ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR!

1 Aralık 2013 Pazar yazildi.


Değerli .............. Hocam,

Bana da ulaşan E-Mailinizi ,(Er Mektubu Görülmüştür) okudum. Albayın ve onun gibi haksızlığa düşen, mağdur edilen TSK mensupları için üzüldüm. TSK’ ya en büyük zararı TSK mensupları, yani kendileri vermiştir. TSK’yı esas olarak TSK mensupların kendileri yıpratmışlardır, berbat etmişlerdir, halktan gelen güçlerini ve güvenirliliklerini saygınlıklarını bizzat kendileri zayıflatmışlardır.…
Bana da ulaşan E-Malinizi, (Er Mektubu Görülmüştür) okudum. Albayın ve onun gibi haksızlığa düşen, mağdur edilen TSK mensupları için üzüldüm.  Türkiye’de demokrasinin suiistimallere acık aralıklarını, kapılarını kullanarak devlet yönetimi ele geçirenlerin görevi suiistimallerine ve keyfiyetlerine karşın anlayacakları dilden toplum olarak birliktelik içeresinde gerekeninin yapılamaması, toplumsal ve kurumsal acizliğe, pısırıklığa olan üzüntüm çok daha fazladır.  (Demokrasi kültürü, bireysel ve toplumsal kişilikleri gelişmiş ülkelerde,  toplumsal birliktelik içeresinde bizzat kendilerinin inisiyatifleri ile yönetimsel sorunların üstesinden gelindiğinin hatırlatılmasında yarar vardır. Bizdeki gibi birileri çıksın üstlensin, yapsın demiyorlardır,  Allaha  da havale etmiyorlardır hele gökten inecek sihirli değnekli tanrısal güçlü birini, lideri neden bir çobanı ise hiç beklemiyorlardır!)  ……..
…………………
Şeriat yanlısı, dine dayalı çağdışı devlet yönetimi savunucularının, halkın özellikle dini inançlarını kendi ticari beşeri menfaatleri için ve sekteye uğramış gelişmemiş egolarının tatmini için  kullananların,  Türkiye’nin gelecegi için çok büyük bir tehlike olarak  görenlerin, bunların devlet yönetiminden  endişe ve  kaygı duyanların ve buna karşın önlemler alınmasını isteyen ve düşünenlerin, özellikler TSK mensuplarının, görevli ve emekli komutanların, vatanseverlerin, aydınların  haklılığı her gecen gün ortaya çıkıyor.  
(Daha dün TV-haberlerinde; Türkiye’de yol kesen PKK teröristleri ve yanlıları bir şehir içinde bir otobüsü  yolcuları ile  birlikte taşlayıp durduruyorlar. Şoförünü araçtan indirerek hayvan sürüsü şeklinde döverek linç ediyorlar, öldürüyorlar ve günahsız bir çocuğu öldürüyorlar! Bu olaylar olurken hükümetin destan yazan polisleri uzaktan korkarak olanları, vukuatları  seyrediyorlar mış!  Masumane Gezi Parkı  olaylarında savunmasız gençlere barbarca saldıran, öldüren, yaralayan tutuklayan  ve gençlerin hayatlarını karartan hükümetin   destan yazan polisleri emniyet güçleri olayı kamuoyuna  duyuramadı, gerekeni yapamadı, neden? …
Böyle demokrasi, böyle devlet yönetimi olacağına, böyle devlet var olacağına yok olsun çok daha iyidir.
Daha kötüsü! Türkiye;  Irak, Suriye, Lübnan, Afganistan, Libya gibi kaos felaket  durumuna düşerse kimse şaşırmasın. Bakın, bizde önemsenmeyen örtbas edilmeğe çalışılan bu gibi vukuatlar, ölümle sonuçlanan terör olaylar, eğer Batıda, örneğin İngiltere Amerika yada Almanya gibi demokratik ülkelerde vuku bulsaydı, bütün ülke ayağa kalkar, seçimleri beklemeden hükümeti uzaklaştırıp sorumlu görevlileri tutuklayıp toplum içinde sıfırlarlardı. Bu olaylara karışanların gözün yaşına bakmadan doğduklarına bin pişman ederlerdi....   Bizde ise hala olan nedir? -  ‘Vatan sizle gurur duyuyor’, Türkiye içinden çıkılmaz, geriye dönülmez bir felakete, bölünmeye parçalanmaya, kaosa sürükleniyor , geri zekâlılar hala  'Türkiye sizle gurur duyuyor' sloganları atıyorlar. İnşallah ben bu tespitlerimde öngörülerimde yanılıyor olmamdır.    ……….  
…………………..

TSK’ ya en büyük zararı TSK mensupları, yani kendileri vermiştir. TSK’yı esas olarak TSK mensupların kendileri yıpratmışlardır, berbat etmişlerdir, halktan gelen güçlerini ve güvenirliliklerini saygınlıklarını bizzat kendileri zayıflatmışlardır.…
Haklarında düzmece suçlarla dava açılıp tutuklanan ve ağır müebbet hapis cezasına çarptırılan TSK mensupları ve TSK düştükleri  bu durumdan bizzat kendileri birinci dereceden  sorumludurlar.  (Aflarına sığınarak bu cümleyi yazıyorum) ahmaklıkları,  korkaklıkları saflıkları, öngörüsüzlükleri  nedeniyle düştükleri bu durumu fazlasıyla hak etmişlerdir!

TSK da görev; yürek, beceri, öngörü, bağlılık ister. Batıda görevlerde bulunmak, masa başında ahkam kesilmek marifet değildir, dağda bayırda TSK silah sıkanlara hesap sormaktır, TSK'ya ve mensuplarına sahip çıkmaktır, haklarını korumaktır asıl marifet.
TSK Türkiye'nin emniyetidir ve Türkiye'de birliğin, bütünlüğün, huzurun, barışın, var olmanın gerçek teminatıdır. Türkiye'de TSK ülkenin hayatı çıkarları için özel yetkilere sahip olmalıdır ve gücünü halktan almalıdır.   TSK2 yı, Afrika'nın Kabile Devletlerinin, Muz cumhuriyetlerinin yada Latin Amerika'nın diktatörlük devletlerinin silahlı kuvvetleri bir tutmak ahmaklıktır, geri zekâlılıktır, şerliktir.  (Devletin sivil kurumları devlet yönetiminin üstesinden gelemiyorsa, yaşanılan cağın gereksinimlerine, gelişmelerine karşılık veremiyorsa, ayak uyduramıyorsa, içte ve dışta ülkenin çıkarlarını koruyamıyorsa, ülkenin askeri güç devreye girer yada dış güçler, terör örgütleri müdahale eder. (Afganistan, Suriye, İrak, Libya, v.d. bugünkü durumuna bakın)

.............................

Türkiye'nin bu günkü devlet yönetiminin ciddiyetsizliğine, endişe verici ve acınacak haline bir bakın. Mübarekler, devleti yönetmekten ziyade, Allah adına, demokrasi ve insan hakları adına, büyük güçlü Türkiye adına devletin olanaklarını ülkenin zenginliklerini, varlıklarını sömürmek için birbirleri ile yarış ediyorlar.  (aldıkları kararları, altına imza attıkları  yasaları hatırlamak istemiyorlar, başta inkar ediyorlar. Belgeler ortaya çıkınca kendi özürlü kişilikleri de ortaya bir, bir çıkıyor.  Örneğin; kararları baskı altında attık! kararlara imza attık ama uygulamadık! Cemaatin her isteğini bugüne dek yerine getirmedik mi! Cemaatin devlet yönetiminde kaç vekili, kaç bakanı, kaç valisi, kaç kaymakamı, kaç savcısı ve hâkimi vardır? diye de kamuoyunda birbirlerine soruyorlar! ..... En son ise belgeleri kamuoyunun bilgisine bir şekilde sunan yayanlara, devlet sırrını açıklamak …. Nedeniyle dava acıyorlar. Silivri’de hukuk adına yapılan hukuksuzlarda acılan saçılan belgelerde aynı hassasiyet gösterilmemiştir, tam tersine devlet tarafından teşvik edilmiştir. İrtica cemaate karşın mücadele almak için karar alıyorlar, altına imza atıyorlar, daha sonra ise bu irtica ve cemaatlere karşın endişeleri olanları gelişigüzel cezalandırılıyorlar.  Sonrada  Batılılara yaranmak için, Avrupa Birligi için  şekilsel, göstermelik demokrasi paketleri açıklıyorlar….

Tam tarjikkomedi çok kötü bir tiyatro oyunu değil mi sizce? Bu zihniyetler mi devleti yönetecektir, yönetirlerse Türkiye muz cumhuriyetlerinden de beter hale getirilir, ülke bölünür, kaosa sürüklenir, teröristlerden medet umularak terörist başı ülke içinde ve yurtdışı kamuoyunda da uluslaştırılır, mandellalaştırılır!

Silivri'de hukuk adına yapılan hukuksuzlar kadar tarajedikomik uygulamalar, son günlerde dershanelerle ortaya çıkan devlet yönetimi ile cemaatler arsında da görülmektedir! Bu gibi uygulamalar, olaylar devlet yönetimi için bir rezillik, ciddiyetsizlik, ehliyetsizlik olarak değerlendirilir, demokrattık ülkelerde tabii ki. Üzücü olan, devletin kurumların, sivil toplum örgütlerinin v.d.  gerekli yasal uyarıları, müdahaleleri yapmaları, sessiz, korkak kalmalarıdır.

Çalışanları arasında bir dayanışma içerisinde bulunamayan,  çalışanlar arasında saygıya ve hoş görüye özellikle fırsat eşitlediğine dayanmayan bir tutum izleniyorsa ve çalışanlar arasında özellikle üst düzey sorumlular arasında birbirlerine karşın husumet, kin nefret bulunuyorsa o kurumlardan ne ülkeye nede içerisinde çalışanlara hayır gelmez. 
Kendisine, Ailesine, Ülkesine, devletine, vatanına, ulusuna, dinine, kurumlarına, çalışanlarına sahip çıkamayan vatandaşlar, insanlar, toplumlar, uluslar, kurumlar daha iyisini ve daha güvenli huzurlu ve daha zengin mutlu bir geleceği hak etmiyorlardır. (Burada aklıma gelmişken parantez içinde  diğer bir konuya da dikkat çekmek istiyorum! Son zamanlarda din tacirleri, beyni körler: şu türbeye yatıra, bu mezara, şu duayı okuduğunuzda, kaç kez tekrarladığınızda ticari kazancınız artar, maddi bereketiniz çoğalır, hastalıklardan korunur, şifa bulursunuz, işleriniz düzene girer, sınavları kazanırsınız, beladan korunursunuz, iş bulursunuz, hazırlı evlat sahibi olursunuz, v.b. Vatandaşları, Müslümanları bir şekilde kullanıyorlar …. İslam Dini bir akıl mantık dinir, Müslümanların sağlıklı yaşamı ve gelişimi içindir, hurafelerle ilgisi yoktur. İş dualara kalmış olsaydı, dünyadaki bir çok Müslüman devletlerindeki kardeşlerimiz sefil sefalet içerisinde yok olmazlardı, Gavurlar tarafından sömürülmez ve güdülmezlerdi. ….)

TSK halkın, ülkenin ordusu olmaktan çıkmıştır, belli çıkar güçlerin menfaatleri uğruna kullanılan bir güç haline dönüştürülmüştür. Bu AKP öncesinden de vardı, TSK  bu çürüklük AKP nin direnci ile su yüzüne çıkmıştır. TSK;  kendine addedilen görevi  yerine getirmekten  çok uzak kalmıştır, daha da derin bir acizlik içerisine düşürülmüştür.
Beşyüzbin hazır askeri  ve geniş yetkileri ve olanakları ile kırk seneden beri teröristlere karşın  gereken başarıyı  gösterememiştir. Sadece yetersizliklerine, ehliyetsizliklerine karşın bahaneler, mazeretler uydurmayı bulmayı ve  PKK’ ya teslim olarak TSK yı bitirmeyi becerebilmişlerdir.
Birde cicili biçili elbiselere bürünüp törenlerde hava atmayı,  esas duruşta erlerin suratına yumruk, tokat atmaktan zevk almayı, eğitim sahalarında kazma sapı ile erlerin kimyasını berbat etmeyi becerebilmişlerdir, halkın  gençlerin nefretini kazanmışlardır ….. (Demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde toplumda güçlüye karşın  korkuya dayalı görünürde, göstermelik bir bağlılık, saygınlık söz konusu olmaktadır,  güç yitirildiğinde ise nefret ve öç alma ortaya çıkar, çoğu kimse kılını kıpırdatmaz beter olsunlar derler maalesef)
 
1994 yılında her Türk genci gibi askere severek ve isteyerek heyecanla coşkuyla gitmiştim. Kısa dönem (8 ay er eğitim) er olarak bir eğitim tugayında askerliğimi yaptım. Oradaki yaşadıklarım ve gözlemlerim ile TSK dan hayal kırıklığı ile ayrıldım. (Bugün dahi askerlik görevine yaşanılan olumsuzluklar rağmen severek giderim. Hayır abartmıyorum! Askerlik her Türk genci için kutsal bir görevdir, orada ülkesini korumak silah eğitimini alması gerekliliğini ve Askerlik insan yaşamı için bir zenginlik olduğunu savunuyorum. Terhis olduktan sonra TSK reformlara gidilmesini yazılarımla ilgililere duyurmağa gayret etmiştim.  Bu acıdan baktığımda ise, TSK daki bu günkü olumsuz  endişe verici gelişmeleri  beklenilen olarak değerlendiriyorum. …….
…………………

Kısaca;
·          TSK ve bazı mensupları, komutanlar düştükleri bu mağduriyeti hak etmişlerdir. TSK' ya
         kendileri sahip çıkamamışlardır. Halkın TSK olan saygı sevgi ve güveni kendileri
         zayıflatmışlardır

·        Türkiye’ de yönetimsel olumsuzluklar, görevi suiistimaller, otoritesizlik ve ülkenin içte ve dışta çıkarlarının savunulmasından görülen aciziyet karşısında bireylerin, toplumun tepkisizliği bence Türkiye’nin en büyük sorunu olarak görülmelidir ve çözümler düşünülmelidir.  

·       Türkiye’deki haksızlık ve  hukuksuzluklar nedeniyle  insanı mağduriyetler ve görevi suiistimaller karşısında ve ülkedeki bölünme, vatanın parçalanma sürecinde ve vatan haini teröristlere yenilen devlet yönetimine karşın o aslan kesilen atıp tutan mangal yürekliler, siyasetçiler, özellikle muhalefet, yazar çizerler, akiller, üniformalılar, o havalı komutanlar, demokratlar, insan hakları savunucuları,  Müslümanlar, dindarlar, Allah'ı her nefeste zikreden cemaat mensupları,  devletin kurumları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri,  patronlar ve diğerleri neredeler? Varlıkları yaptırımları nerede, neden sesleri çıkmıyordur.
*  Koskoca in bir dönemin  Genel Kurmay Başkanı, zamanında TSK ya ve düzmece suçlarla tutuklanan subaylara, albaylara, generallere, rektörlere, gazetecilere, vatandaşlara sahip çıkmaktan, gerekeni yapmaktan,  sesini duyurmaktan korkmuş, aciz kalmıştır.  Genel Kurmay Başkanı en azından silah arkadaşlarının adil yargılanmaları için gerekeni yapabilirdi. TSK nın yıpratılmasına TSK' ya saldırılmasına izin vermeyebilirdi. O güç ondaydı fakat o hakimiyeti kullanmaktan açız kaldı. Daha sonra kendisi emekli olduktan sonra  tutuklanıp müebbet hapse atılınca veryansın ediyor. Daha önünü ve başına gelecekleri göremeyen den genel kurmay başkanı olamaz, olursa sonucu da böyle olur.
*  Saftiriligin bu kadarına da pes doğrusu, Türkiye'de hükümete, adalet bakanlığına bağlı bir hukuk, adalet sisteminden; karşıt görüşlerin, aydınların, TSK mensuplarının, komutanların hak hukuk adalet beklemek için insanın aklını yitirmesi gerekiyor. 
*  Türkiye'yi bir kaosa sürükleyerek, belli çıkarları gözetleyen bir planın gerçekleşmesini engelleyecek güçlü kurumları, özellikle TSK yı yıpratma, yok etme ele geçirme - bu toplam planın bir kısmi planıdır. Bu planda kullanılan dinciler le Kürtlerdir. Kürtler ve dincilerde birbirlerini kullanmak istiyorlar, Bu planda Kürtler daha planlı ve disiplinli dış destek enerji dolarları nedeniyle daha aktifler. o kadar iyi organize olmuşlardır ki devlet yönetimini   yönlendirecek, tehdit edecek  güce ulaşmışlardır.
      bir şok konuda uzman olmanıza gerek yoktur, Bakın! Karşı tarafı, kendinizi onların yerine koymakla, (ben onların yerinde olsam ne, nasıl ne zaman gibi sorularla) bazı hallerde öngörebilirsiniz.
 
son söz
 
   Vasıfsız ve diktatoryal devlet yönetimi nedeniyle, Türkiye'de mağdur olanların, Silivri mağdurlarının, TSK mensuplarının Avrupa insan hakları mahkemesine başvurmaları ve seslerini dünya kamuoyuna bir şekilde duyurmaları gerekmektedir.
   Türkiye'nin hayrına TSK silkelenip, mağdur komutanların, askerlerinin  arkasında durmalıdır, haklarına sahip çıkmalıdır.

DrHusso
İzmir,1.12.2013


Er Mektubu Görülmüştür








0 yorum: