Değerli .............. Hocam,
Bana da ulaşan
E-Malinizi, (Er Mektubu Görülmüştür) okudum. Albayın ve onun gibi haksızlığa düşen,
mağdur edilen TSK mensupları için üzüldüm. Türkiye’de demokrasinin suiistimallere acık
aralıklarını, kapılarını kullanarak devlet yönetimi ele geçirenlerin görevi suiistimallerine
ve keyfiyetlerine karşın anlayacakları dilden toplum olarak birliktelik içeresinde
gerekeninin yapılamaması, toplumsal ve kurumsal acizliğe, pısırıklığa olan
üzüntüm çok daha fazladır. (Demokrasi
kültürü, bireysel ve toplumsal kişilikleri gelişmiş ülkelerde, toplumsal birliktelik içeresinde bizzat kendilerinin
inisiyatifleri ile yönetimsel sorunların üstesinden gelindiğinin hatırlatılmasında
yarar vardır. Bizdeki gibi birileri çıksın üstlensin, yapsın demiyorlardır, Allaha da havale
etmiyorlardır hele gökten inecek sihirli değnekli tanrısal güçlü birini, lideri neden bir çobanı ise hiç
beklemiyorlardır!) ……..
…………………
Şeriat yanlısı, dine
dayalı çağdışı devlet yönetimi savunucularının, halkın özellikle dini inançlarını kendi
ticari beşeri menfaatleri için ve sekteye uğramış gelişmemiş egolarının tatmini için kullananların, Türkiye’nin gelecegi için çok büyük bir tehlike
olarak görenlerin, bunların devlet yönetiminden endişe ve kaygı duyanların ve buna karşın önlemler
alınmasını isteyen ve düşünenlerin, özellikler TSK mensuplarının, görevli ve
emekli komutanların, vatanseverlerin, aydınların haklılığı her gecen gün ortaya çıkıyor.
(Daha dün TV-haberlerinde; Türkiye’de yol
kesen PKK teröristleri ve yanlıları bir şehir içinde bir otobüsü yolcuları ile birlikte taşlayıp durduruyorlar. Şoförünü araçtan indirerek hayvan sürüsü şeklinde döverek linç ediyorlar, öldürüyorlar ve günahsız bir çocuğu öldürüyorlar! Bu olaylar olurken
hükümetin destan yazan polisleri uzaktan korkarak olanları, vukuatları seyrediyorlar mış! Masumane Gezi Parkı olaylarında savunmasız gençlere barbarca
saldıran, öldüren, yaralayan tutuklayan ve
gençlerin hayatlarını karartan hükümetin destan
yazan polisleri emniyet güçleri olayı kamuoyuna
duyuramadı, gerekeni yapamadı, neden? …
Böyle demokrasi, böyle devlet yönetimi olacağına,
böyle devlet var olacağına yok olsun çok daha iyidir.
Daha kötüsü! Türkiye; Irak, Suriye,
Lübnan, Afganistan, Libya gibi kaos felaket durumuna düşerse kimse şaşırmasın. Bakın, bizde
önemsenmeyen örtbas edilmeğe çalışılan bu gibi vukuatlar, ölümle sonuçlanan terör olaylar, eğer Batıda, örneğin İngiltere Amerika yada Almanya gibi demokratik
ülkelerde vuku bulsaydı, bütün ülke ayağa kalkar, seçimleri beklemeden hükümeti
uzaklaştırıp sorumlu görevlileri tutuklayıp toplum içinde sıfırlarlardı. Bu
olaylara karışanların gözün yaşına bakmadan doğduklarına bin pişman ederlerdi.... Bizde ise hala olan nedir? - ‘Vatan sizle gurur duyuyor’, Türkiye içinden çıkılmaz, geriye dönülmez bir felakete, bölünmeye parçalanmaya, kaosa sürükleniyor , geri zekâlılar hala 'Türkiye sizle gurur duyuyor' sloganları atıyorlar. İnşallah ben bu tespitlerimde öngörülerimde yanılıyor olmamdır. ……….
…………………..
TSK’ ya en büyük zararı
TSK mensupları, yani kendileri vermiştir. TSK’yı esas olarak TSK mensupların kendileri
yıpratmışlardır, berbat etmişlerdir, halktan gelen güçlerini ve güvenirliliklerini
saygınlıklarını bizzat kendileri zayıflatmışlardır.…
Haklarında düzmece suçlarla
dava açılıp tutuklanan ve ağır müebbet hapis cezasına çarptırılan TSK
mensupları ve TSK düştükleri bu durumdan
bizzat kendileri birinci dereceden sorumludurlar. (Aflarına sığınarak bu cümleyi yazıyorum) ahmaklıkları,
korkaklıkları saflıkları,
öngörüsüzlükleri nedeniyle düştükleri bu durumu fazlasıyla
hak etmişlerdir!
TSK da görev; yürek, beceri, öngörü, bağlılık ister. Batıda görevlerde bulunmak, masa başında ahkam kesilmek marifet değildir, dağda bayırda TSK silah sıkanlara hesap sormaktır, TSK'ya ve mensuplarına sahip çıkmaktır, haklarını korumaktır asıl marifet.
TSK Türkiye'nin emniyetidir ve Türkiye'de birliğin, bütünlüğün, huzurun, barışın, var olmanın gerçek teminatıdır. Türkiye'de TSK ülkenin hayatı çıkarları için özel yetkilere sahip olmalıdır ve gücünü halktan almalıdır. TSK2 yı, Afrika'nın Kabile Devletlerinin, Muz cumhuriyetlerinin yada Latin Amerika'nın diktatörlük devletlerinin silahlı kuvvetleri bir tutmak ahmaklıktır, geri zekâlılıktır, şerliktir. (Devletin sivil kurumları devlet yönetiminin üstesinden gelemiyorsa, yaşanılan cağın gereksinimlerine, gelişmelerine karşılık veremiyorsa, ayak uyduramıyorsa, içte ve dışta ülkenin çıkarlarını koruyamıyorsa, ülkenin askeri güç devreye girer yada dış güçler, terör örgütleri müdahale eder. (Afganistan, Suriye, İrak, Libya, v.d. bugünkü durumuna bakın)
.............................
TSK da görev; yürek, beceri, öngörü, bağlılık ister. Batıda görevlerde bulunmak, masa başında ahkam kesilmek marifet değildir, dağda bayırda TSK silah sıkanlara hesap sormaktır, TSK'ya ve mensuplarına sahip çıkmaktır, haklarını korumaktır asıl marifet.
TSK Türkiye'nin emniyetidir ve Türkiye'de birliğin, bütünlüğün, huzurun, barışın, var olmanın gerçek teminatıdır. Türkiye'de TSK ülkenin hayatı çıkarları için özel yetkilere sahip olmalıdır ve gücünü halktan almalıdır. TSK2 yı, Afrika'nın Kabile Devletlerinin, Muz cumhuriyetlerinin yada Latin Amerika'nın diktatörlük devletlerinin silahlı kuvvetleri bir tutmak ahmaklıktır, geri zekâlılıktır, şerliktir. (Devletin sivil kurumları devlet yönetiminin üstesinden gelemiyorsa, yaşanılan cağın gereksinimlerine, gelişmelerine karşılık veremiyorsa, ayak uyduramıyorsa, içte ve dışta ülkenin çıkarlarını koruyamıyorsa, ülkenin askeri güç devreye girer yada dış güçler, terör örgütleri müdahale eder. (Afganistan, Suriye, İrak, Libya, v.d. bugünkü durumuna bakın)
.............................
Türkiye'nin bu günkü devlet yönetiminin
ciddiyetsizliğine, endişe verici ve acınacak haline bir bakın. Mübarekler,
devleti yönetmekten ziyade, Allah adına, demokrasi ve insan hakları adına,
büyük güçlü Türkiye adına devletin olanaklarını ülkenin zenginliklerini,
varlıklarını sömürmek için birbirleri ile yarış ediyorlar. (aldıkları kararları,
altına imza attıkları yasaları hatırlamak istemiyorlar, başta inkar
ediyorlar. Belgeler ortaya çıkınca kendi özürlü kişilikleri de ortaya bir,
bir çıkıyor. Örneğin; kararları baskı altında attık! kararlara imza attık
ama uygulamadık! Cemaatin her isteğini bugüne dek yerine getirmedik mi! Cemaatin
devlet yönetiminde kaç vekili, kaç bakanı, kaç valisi, kaç kaymakamı, kaç savcısı
ve hâkimi vardır? diye de kamuoyunda birbirlerine soruyorlar! ..... En son ise
belgeleri kamuoyunun bilgisine bir şekilde sunan yayanlara, devlet sırrını açıklamak
…. Nedeniyle dava acıyorlar. Silivri’de hukuk adına yapılan hukuksuzlarda
acılan saçılan belgelerde aynı hassasiyet gösterilmemiştir, tam tersine devlet
tarafından teşvik edilmiştir. İrtica cemaate karşın mücadele almak için karar
alıyorlar, altına imza atıyorlar, daha sonra ise bu irtica ve cemaatlere karşın
endişeleri olanları gelişigüzel cezalandırılıyorlar. Sonrada
Batılılara yaranmak için, Avrupa Birligi için şekilsel, göstermelik demokrasi paketleri açıklıyorlar….
Tam tarjikkomedi çok kötü bir tiyatro oyunu değil mi
sizce? Bu zihniyetler mi devleti yönetecektir, yönetirlerse Türkiye muz
cumhuriyetlerinden de beter hale getirilir, ülke bölünür, kaosa sürüklenir, teröristlerden
medet umularak terörist başı ülke içinde ve yurtdışı kamuoyunda da uluslaştırılır,
mandellalaştırılır!
Silivri'de hukuk adına yapılan hukuksuzlar kadar
tarajedikomik uygulamalar, son günlerde dershanelerle ortaya
çıkan devlet yönetimi ile cemaatler arsında da görülmektedir! Bu gibi
uygulamalar, olaylar devlet yönetimi için bir rezillik, ciddiyetsizlik,
ehliyetsizlik olarak değerlendirilir, demokrattık ülkelerde tabii
ki. Üzücü olan, devletin kurumların, sivil toplum örgütlerinin
v.d. gerekli yasal uyarıları, müdahaleleri yapmaları,
sessiz, korkak kalmalarıdır.
Çalışanları arasında bir dayanışma içerisinde
bulunamayan, çalışanlar arasında saygıya ve hoş görüye özellikle
fırsat eşitlediğine dayanmayan bir tutum izleniyorsa ve çalışanlar arasında
özellikle üst düzey sorumlular arasında birbirlerine karşın husumet, kin nefret
bulunuyorsa o kurumlardan ne ülkeye nede içerisinde çalışanlara hayır gelmez.
Kendisine, Ailesine, Ülkesine,
devletine, vatanına, ulusuna, dinine, kurumlarına, çalışanlarına sahip çıkamayan
vatandaşlar, insanlar, toplumlar, uluslar, kurumlar daha iyisini ve daha güvenli
huzurlu ve daha zengin mutlu bir geleceği hak etmiyorlardır. (Burada aklıma
gelmişken parantez içinde diğer bir
konuya da dikkat çekmek istiyorum! Son zamanlarda din tacirleri, beyni körler: şu
türbeye yatıra, bu mezara, şu duayı okuduğunuzda, kaç kez tekrarladığınızda ticari
kazancınız artar, maddi bereketiniz çoğalır, hastalıklardan korunur, şifa
bulursunuz, işleriniz düzene girer, sınavları kazanırsınız, beladan korunursunuz,
iş bulursunuz, hazırlı evlat sahibi olursunuz, v.b. Vatandaşları, Müslümanları bir
şekilde kullanıyorlar …. İslam Dini bir akıl mantık dinir, Müslümanların sağlıklı
yaşamı ve gelişimi içindir, hurafelerle ilgisi yoktur. İş dualara kalmış
olsaydı, dünyadaki bir çok Müslüman devletlerindeki kardeşlerimiz sefil sefalet
içerisinde yok olmazlardı, Gavurlar tarafından sömürülmez ve güdülmezlerdi. ….)
TSK halkın, ülkenin
ordusu olmaktan çıkmıştır, belli çıkar güçlerin menfaatleri uğruna kullanılan
bir güç haline dönüştürülmüştür. Bu AKP öncesinden de vardı, TSK bu çürüklük AKP nin direnci ile su yüzüne çıkmıştır. TSK; kendine addedilen görevi yerine getirmekten çok uzak kalmıştır, daha da derin bir acizlik içerisine düşürülmüştür.
Beşyüzbin hazır
askeri ve geniş yetkileri ve olanakları
ile kırk seneden beri teröristlere karşın
gereken başarıyı gösterememiştir.
Sadece yetersizliklerine, ehliyetsizliklerine karşın bahaneler, mazeretler uydurmayı
bulmayı ve PKK’ ya teslim olarak TSK yı bitirmeyi becerebilmişlerdir.
Birde cicili
biçili elbiselere bürünüp törenlerde hava atmayı, esas duruşta erlerin suratına yumruk, tokat
atmaktan zevk almayı, eğitim sahalarında kazma sapı ile erlerin kimyasını
berbat etmeyi becerebilmişlerdir, halkın gençlerin nefretini kazanmışlardır ….. (Demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde toplumda güçlüye karşın korkuya dayalı görünürde, göstermelik bir bağlılık, saygınlık söz konusu olmaktadır, güç yitirildiğinde ise nefret ve öç alma ortaya çıkar, çoğu kimse kılını kıpırdatmaz beter olsunlar derler maalesef)
1994 yılında her Türk
genci gibi askere severek ve isteyerek heyecanla coşkuyla gitmiştim. Kısa dönem (8 ay er eğitim) er
olarak bir eğitim tugayında askerliğimi yaptım. Oradaki yaşadıklarım ve
gözlemlerim ile TSK dan hayal kırıklığı ile ayrıldım. (Bugün dahi askerlik görevine yaşanılan olumsuzluklar rağmen severek giderim. Hayır abartmıyorum! Askerlik her Türk genci için kutsal bir görevdir, orada ülkesini korumak silah eğitimini alması gerekliliğini ve Askerlik insan yaşamı için bir zenginlik olduğunu savunuyorum. Terhis olduktan sonra TSK
reformlara gidilmesini yazılarımla ilgililere duyurmağa gayret etmiştim. Bu acıdan baktığımda ise, TSK daki bu günkü
olumsuz endişe verici gelişmeleri beklenilen olarak değerlendiriyorum. …….
…………………
Kısaca;
·
TSK ve bazı mensupları, komutanlar düştükleri bu mağduriyeti hak etmişlerdir. TSK' yakendileri sahip çıkamamışlardır. Halkın TSK olan saygı sevgi ve güveni kendileri
zayıflatmışlardır
· Türkiye’ de yönetimsel olumsuzluklar, görevi suiistimaller, otoritesizlik ve ülkenin içte ve dışta çıkarlarının savunulmasından görülen aciziyet karşısında bireylerin, toplumun tepkisizliği bence Türkiye’nin en büyük sorunu olarak görülmelidir ve çözümler düşünülmelidir.
· Türkiye’deki haksızlık ve hukuksuzluklar nedeniyle insanı mağduriyetler ve görevi suiistimaller karşısında ve ülkedeki bölünme, vatanın parçalanma sürecinde ve vatan haini teröristlere yenilen devlet yönetimine karşın o aslan kesilen atıp tutan mangal yürekliler, siyasetçiler, özellikle muhalefet, yazar çizerler, akiller, üniformalılar, o havalı komutanlar, demokratlar, insan hakları savunucuları, Müslümanlar, dindarlar, Allah'ı her nefeste zikreden cemaat mensupları, devletin kurumları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, patronlar ve diğerleri neredeler? Varlıkları yaptırımları nerede, neden sesleri çıkmıyordur.
* Koskoca in bir dönemin Genel Kurmay Başkanı, zamanında TSK ya ve düzmece suçlarla tutuklanan subaylara, albaylara, generallere, rektörlere, gazetecilere, vatandaşlara sahip çıkmaktan, gerekeni yapmaktan, sesini duyurmaktan korkmuş, aciz kalmıştır. Genel Kurmay Başkanı en azından silah arkadaşlarının adil yargılanmaları için gerekeni yapabilirdi. TSK nın yıpratılmasına TSK' ya saldırılmasına izin vermeyebilirdi. O güç ondaydı fakat o hakimiyeti kullanmaktan açız kaldı. Daha sonra kendisi emekli olduktan sonra tutuklanıp müebbet hapse atılınca veryansın ediyor. Daha önünü ve başına gelecekleri göremeyen den genel kurmay başkanı olamaz, olursa sonucu da böyle olur.
* Saftiriligin bu kadarına da pes doğrusu, Türkiye'de hükümete, adalet bakanlığına bağlı bir hukuk, adalet sisteminden; karşıt görüşlerin, aydınların, TSK mensuplarının, komutanların hak hukuk adalet beklemek için insanın aklını yitirmesi gerekiyor.
* Türkiye'yi bir kaosa sürükleyerek, belli çıkarları gözetleyen bir planın gerçekleşmesini engelleyecek güçlü kurumları, özellikle TSK yı yıpratma, yok etme ele geçirme - bu toplam planın bir kısmi planıdır. Bu planda kullanılan dinciler le Kürtlerdir. Kürtler ve dincilerde birbirlerini kullanmak istiyorlar, Bu planda Kürtler daha planlı ve disiplinli dış destek enerji dolarları nedeniyle daha aktifler. o kadar iyi organize olmuşlardır ki devlet yönetimini yönlendirecek, tehdit edecek güce ulaşmışlardır.
bir şok konuda uzman olmanıza gerek yoktur, Bakın! Karşı tarafı, kendinizi onların yerine koymakla, (ben onların yerinde olsam ne, nasıl ne zaman gibi sorularla) bazı hallerde öngörebilirsiniz.
son söz
Vasıfsız ve diktatoryal devlet yönetimi nedeniyle, Türkiye'de mağdur olanların, Silivri mağdurlarının, TSK mensuplarının Avrupa insan hakları mahkemesine başvurmaları ve seslerini dünya kamuoyuna bir şekilde duyurmaları gerekmektedir.
Türkiye'nin hayrına TSK silkelenip, mağdur komutanların, askerlerinin arkasında durmalıdır, haklarına sahip çıkmalıdır.
DrHusso
İzmir,1.12.2013Er Mektubu Görülmüştür

0 yorum: