10 Kasım 1938 -2013 Mustafa Kemal Atatürk, Türkiyede ve dünyada var olmamızı ona ve çalışma akdaşlarına borcluyuz

25 Kasım 2013 Pazartesi yazildi.


10 KASIM 1938, MUSTAFA KEMAL, ATATÜRK‘ ÜN ALLAHIN RAHMETİNİNE KAVUŞTUGU 75 SENESİNDE, BUGÜNDE; ONU SAYGI,  RAHMETLE ANAR, ONDAN VE ÇALIŞMA ARKADAŞLARINDAN ALLAH RAZI OLSUN.  CENNET VATAN TÜRKİYE‘DE VE DÜNYADA VARLIGIMIZI HÜRİYETİMİZİ ONA BORCLUYUZ.  İSLAM ALEMİDE, ALİMLER DE ONA MÜTEŞEKKİRDİR !

MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜ GÜNÜMÜZDE MÜSLÜMANLIK ADINA VE VEYA MENFİ ÇIKARLAR ADINA, SİYASİ HAYALLER UGRUNA İNKAR EDEN, KÖTÜLEYEN BEYNİKÖR ZAVALLILARI ALLAH İSLAH ETSİN, ÂMİN DİYORUM.

ONAMUSTAFA KEMAL, KENDİNİ BİR İLAH NEDE BİR HALİFE OLARAK GÖRMEMİŞTİR, GÖSTERMEMİŞTİR DE. YÜCE ALLAHIN, ÜSTÜN NİTELİKLERİ İLE DONATARAK BİZLERE İSLAM ÂLEMİNE BAGIŞLADIGI HAYIRLI BİR İNSANDIR.  MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜ BİLMEK, ANLAMAK, SEVMEK ÖZELLİKLE ‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’  ESERİNE SAHİP CIKMAK ;  ÖNYARGISIZ, KİŞİLİK SORUNU BULUNMAYAN SAGLIKLI İNSANLARA MAHSUSTUR.

ATATÜRKÜ SEVMEK, ATATÜRKCÜYÜM DEMEK; ANMA GÜNLERİNDE RAHMETLİYE METHİYELER DÜZENLEMEK, ŞİZOFRENİST ŞİİRLER, NUTUKLAR OKUMAK OLMAMALIDIR. ONUN VE ÇALIŞMA ARKADAŞLARININ BİZE EMANET ETTİKLERİ LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE VE CENNET KUTSAL VATANA SÖZDE DEGİL ÖZDE SAHİP CIKMAKTADIR, GELİŞTİRMEKTİR, YÜKSELTMEKTİR, BUNUN MÜCADELESİNİ CANI, KANI, HAYATI PAHASINA VERMEKTİR.

LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN DAHA DA GELİŞMESİ, ZENGİNLEŞMESİ VE SİYASİ, EKONOMİK YÖNETİMSEL SORUNLARIN ÜSTESİNDEN HER ZAMAN KALKABİLECEK ALT YAPIYA VE ASIRLADAN GELEN, PEKLEŞEN BÜTENLEŞEN GENLERE SAHİP İNSANLARA,  GENCLERE, ORDUYA SAHİPTİR. ….

Methiyeler, şiirler, nutuklar, laf kalabalığı yerine karşın tarafın anlayacağı dilden birliktelik içerisinde karşılık vermek gerekiyor çoğu kez, aksi takdirde sizi ciddiye almazlar. Karşı tarafın cehaletin, ya da Batılı Sömürgeci leş kargalarının maskarası ve artıkları ile yaşamaktansa onlara karşın mücadele ederek bu fani dünyadan göçüp gitmek çok daha insanidir, hayırlıdır... Bu siyaset yönetiminde de geçerlidir. Çoğulcu demokrasinin zayıf noktalarını kullanarak yönetimi ele geçiren ve terör estiren karanlık güçlere ve despot rejimlerine karşın yapılacak olan anladıkları dille birliktelik içerisinde karşılık vermek olmalıdır!

Hitler de  bir zamanlar  ülkesindeki ekonomik olumsuzluktan, işsizlikten yararlanarak ve demokrasinin  zayıf noktalarını kullanarak iktidara gelmiştir. Geldikten sonra kısa sürede anayasada yaptığı düzenlemelerle ve çocukları, gençleri büyük Almanya gibi bir çok vaatlerle kendisine körü körüne bağlı olacak şekilde eğiterek diktatörlüğünü pekleştirdi. Ardından estirdiği gestapo tipi polis devleti ile demokratik secimler diye adlandırdığı tüm seçimleri her defasında büyük oy çoğunluğu kazanmıştır. Ve diktatör Hitler kendiliğinden demokratik seçimlerle halkın oyları ile gitmemiştir. Devleti, ülkeyi, insanları büyük bir felaketin içinde boğduktan galip dış askeri güçler karşısından kaçacak yeri bulamadığından intihar etmiştir. Kısaca diktatörlerin demokratik seçimlerinde kaybetme şansları yoktur, hep ülkeleri kaosa sürükledikten sonra devrilerek gitmişlerdir, saltanatları son bulmuştur.  Despot rejimlerden kurtulmak maalesef seçimlerle gerçekleşmiyor. kendileri bırakmak isteseler dahi çevresindekiler onun bırakmasına kendi çıkarları gereği müsaade etmezler, onu baştan çıkarırlar. (Ona dokunmak sevaptır, Konuşmalarını dinlemek, mitinglerine gitmek, arkasında durmak desteklemek ibadettir. Yüce Allah'ın günümüzde İslam Alemine gönderdiği bir Halifedir, Peygamber soyundan geliyor, Sultan Süleyman’dan sonra en büyük Türk insanıdır, devlet adamıdır !!!!!!!!!  daha neler, neler, neler ve nerden nerelere ....  İşin daha kötüsü kendi yalanlarına, yalaklarına, uydurduklarına kendileri de inanmağa başlıyorlar ve bazıları TBMM’ de ve Devletin belli kurumlarında diploma, makam sahipleridir. Mübarekler imkânı bulsalar yeni peygamberimiz diye de ilan da verecekler. Bu gibi icraatlar aslında toplam eğitim sistemimizin kötü bir göstergesidir )

DrHusso

İzmir, 10 Kasım 2013, 9.05

* ekte bana da ulaşan e-mailler ilginizi çeker düşüncesi ile paylaşıma sunuyorum.
Olası verdiğim rahatsızlıktan dolayı hoşgörünüze sığınıyorum

 

…………………………………………………………….

Sene 1938, 10 Kasım...

İstanbul Üniversitesi’nde saat 9'u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş... Bir alman profesör var, Hukuk Fakültesinde, o da duymuş, şaşırmış. Derse girsin mi, girmesin mi bir türlü karar veremiyor. O sırada aklına rektöre müracaat etmek gelir. Kalkar, yanına gider. Aralarında şu konuşma geçer:

- "Efendim, mütereddidim (kararsızım). Acaba ne yapsam?"

- "Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yaparlarsa, onu yapın."

İşte o zaman Alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak:

- "Bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki... der."

 

ATATÜRK KİMDİR?

Yıl 1976 UNESCO, kendi üyelerine bir öneriyle gelir. Öneri paketindeki bir cümleyi sizlere okumak istiyorum.
Diyor ki "Bugün UNESCO'nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal'dir."
Öneri nedir?
Öneri ise "onun doğumunun yüzüncü yılında, UNESCO'nun 152 ülkesinin devletleri ayni anda kutlansın" önerisidir.
Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler:
"Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle  kutlayacak mıyız,"
Bu kinayeli sözler üzerine, Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler:
"Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki  herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız."

Bu sözleri döktürtebilen Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Sonra ne mi olur?

UNESCO tarihinde ilk ve tektir hiç negatif oy yok,  hiç çekimser oy yok 152 ülke alttaki metne imza atar.
Hani İsveç delegesi demişti ya "ne yani" diye. O İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler;
"Ben ATATÜRK'Ü inceledim bütün ülkelerden özür diliyor ilk imzayı ben  atıyorum."
İşte o muhteşem belge diyor ki.
"ATATÜRK KİMDİR;
ATATÜRK ULUSLARARASI ANLAYIŞ, İŞBİRLİĞİ, BARIS YOLUNDA ÇABA GÖSTERMİŞ ÜSTÜN KİŞİ, OLAĞANÜSTÜ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİR İNKİLAPÇI, SÖMÜRGECİLİK VE
YAYILMACILIĞA KARŞI SAVAŞAN İLK ÖNDER,
İNSAN HAKLARINA SAYGILI, DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜ,
BÜTÜN YAŞAMI BOYUNCA İNSANLAR ARASINDA RENK, DİL, DİN, IRK AYIRIMI GÖSTERMEYEN,  EŞİ OLMAYAN DEVLET ADAMI,
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU
"
Var mı böyle bir metin!..
Bir filozof der ki "bir ülke için kıstas aradığınız zaman o ülkenin en büyük liderini gözden geçirin."
Şu anda kıstas arayan ülkelere sanıyorum bundan daha iyi bir metin  gösteremeyiz.
İşte bu metin 152 ülke tarafından imzalanmıştır. (Bildiğim kadarı ile USA ve Türkiye bu metni imzalamamıştır.)
Eşi olmayan devlet adamı metni.
UNESCO 1981 yılında, 100. Doğum Yıldönümü nedeniyle Atatürk'ü "Ulusal  Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri" olarak seçmişti. Bu karara göre, "1981Atatürk Yılı" olarak kutlanmıştı.

Bu uygulama, dünyada ilk ve tektir.İşte benim ATATÜRK'ÜM budur.  

…………………………………………………………………

DÜNYA ATATÜRK’Ü NASIL GÖRÜYOR?

Dr. M. Galip Baysan

Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya üzerindeki etkinliğinin, omun ölümünden sonra daha fazla arttığı söylenebilir. Atatürk’ün Türkiye’de yaptıkları 1923’ten sonra karanlıkta ve geride kalmış pek çok Afrika ve Asya ülkeleri halkına örnek olmuştur.

Bir Fransız gazeteci Marcel Saurage ( Marsel Savaj) onun için şöyle yazıyordu:

“ Mısır’dan Hindistan’a kadar bütün İslam Dünyasında, köylüler onu Allah’ın sevgilisi, din adamları imanın kılıcı, siyaset adamları da Doğunun devrimcisi olarak anmaktadırlar.”

Mısırlı bir yazar M.M. Muşarrafa “ Atatürk’ün Doğu için değeri somut ve olumludur. Çünkü o bize kültürce Batının etkileri altında kalıp boğuluruz diye korktuğumuz korkuların temelsiz olduğunu göstermiştir. O, Doğulu uluslara, ulusal bütünlüklerini yitirmeden, kendi değerlerini yeni durumlara nasıl uygulayacaklarını göstermiştir.” şeklinde Atatürk’ün kendileri ve hür dünya insanlığı için neler ifade ettiğini belirtmeye çalışmıştır.

Dönemin devlet adamları onun hakkındaki ilginç görüşlere sahiptiler.

“ Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğimiz kahraman Mustafa Kemal ve onun bütün askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykelini dikerdik. ( Fransız Başbakanı Briand–1921)

“ Öyle bir an düşünün ki, Batının Rönesans, Reformlar, Fransız İhtilali, kültürel ve endüstriyel devrimlerinin hepsi bir insan hayatına sığdırılmış olsun ve bunlar yasalarla zorunlu kılınsın. İşte Atatürk 1920 ile 1930 arasında, bu kadar kısa bir süre içinde ve hiçbir ülkede uygulanmamış en ihtilalci bir programı gerçekleştirdi.” ( İngiliz Tarihçi Prof. Arnold J. Toynbee)
“Mustafa Kemal sosyalist değil. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önder. O batılı soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranı ile birlikte alt edeceğine inanıyorum.” ( Sovyet İhtilal lideri ve devlet başkanı Lenin–1921)
“Arkadaşlar: Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk ulusuna nasip oldu.” (İngiltere Başbakanı Lloyd George- 1922)
“ Atatürk, bir ulus bütün vasıtalarından yoksul bırakılsa bile, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini öğreten liderdir. Onun ilk talebesi Musolinidir, ikinci talebesi benim. Yeni Türkiye’nin büyük ve dahi yaratıcısıdır ki, talihin terk ettiği ve kaderin çöküntüye uğrattığı o zamanki müttefiklerine kalkınmak için ilk muhteşem örneği verdi. ( Alman Devlet Başkanı Adolf Hitler–1938)
“ Atatürk hakkındaki bilgiyi onu çok iyi tanıyan birisinden edindim. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin ABD tarafından tanınması konusunda, Sovyet Dışişleri Bakanı Litvinov ile görüşürken kendisine kendi fikrince bütün Avrupa’nın en değerli ve ilgi çekici devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana verdiği cevapta Avrupa’nın en büyük devlet adamının Avrupa’da yaşamadığını, Boğazların gerisinde, Ankara’da yaşadığını, bunun Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyledi.( ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt)
“Kemal Atatürk veya bizim onu o zamanlar tanıdığımız ismiyle Kemal Paşa gençlik günlerimde benim kahramanımdı. Büyük devrimlerini okuduğum zaman çok duygulandım. Türkiyeyi modernleştirme yolunda Kemal Atatürk’ün giriştiği genel çabayı büyük bir takdirle karşıladım. Onun dinamizmi, yılmak ve yorulmak bilmezliği insanda büyük bir etki yaratıyordu. O Doğuda modern çağın yapıcılarından biridir. Onun en büyük hayranları arasında bulunmaya devam ediyorum.” ( Hindistan Başbakanı Jawarhallal Nehru )
“Atatürk’ün hayatı ve eserleri yalnız Türkiye için değil fakat dünyanın bütün hür ulusları için de ilham kaynağı olmaya devam edecektir. ( Çin Devlet Başkanı Çan-Kay-Şek)
“ Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan’da onu gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. ( Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han)

Keşke bu görüşleri onun adeta yoktan var ettiği ülkesinde, onun ismini ve resmiyle eserlerini yok etmek için yarışan yöneticiler ve onları mutlu etmek için çırpınan görevlilerde okuyabilse. Ulu tanrıdan o ve mücadele arkadaşları için rahmet diliyor, Atatürk konusundaki görüşleri yine bir bilim adamının sözleriyle tamamlamak istiyoruz.

Alman tarihçi Prof. Herbert Melzig Atatürkü şöyle tanımlıyor:

“Atatürk ile binlerce yılın derinliğinden kahraman bir ruh aydınlığa yükseliyor ve bu ruh, dünyanın esirliğe düşmüş kısımlarındaki uluslara özgürlük ve kurtuluş yolunu gösteriyor. O’nun kişiliği, Nil kıyılarından eski Çin Denizine kadar uzanan bir efsane olmuştur. O kendi ulusu ve insanlık için beslediği sevgi ile bir dâhinin neler yaratabileceği konusunda cihana görülmedik, işitilmedik bir sahne seyrettirmektedir.”

 

 

0 yorum: