Prof. Pekünlü’ nün 2 yıl 1 ay hapse mahkum edildiği davada yargı kararı; az çok beklenilen üzücü bir hukuksuzluk örneğidir! “Egitim ve öğrenim hakkı ’ nın engellendiği iddiası aslında karşıt görüş sahiplerinin, Türban simgesini benimsemeyenlerin, Türbana karşın olanların cezalandırılması ve diğerlerine gözdağı verilmesinden başka bir şey değildir.
.....
2 YIL 1 AY HAPSE MAHKUM EDİLEN PROF.
DR.RENNAN PEKÜNLÜ Davası hakkında kısaca görüşlerimi burada paylaşmak
istiyorum.
Daha da üzücü bulduğum, Üniversitede bir öğretim üyesinin,
hocanın öğrencileri tarafından cezalandırılması için dava edilmesidir, bayan
öğrencilerin dışarıdan dava açılması için İslam Dini adına kullanılmasıdır,
desteklenmesidir. (Üniversitelerde biz öğretim elemanlarının önemli
hedeflerinden biri gençleri hayata hazırlamak, olanaklar çerçevesinde ve kimseyi ayırt etmeksizin onlara gerekli
mesleki bilgileri öğretmek, becerilerini geliştirmek, çağdaş kültürlü
yetiştirmektir….)
-
“Egitim ve öğrenim hakkı ’
nın engellendiği iddiası aslında karşıt görüş sahiplerinin, Türban simgesini
benimsemeyenlerin, Türbana karşın olanların cezalandırılması ve diğerlerine
gözdağı verilmesinden başka bir şey değildir.
-
Prof. Pekünlü hakkındaki
hukuk adına yapılan hukuksuzluk üzerinde durulacağına, tartışılacağına ve
gereğinin yapılması yerine, suçu rektörlüğe özellikle rektöre yüklemenin,
istifasını talep etmenin insafsızlık olarak değerlendiriyorum. Yani adil
olmayan bir yargılamanın (Üzüm yeme yerine, bağcıyı dövme misali bir karar)
nedenini rektörlüğe yüklemenin bir şekilde art niyet göstergesidir
düşüncesindeyim
-
Rektörlük bizlere, Prof.
Pekünlü’ ye kampüse, binalara, dersliklere türbanlı öğrencileri almayın diye
talepte mi bulunmuş ve türbanlı öğrencilere hoşgörüsüz davrananları, prof.
Pekünlü’ yü yüz üstü ortada bırakmıştır? Prof. Pekünlü çalıştığı kurumda kendi inisiyatifi
kendi doğruları ile ferdi hareket etmiştir, bana göre de zamansız ve yersiz
kendine zarar vermiştir.
-
Devamsızlık durumun
belgelenilmemesinde ki suçu rektörlüğe atmanın da ne kadar doğrudur
bilemiyorum! Burada ilgili dekanlık, bölümü ve öğretim üyesinin, öğrenci işlerinin
ihmali olabilir. Bende bazen bir dönem evvelki not listesini bulundurmuyorum. Hatta dekanlığın öğrenci işlerinde de not
listelerinde sorunların yaşandığına kendim de şahit oldum.
-
Hükümet, yargı, kısaca
devlet yönetimi; demokrasi ve laik cumhuriyet karşıtların, şeriat ve hilafet yanlıların,
türbanlıların güdümünde olduktan sonra, siz bilmem hangi belgeyi, kanıtı
veresenizde, değişen bir şey olmaz. Zaman kara yobazların, diplomalı yobazların
zamanı maalesef.
-
Rektörlük seçimlerinden
evvel şimdiki rektörün hükümetle, YÖK’ le iyi ilişkilerinin bulunmadığı, karşın
durduğu v.b. bu nedenlerle Ankara da dikkate, ciddiye alınmadığı, üniversiteye
yeterli destek verilmediği, ödenek ayrılmadığı, kadro verilmediği gibi
argümanlarla tenkit ediliyordu. Tekrar seçilirse üniversite için kayıp dönem
olur diyenler neden şimdi söz almıyorlar?
-
Prof. Pekünlü, daha fazla
vakit kaybetmeden AİHM’ me gitmesinin ve davanın yurtdışına taşınmasını doğru
olacağı görüşündeyim. (‘‘Türkiye´de yargı
bağımsızdır’’ sözüne kargalar dâhil,
meydanı boş bulan sıçanlar dahi gülerler. Başbakan ben devletin savcıyım diye
kamuoyunda herkese meydan okuyabiliyorsa, ilgili bakanlar başta adalet
bakanlığı, hükümet güdümlü cumhuriyet savcılarını ve hâkimleri belirliyor,
atıyorsa; o ülkede adil hukuktan ve bağımsız yargıdan, demokrasiden bahsetmek
saçmalıktır.)
Saygılar
h.ozden
Berlin, 16.8.2013
·
Teknolojide, demokratik
kültürde Batılı Sanayi Ülkelerine göre geri kalmışlığımızı, fakirliğimizi de
arada sırada burada ve kamuoyunda da tartışmamızda faydalı olur
düşüncesindeyim.
·
Nedense, Türkiye den teknolojideki hızlı gelişmeleri takip etmek
imkansız gibi. Yerinde uygulamalı olarak görsel gördükçe, özellikle makina
sanayinde, insan hayran kalıyor, kıskanıyor! Bizler hala Üniversitelerimizde
türbana takılı kaldık, Dünyada olup bitenlerden uzaklaşıyoruz. Sadece Bilim
Teknoloji mi?
·
İnsan Batılı
Şehirlerindeki uyumlu düzene, yeşilliğe de hayran kalıyor. Buradaki, gıda
sektöründe ki gelişmelerde ilgi çekicidir. Daha çekici olan fiyatları ve sağlık
değerleridir, hilesiz olmalarıdır! Et fiyatları, süt ve peynir gibi süt
mamulleri, Türkiye’nin neredeyse üçte bir fiyatına burada satılıyor. Otogaz,
benzin, dizel Türkiye’den daha ucuz. Hatta otomobilleri, dahası Türkiye’den gelen otomobiller,
giysiler, gıda maddeleri, meyve ve sebzeler de Türkiye’den çok daha ucuzadır. Onların
satın alma gücü bizden çok çok daha yüksektir! Neden? Neden? Neden ?
Mevcut hükümetle moda haline gelen kamuoyunda yazılı, görsel
medyada; İslam Dini ile ilgili uydurulmuş hikâyeler, masallar, mealler v.b. yerine
veya yanında bu gibi gerçeklerde tartışılmalıdır.
·
“DEMOKRASİ DEDİNİZ ÜMMETİN KANINI EMDİNİZ.” “DEMOKRASİ EŞİTTİR
KÜFÜR SİSTEMİ.” “NE DARBE NE DEMOKRASİ. BİZ ÜMMETTEN VE HİLAFETTEN YANAYIZ.”
“KAHROLSUN DEMOKRASİ, GELİYOR HİLAFETİN, ŞERİATIN SESİ.” 21. Yüzyıl Türkiye’sinde bir Cuma Namazından sonra düzenlenen
bir eylemdeki Pankart ve sloganlar. Daha ne beklenebilir ki?
0 yorum: