyun sahalarının; konutlarla, kültür-kongre merkezleri ile, alışveriş merkezleri ile,  kapalı spor alanları, araç parkları vb. gibi yapılarla doldurulması yanlıştır. Hele riskli deprem bölgelerinde yaşayanların bu gibi acık yeşil alanlara ihtiyaçları bulunmaktadır.
Bakın,  öğrencilik yıllarımda bulunduğum Hannover kentinde (Almanya)  yaklaşık 7 km uzunluğunda çok geniş bir yeşil, ağaçlı  alan Herrenhausen denilen yerden başlayıp, üniversitenin önünden geçip,  ta şehrin merkezine (Mitte denilen, ve şehir tren garının bulunduğu) kadar uzanıp gidiyordu. Geçen sene Hannover ziyaretimde bu alanın olduğu gibi durduğunu ve  içinde tek bir kulübenin dahi yapılmadığını, yola ayrılmadığına şahit oldum.  Hannover üniversitesi de bu mega yeşil alanın, binlerce dönüm yeşil ağaçlı alanın dışında karşı kenarında ve merkeze yakın çok büyük bir yeşil alanın, ağaçlı bahçenin içinde kuruludur. Hannover Üniversitesine ait bu yeşil alanında korunduğunu, bahçenin içerisinde üniversite için gerekli yeni binalara dahi izin verilmiyor. Üniversite binasına yakın devasa ağaçlar olduğu gibi duruyor. Üniversitenin ihtiyacı olan kapalı alanlar, yani binalar mevcut tarihi değeri olmayan eski binaların yerine yüksek binalar inşa edilerek karşılandığını gördüm.  Bir zamanlar içinde derslere katıldığım, çalıştığım çok kez gecelediğim gemi mühendisliği ve inşaat mühendisliği bölüm binaları değişmiş, yükselmiş. Üniversiteye yakın yerde bulunan eski Continental Lastik Fabrikasının idari binaları üniversiteye bırakılmış.    

Kısaca, Yurtdışında demokrattık kültürlü ülkelerde   binlerce dönüm büyüklüğünde şehir merkezlerine kadar uzan  yeşil  alanlar 100 yıldan fazla, oldukları gibi korunuyor. Sadece Honnover değil, Berline gidenler mutlaka Tiergarten denilen ve eski Batı Berlinin Tren garından başlayıp ta doğu Berlinin merkezine kadar uzanan ağaçlı yapay göletli binlerce dönüm büyüklüğünde yeşil alanı görmüşlerdir.
Bu yeşil alana da bina yol kondurtmuyorlar, bizdeki gibi yağmalanmasına yasalarca izin vermiyorlar.
Daha doğrusu halk bu paha biçilmez alanlara sahip çıkıyor.  Orada bir başbakan çıkıp, halka meydan okurcasına; ben karar verdim, müze yapılacak, topçu kışlası inşa edilecek, cami yapılacak diye keyfine ve ruhi haline göre farklı farklı projeler sunma cesaretini verdirtmiyorlar.
Resimlerdeki yeşil alanlara bakın!
Hannover şehir merkezinde ağaçlı yeşil saha

Berlin şehir merkezi, yeşil alan
 
GEZİ PARKI GÖSTERİ VE PROTESTOLARIN NEDENİ;  İKİ ÜÇ AĞACIN KESİLMESİ, RANTA AÇILMASI KADAR, 10 YILDAN FAZLA TEK BAŞINA İKTİDARDA BULUNAN VE HER GECEN GÜN TÜRKİYE’Yİ İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR FELAKETE SÜRÜKLEYEN DESPOT DİKTATÖR GÖRÜNÜMLÜ BİR İKTİDARA KARŞIN VATANDAŞ MEMNUNİYETSİZLİĞİNDEN GELİŞEN HAKLI BİR EYLEMDİR. MAALESEF, BU EYLEMDE MUHALEFETİN PASİFLİĞİ, KORKAKLIĞI, BECERİKSİZLİĞİ NEDENİYLE TECRÜBESİZLERİN ELİNDE PANAYIR EĞLENCELERİNE DÖNÜŞTÜRÜLÜP ETKİSİZLEŞTİRİLMİŞTİR. BEN TAM AKSİNİ SAVUNUYORUM TAYYİP BU GÖSTERİLERDEN DAHA DA BÖBÜRLENECEKTİR, NEMALANACAKTIR...
TÜRKİYE’Yİ İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR FELAKETE SÜRÜKLEYEN DESPOT DİKTATÖR GÖRÜNÜMLÜ BİR İKTİDARA KARŞIN VATANDAŞ MEMNUNİYETSİZLİĞİNDEN spontan yani aniden kendiliğinden, polisin çok sert tutumundan vahşetlerinden ortaya çıkan GELİŞEN HAKLI BİR EYLEMDİR. Bu eylemi marjinalleştirmek, yabancılara dış şer güçlere yada muahlefete yüklemeğe çalışarak gerçekleri saptırmakla ilgililer sadece kendilerini kandırırlar.
10 YILDIR TÜRKİYE ÇOK İYİ YÖNETİLİYOR, İMF BORÇLARI ÖDENDİ, KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLİ GELİR  KİMİNE GÖRE ON BİN DOLAR, KİMİNE GÖRE YİRMİ BİN DOLAR HİKAYELERİNE DE ARTIK VATANDAŞ  ESKİSİ KADAR İNANMIYORDUR!
Bu gelir artışı birilerin cebine mi iniyor?  Çoğunluk vatandaşın bu artıştan haberi yok. Örneğin, bunca yıldır üniversite de öğretim üyesi olarak çalışıyorum, ayın sonu getiremiyorum, hala cepten takviye yapıyorum. AKP yönetiminden evvel elimde daha fazla para kalıyordu. AKP ile telefon, elektrik, su, yakıt, kira gibi gelirler enorm artı. diğer masraflar maaş artışından çok daha fazla artı. Açıklanana enflasyon rakamları gerçeği yansıtmıyordur. Hükümet lehine kâğıt üzerinde çarpıtılmış rakamlardır.  işsizlik ile ilgili rakamlarda hükümet lehine sonuçlar açıklanıyor. TBMM’de ki siyasetçiler kendi gelirlerini bol kepçeden alelacele artırırlarken vatandaşın sıkıntılarını bilmez oldular, unutmuşlar. Efendim seçmeni ağırlama masraflarımız artı gerekçesi yersizdir, milletvekilleri kendi seçmenlerinin masraflarını karşılama mecburiyetinde deyilerdir.

AKP seçim meydanlarında ve ekranlarda; AKP mazlumun ve mağdurun tarafındadır diye durdu, başörtüsü mağdurlarını kastetmiş olabilir. Örneğin, Ben AKP döneminde daha da mağdur oldum!
- Mağduriyetim nedeniyle YÖK’e açtığım dava aleyhimde sonuçlandı. 
-  Ayvalık CHP Belediyenin keyfi kamulaştırmasına ve sebep olduğu mağduriyetleri keyfi tutumlara karşın acılan davalar hala 5 senedir devam ediyor. Böyle adalet mi, böyle devlet yönetimi anlayışı olur mu?  Avrupa insan hakları mahkemesinde hak aramayı dahi zorlaştırarak engellediler. Bu mudur vatandaşa değer vermek, bu mudur mağdur vatandaşın yanında yer almak….
Evin catısı yağmurlarda akıyor, toprak duvara işleyen su, duvarı şişirdi ve  bugün yarın duvar yıkılacak. Belediyeden tamir izni isteniliyor, Bursa'ya, anıtlar kuruluna gönderiyor. Bir seneyi geçmesine rağmen hala olumlu olumsuz cevap yok. Başkalarına bir hemen gerekli izinler veriliyor. ... Bu mu dur ileri demokrasi, devlet yönetimi, ...  Devletin kurumlarında çaycısından tutun müdürüne kadar el altından haraç verilmediği takdirde hiç bir iş uygulanmıyor.....
Mübarekler dar gelirlileri kıra öder gibi ev sahibi edeceğiz dediler!
Konut politikaları ile kendi çevrelerini dolar milyarderi yaptılar. Bankalar ve müteahhitler yararına çalıştılar.
AKP döneminde bırakın ev sahibi olmağı, normal fiyatta kiralık ev bulunmaz oldu. Halkın konut ihtiyacını karşılama yerine, devlet tarafından sağlanan teşviklerle normal vatandaşın alamayacağı konutlar, lüks villalar, oteller rezidanslar yapılıp yabancılara satmakla övünmeğe başladılar Allahsızlar kendi vatandaşlarına başını sokacak konut sağlayamazken, tutup parası bol olan yabancılara, petrol zengini Araplara arsaları, yapılan evleri, rezidansları, otelleri, alışveriş merkezlerini satıp hava atıyorlar.
Diğer bir tescilli geri zekâlılık ise ülkede üretime dayalı iş yeri açacaklarına neredeyse her semte bir alışveriş merkezi acıyorlar. İşin kötüsü bu alışveriş merkezlerinde bulunan dükkan, mağaza, gazino, v.b. mekanların çoğu yabancı kökenli, yabancı sermayeli, ülkenin haracını kesiyorlar. Vatandaşların kredi kartları ve tüketici kredileri ile köleleştiriyorlar. …
Üniversitelerde personel açığı varken, Emniyete yüzbinlerce polis kadrosu veriyorlar.
Devletin masrafları ve savurgan harcamaları nedeniyle Türkiye yakın gelecekte çok büyük ekonomik sorunlara karşı karşıya kalacaktır, ağır vergi harçlar kaçınılmaz olacaktır.

AKP birikimleri geliştireceği değerlendireceği yerde miras yedi gibi sattı yedi bitirdi. En son ülkeyi parselleyip yabancılara satmağa başlanmıştır.  Güney Doğuda devletin otoritesi yok, PKK yol kesip kimlik kontrolü yapıyor, bugün değilse yarın Türkiye üzerinde Kürdistan devletini ilan edecekler…..
Bu gibi örnekler, gerçekler dikkatte alınmadan kendilerini Türkiye için vazgeçilmez sanmaları ve kendi yalanlarına halkı vatandaşı da zorla inandırmağa çalışmalarına, pes diyorum….
Türkiye’de bu gibi, hükümetin hoşuna gitmeyen konuların da tarafsız, korkusuz tartışılması her kesin, hükümetinde, ülkenin de yararınadır.   Bizler nerde hata, neyi ihmal ettik yerine, güzel hitaplarla, laflara devlet gemisi yürümüyor. AKP ile Türkiye altından kalkamayacak kararlar almıştır, ağır yönetim hataları yapılmıştır…
İşte bu nedenlerle halk gezi parkı gösterileri ve tencere tava havasını başlatmıştır. Olaylar birileri tarafından tezgâhlanmamıştır memnuniyetsizlikten kaynaklanan bir , tepki şeklinde gelişmiştir.

Masum gezi parkı gösterileri, muhtemelen AKP nin görüntüsüne daha fazla zarar vermemesi için AKP nin kara servisleri tarafından sabote edilmiştir, marjinalleştirilmiştir olasılığı bulunmaktadır.  Polislerin yanında vahşet operasyonlarına katılan eli sopalı AKP fedailer bunun bir ispatıdır.  Emniyet, polis gücü gezi parkı eylemlerindeki uygulamaları ile çoğunluk vatandaşın saygınlığını, güvenini kaybetmişti, nefretini kazanmıştır. Devletin polisi görüntüsü yerine, AKP nin gestapo tipi polisi görüntüsünü vermiştir. (Yeni anayasa düzenlemelerinde, devletin kurumlarına özerklik tanınmalıdır, yani devlet içinde devlet olmayacak şekilde, siyasilerine pisliği bu kurumlara bulaşmayacak şekilde yasalarca acık seçik belirlenmelidir. Her kurum kendi yönetimi yasalarca (siyasetçi dışı) belirlemelidir.
 ……………………………………..
 
İzninizle konu ile ilgili bir benzetmeyle devam eğitmek istiyorum:
 
Hitleri bilenler çoktur, fakat iktidara nasıl geldiğini ve neler yaptığını bilenler çok azdır:
 
-  Hitlerde Tayyip gibi ülkede süren yolsuzluk ve ekonomik sıkıntılar, işsizlik nedeniyle bir umut olarak vatandaşların oylarını alarak iktidara gelmişti.
-  İktidara gelir gelmez yaptıkların başında anayasada kendi iktidarını sağlamlaştıracak düzenlemeler gitmişti.
-  Devleti kendine yakın insanlarla tamamen ele geçirmişti.
-  Okul cağındaki gençlerin beyinlerini yıkayarak ilerisi için kendine bağlamıştı.
-  İşsizleri boğaz tokluğuna çalıştırarak ipsizliği önledi görüntüsü vermişti.
-  Askerleri halk gözünde itibarsızlaştırarak onların yaptırım gücünü, olası askeri darbeleri ortadan kaldırmıştı.
- Ülkedeki tüm olumsuzlukları yabancılara ve ülke içindeki Yahudilere yükleyerek halkın motivasyonu yönlendirmişti.
-  Ülkede despot rejim muhafızları yanı bilinen gestapo polisiye birimleri ile korkuya dayalı iktidar sürdürmüştü.
-  Muhalifleri ortadan kaldırarak,  kimilerini düzmece suçlarla yargılayarak toplumda güçlerini sıfırlamıştı.
-  İktidarı boyunca süregelen ekonomik sorunlar devam etmişti, siyası yalnızlığını ve başarısızlığını komşu ülkelerde toprak  ve idari hak iddia ederek, onların iç işlerine karışarak  telafi etmeğe başlamıştı.
-  Danışmanlarının ve çevresinin gaz pompalaması neticesinde kısa sürede bir çok cephede savaşa girerek kendi sonunu hazırlamıştı
-  ve Dünya tarihinde bir ilk olarak milyonlarca insanın ölümüne, sefalet yokluk çekmelerine, mağdur olmalarına neden olmuştu
-  Dengesiz, sorunlu, inatçı, her şeyi bilen ve her şeye kendi karar veren, kendinden başkasına güvenmeyen asosyal  bir diktatör olarak, kendi hayatına intihar ederek kıymıştı.
 
Türkiye’ de gelişmeleri değerlendirin, benzerliği, paralelliği sizde görün...
 
Kısaca. 21. Yüzyılda Türkiye Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen tek edam baskı rejimini ve çağ dışı polis devleti , veya  din devleti gibi kaygı, vahşet verici  olumsuz  gelişmeleri hak etmiyor. Dün söylediği ile bugün  söylediği ve yaptığı uymayan ve zıt olan,  maksatlı yalan ve iftiralara sarılan sorunlu ve başarısız dışarıdan pompalanan bir lideri, sorunlu, kibirli tehlikeli bir başkanı Türkiye hak etmiyor. (Türkiye'de kan gövdeyi götürüyor, kibirli, kendini beğenmiş çok büyük adam  hiç olmamış gibi yurt dışına çıkıyor. Kendisine ait beyinleri yıkanmış, gözleri dönmüş özel polis muhafızları  önlerine çıkan vatandaşların beyinlerini dağıtıyorlar,  gözlerini çıkartıyorlar, genç insanları öldürüyorlar, çivili sopalarla ölesiye vuruyorlar, on binlerce kişiyi  hastanelik ediyorlar, şuursuzca çevreyi evleri, mekanları gazlayıp terör estiriyorlar. Tüm bunlar olmuyormuş gibi karşıt mitinglerle gövde gösterisinde bulunulması, herkese meydan  okuması, tehditler savurması bırakın bir lidere, başkana;  sağlıklı ve Müslüman bir insanla bağdaşmayan bir tutumdur.  )Türkiye'de bu saatten sonra hiç bir şey olmamış gibi davranılamaz. Türkiye için iki seçenek vardır: Türkiye tamamen sağ, sol çatışmalarına benzer bir bölünmeye kaosa sokulmadan başkanın istifa edip olaylar la ilgi olarak ölümlerin yargılanmaların, vahşetin sorgulanması. AKP de  seçimlere kadar devlet yönetimini çok daha iyi yönetebilecek değerli insanlar mevcuttur.  2. Seçenek ise bağımsız bilim adamlarından ve saygın işverenlerden v.b. oluşan teknokrat bir geçici hükümetin kurulması bu hükümetin çağdaş bir anayasası hazırlayıp secime Türkiye'ye getirmesi. Sayın Tayyip Erdoğan Bey bu olaylardan sonra yurt içinde ve yurtdışında saygınlığını ve güvenirliğini kaybetmiştir, ülkeye yararlı olamaz.
 
 
21. YÜZYILDA TÜRKİYE ULUSLARARASI UZMANLARDAN OLUŞAN VE ÖNYARGISIZ, BAĞIMSIZ BİLİM ADAMLARINDAN OLUŞAN GENİŞ BİR ÇALIŞMA GURUBU İLE MEVCUT ANAYASANIN DEĞERLENDİRİLEREK AKSAK KEYFİYETE İMKÂN VERMEYEN VE KENDİ KENDİNİ KONTROL EDEN, OLASI SUİİSTİMALLERİ DEVRE DIŞI BIRAKAN, GÜÇ VE YETKİLERİ VE SORUMLULUKLARI BELİRLEYEN ACIK VE SEÇİK BİR ANAYASANIN ORTAYA KONULMASI GEREKİYOR. Hükümetin kendince hazırlattığı ve halka kabul ettireceği anayasa; Türkiye’nin Anayasası olmamalıdır, kabul edilmemelidir. Keşke Tayyip Erdoğan Başkanlığında hükümet Türkiye için gerekli Anayasa düzenlemesini Önyargısız, bağımsız uluslararası bir ekipten oluşan uzman bilim adamlarına anayasa taslağını hazırlatsaydı daha sonra üzerinde çalışılsaydı. Bu diğer İslam ülkeleri içinde faydalı bir örnek olabilirdi.
…………………………
 
AKP ve Tayyip başkanlığında Türkiye’de bundan sonra sonra demokratik seçimlerden bahsedilemez, Nedenleri:
DEVLETİN NİMETLERİNDEN İHYA OLANLAR, KOLAY KOLAY İKTİDARI BIRAKMAZLAR, HER KILIĞA GİREREK, HER İMKÂNI KULLANARAK, YASA DIŞI, AHLAK DIŞI ÇARELERE SARILARAK, ÇIKARLARINA UYGUN MEVCUT DÜZENİN DEVAM ETMESİ İÇİN ÖLESİYE ÇALIŞACAKLARDIR.
-  İktidarları boyunca yüz bin olan polis gücünü üç yüz binlere çıkartanlar, eğitim sistemini, üniversiteleri ele geçirenler, devletin diğer kurumlarına kendi yandaşlarını aşırı doldurtanlar oy potansiyelini sağlama almışlardır.
-  Adaleti ele geçiren, kendine bağlı hâkim, savcı ve avukatlarla istediği hükmü verdiren bir hükümetin her türlü secim hilelerine sahiptir!
-  Diyaneti ve bölge imamlarını cami hocalarını, imam hatiplileri secim zamanı devreye sokarak Allah adını kullanarak özellikler taşrada yüksek oy potansiyeli garantilemiş sayılır.
-  Seçim arifesinde bulgur, makarna, buzdolabı v.b. dağıtan Devlet kapısında iş vaat eden bir hükümetin oy toplama şansı çok daha yüksektir.
-  AKP diğer becerileri ile kolay kolay Türkiye’de iktidardan gitmez, tam aksine her dönem oy potansiyelini artırır,

- Arkasındaki işveren baronlar medyası ve cemaatler medyaları ve tetikçi yazar çizer yorumcuları  ile de seçim korkusu yoktur, tam aksine oylarını % 60 kadar rahatlıkla artırır.
-  Gezi parkı direnişi, tencere tava, hepsi hava eylemleri  ona vız gelir.
 
-  Türkiye’ de çoğunluk iş, ekmek derdinden başka düşüncesi olmayan bir halkla ve pasif, bilgisiz, korkak, eylemsiz bir muhalefet partileri ile Türkiye de bir şeylerin olumlu değişmesini beklemek
saflık olur.

- Demokrasi zengin bir kültürdür.
……………………………………………
 
 

Hala, 10 gündür MUHALEFET LİDERLERİ NE DİYORLAR;
…..Gençler bizim gençlerimiz, bizim çocuklarımız bizim geleceğimiz. Onların haklı eylemlerinin yanında kapı gibi CHP duracaktır…. CHP Kılıçdaroglu
 
…Türk gençliğini sana çiğnetmeyiz, ezdirmeyiz Ve son günlerin modasıyla yedirtmeyiz sayın Başbakan" dedi. MHP, Bahçeli
 
Mübarekler, haberleri izlemiyorlar mı ?  Aşağıda derlenen fotoğraflara baksınlar en azından;
 
 
Tayyip'in polisi gayrı resmi muhafızları; masum iyi niyetli saf gençleri ezdiler, analarını kan ağlattılar!
-        Gençlerden  dayaktan işkenceden çivili sopa ve coplardan  kemikleri kırılanlar, etleri morartınlar oldu,
-        Atılan gaz bombalarından beyinleri dağılanlar, gözleri çıkanlar oldu
-        Polisin ve ayibin özel muhafızlarından, gurur duyduğu gençlerin, diğer yaşıtlarına Allah adına uyguladıkları dayaktan, işkenceden Türkiye genelinde  binlerce revirlik oldu, onlarca genç yoğun bakıma kaldırılanlar oldu, ölenler sayısı artıyorken hükümetin ve diğer yetkililerin hiçbir şey olmamış gibi davranması sorumsuzluktur ve görevi suiistimaldir.
-        Twitter atanlar dahi tutuklanıp terörist, ergenekoncular, 28 Şubat darbecileri  diye damgalatılanlar oldu, …
 
bu vahşet olayları olurken muhalefet ve liderleri neredeydiler, bu gençleri neden savunmadılar, gençlere vahşet uygulayanlardan neden hesap sorma becerisini ve cesaretini sormadılar neden meydanlarda onların yanında dokunulmazlık hakkını kullanarak bulunmadılar…..
 
İleri demokrasiyi getirdik diye övünenler, demokratik gösteri haklarını kullananlara uyguladıkları vahşet nedeniyle neden yargı gerekeni yapmıyordur. bu mudur demokrasi kültürü ve ahlakı ve insan sevgisi....
 
Bence muhalefet liderlerinin de ülke yararına yapabilecekleri, faydalı eylem istifa etmelerdir.  
 
İktidara, büyük çapa sarf edilerek, riske girerek, vatandaşa sahip çıkılarak,  hak edilerek kazanılır. Askerleri kullanıp, medya patronlarına imtiyazlar tanıyıp  iktidara gelme devirleri artık geride kalmıştır! CHP' nın bunu anlaması gerekiyor.
Sadece muhalefet değil devletin ilgili kurumları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri de sessiz korkak ve beceriksiz kalmamalıydılar… Üniversitemden, meslektaşlarımdan en az bir bildiri ile olayları tarafsız kınamasını arzu ederdim. (Bazı meslektaşlarım beni bir şekilde tenkit edeceklerdir; üniversiteler eğitim ve arge faaliyetlerine odaklanmalıdırlar, siyasette burunlarını sokmamalıdırlar diye v.b.. Bırakın bir hoca olarak normal bir insan olarak bu üzücü olaylar sizleri etkiliyor, üzüyor, dikkatleri dağıtıyor, etkisizliğinizle  kendi kendinizi sorguluyorsunuz, ayıplıyorsununuz. Kendinizi çalışmalarınıza veremiyorsunuz. Ülkede yoksulluk, sefalet, vahşet sürerken kaliteli eğiteme ve gelecekten ben şaşarım! Olaylar öğrencileri, gençleri daha fazla etkilemiştir. Evimde üniversiteye yeni başlayan 18 yaşında bir delikanlı olaylardan o kadar etkilendi ki haberleri izlemekten Moralı bozuldu, bazı sorularına cevap vermekte zorlandım. Pazartesi sınavı vardı , olaylar nedeniyle çalışamadan sınava girdi, haliyle düşük not aldı. Bu acıdan baktığımda bazı üniversitelerde sınavların iptalini doğru karşıladım. Bu karar eylemlere katılmaya teşvikle hiçbir ilgisi yoktur, başbakan bu konuda da danışmanları tarafından yanlış bilgilendirilmiştir.
Son söz;
DEVLET YÖNETİMİ GÖSTERİCİLERE EYLEMCİLERE VERYANSIN ETMEDEN EVVEL, SUCU DİŞ GÜÇLERE YÜKLEMEDEN EVVEL KENDİLERİ MEVCUT YASA VE YÖNETMELİKLERE SAYGILI OLMASINI BİLMELİDİRLER. HALKIN TEPKİSİNİ DEĞERLENDİRMELİDİRLER.  VAHŞET UYGULAYARAK KORKU YAYARAK HİÇBİR YERE VARILMAZ. Eylemciler suçlanmadan evvel devlet devletliğini bilmelidir. Tek adam, diktatör rejimlerinde devlet en büyük teröristtir.
Aşağıdaki Linki tıklayın, eski AKP bakan ve kurucularından Sayın A. Şener ‘in Gezi parkı ile iddiaları  özellikle başkan hakkında iddiaları  ciddi ve düşündürücü buluyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=uj4DHGYcQ1w

Sayın Müjdat Gezen' in korkusuz yorumları da ilgi çekicidir.
 
Benzeri yazıları www.dr.huso.com ve http://dr-husso.blogspot.com/  indirebilirsiniz
DrHussu izmir, 12.06.2013

0 yorum: