SOMA MADEN KÖMÜRÜ OCAGINDA İŞCİ KATLİAMI, VATANDAŞ PROTESTOSUNA KARŞILIK, POLİS ŞİDDETİ!

17 Mayıs 2014 Cumartesi yazildi.


Hak, Hukuk, adalet olmadığı ülkelerde, şiddete karşın şiddet kaçınılmazdır, olamazsa olmazdır.  Hükümet yanlısı despot polisiye güçlerinin ve paralı yandaş magandalarının vatandaşa karşın uyguladığı hakarete, şiddete, teröre karşılık tek bir çare vardır, bir araya gelerek, çoğalarak, birleşerek güçlenerek anladıkları dilde, şiddete karşılık şiddete başvurarak karşılık vermek olmalıdır.
.......
21. Yüzyıl Türkiye’sinde mevcut hükümetin şiddete, ölümlere, ayaklanmalara, bölünmeye varan vukuatlarını seyretmek üzücüdür. Buna karşın bir şeyler yapamamak, hadlerini bildirmekten aciz kalmak, uyguladıkları şiddete karşın şiddetle karşılık verememek benim için çok daha üzücüdür, kahredicidir, İnsanlığımdan, Türklüğümden, Müslümanlığımdan utanır hale geliyor insan. (Hayır, bunun duygusallıkla saftirikle hiçbir alakası yoktur. Allah’ın bizlere lütfettiği sayısız nimetlerden birlikte daha yararlanma yerine birbirimizin kuyusunu kazıyor,  cennet vatanda yaşanılmaz halle geliyoruz)
...........

Hükümetin olumsuz vukuatlarını,  demokrattık haklarını kullanarak sokaklara dökülerek protesto eden vatandaşları provokatör ,  hain, örgüt üyesi, derin devlet uzantısı olarak hedef göstermek, onlara şiddet uygulatmak, tutuklatmak, hapse tıkamak hükümet için akıl karı değildir. Hükümetin ülkede ve dünya kamuoyunda her geçen gün saygınlığı azalmaktadır. 
.............

Gelişmesini henüz tamamlayamamış ülkelere bakın, sözde demokratik seçimle halkın çoğunluğu ile gelen başkanlar,   tekrar, tekrar diktatörleşip despotlaşıyorlar ve ancak kanlı darbelerle, ayaklanmalarla kene gibi yapıştıkları koltuklarından, makamlarından uzaklaştırılıyorlar.  Türkiye de birkaç kez yaşanmıştır, her defasında  TSK dan müdahale istenmiştir, her defasında da müdahaleden sonra siyasilerin sebep olduğu tüm olumsuzluklar TSK’ ya yüklenmiştir.
.................
Bir ülkede, genelde gelişmesini henüz tamamlayamamış ülkelerde adaletin olmadığı, mevcut yasa ve yönetmeliklerin keyfi uygulandığı ve veya kendi çıkarları doğrultusunda (vukuatlarını, yolsuzluklarını, hırsızlıklarını, görevi suiistimallerini, ihmalkarlıklarını bilgisizliklerini, hatalarını...)   kaldırılıyor, yeni baştan düzenlenip uygulanıyorsa, o ülkede şiddet ve kaos ve iflaslar ve bölüme, ayaklanma kaçınılmadır. ...
Bu siyasi olumsuzlukların çarelerinden biri istifa etmektir, yerini başkasına devretmektir.
.....................
Aslında devlet yönetiminde hükümetler, başkanlar  aynı şekilde partilerde aktif göreve gelenler en fazla iki dönem için yer almalıdırlar. siyaset bir bayrak yarışı gibi görülmelidir. Ve bu görevlere bu kısa insan ömründe daha fazla kişinin talip olma fırsatı yaratılmalıdır. Ben olmazsam ve veya biz olmazsak bu devlet , bu parti, kurum, bu şirket batar paranoyası yalan dolanı terkedilmelidir. (el elden üstündür derler!) Ve Seçilen siyasiler, hükümet ve  başkanları devleti mevcut yasa ve yönetmelikler çerçevesinde ülkenin çıkarlarını içte ve dışta en iyi şekilde korumak, savunmak geliştirmek için caba sarf etmelidirler. Demokratik oy çoğunluğu ile iktidar olan hükümete devletin temel yasalarını değiştirme kaldırma hakkı hatta halk oylaması yada iç dış tehditlerle, baskılarla bu hak kesinlikle verilmemelidir.
.............................
Türkiye' de hükümeti ve TBMM sini dolayısı ile devletin yönetimini  denetleyen bir kurucu meclisin yada senatonun bulunması bir zarurettir. bu mecliste seçilimler kadar, eski hükümet başkanları, cumhur başkanları, genel kurmay başkanları, Üniversite temsilcileri, işveren temsilcileri, bürokratlar, işçi çalışanların temsilcileri, yer almalıdır Devlet bütçesine ağır yük getirmemesi içinde sayıları sınırlı tutulmalıdır, örneğin 150-200 kişiyi geçmemelidir. Sanato devletin hantallığını değil tam aksine daha seri doğru kararlar almasında yararlı olacaktır, eğer  ilgili yasa ve yönetmelikler acık ve seçik belirtilirse.
........................
Başbakanın ülkemizde saygınlığı, güvenirliliği azaldığı gibi dünya kamuoyunda da saygınlığı kalmadığı görüşündeyim. Aşırı protestolar karşısında sinirlerine hakim olamayıp vatandaşlara, bizzat kendisi, fiziki müdahale etmesi ve  bir vatandaşa ..... dölü söylemesi ülkede olduğu kadar dünya kamuoyunda hoş karşılanmayacak bir davranıştır.  (Başbakanın ülkesi vatandaşları için kendi dünya görüşüne göre en iyisini yapma gayretinde olduğundan benimde şüphem yoktur. Buna rağmen yuhalanması ve muhalefet tarafından baş çalan, hırsız diye ülke ve dünya kamuoyunda tanıtılması, kuralsız karşın siyaset mücadelesi her insanın kimyasını bozar. Başbakanın; yakın siyasi ve iş çevresini en azından danışmanlarını tekrar değerlendirmesi gerektiği görüşündeyim. Aşırı dinciler ve yalaklar, çıkarcılar  başbakanı yanlış bilgilendiriliyor ve yönlendiriliyor diye düşünüyorum. )
....................

Halkın  çoğunluk oyları ile seçilen bir Türkiye Başbakanına, küfür edilerek, bela okunarak hakaret edilmesini, aşağılanmasını doğru bulmuyorum. Başbakanın olanlardan dolayı kamuoyunda bir şekilde özür dilemesi, ülkemiz için yararlı olur en azından ülkedeki gerginliği azaltır diye düşünüyorum. Dünya kamuoyunda hoş karşılanır, puan toplar. Bence İstifa etmesi şu an bu günkü aciz muhalefetin durumu ile başka sorunları beraberinde getirir. Önümüzde cumhurbaşkanlığı ve genel secimler var!

 ............

 
 
 


 

 

0 yorum: