CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE ÇATI ADAYI PROF. DR. EKMELEDDİN İHSANOĞLU

16 Temmuz 2014 Çarşamba yazildi.


Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Prof. Ekmel Beyin  AKP adayı, BaşbakanTayyip Erdoğan karşısında kazanması zor.   Fakat üstesinden gelinemeyecek kadar da zor değildir, yani kazanma şansı bulunmaktadır!

Çatı adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu' nun işi neden çok zor?

ü  Çünkü karşısında halk tarafından tanınan ve devletin olanaklarını kullanan bir başbakan adayı bulunmaktadır.

ü  TRT dâhil medya yayınlarının neredeyse beşte üçünde Başbakan Tayyip Erdoğan lehinde gece gündüz etkili bir şekilde propaganda sürdürüyorlar.  

ü  Hükümetin yanında devletin büyük olanaklarından ve güçlü kaynaklarından yararlanan, nemalanan iş adamları, bürokratlardan ve memurlardan oluşan bir sınıfın mevcut düzenin sürmesi için tüm olanaklarını Başbakan  lehine seferber ettiği gözlenmektedir. 

ü  Başbakan Tayyip Erdoğan lehine çalışan diyanet ve diyanetin imamlar ordusu çıkarları gereği dine dayalı mevcut düzenin daha da güçlenmesini, bu suretle ileride iktidara ortak olmaları hedeflenmektedirler.

ü  Çatı adayının toplumda  tanınması ve tanıtılması süresi çok kısıtlıdır. (Çatı adayı çok önceden ortaya çıkmalıydı. Bu da muhalefet yönetimin sistemsiz, plansız düzensiz çalıştığını göstermektedir )

ü  Çatı adayını belirleyen partilerden,  Prof. Ekmel Beyin CHP ve MHP den tam olarak desteklenmediği bilinmektedir, çatı adayına karşın olanlar bulunmaktadır. (CHP ve MHP seçmenleri, partizanları yarını düşünüp mevcut adaylar içerisinde Cumhurbaşkanlığı makamına en uygununu seçmeleri hepimizin yararınadır. )

ü  Başbakanın Güneydoğu Anadolu için PKK ya verdiği, daha da  vereceği ödünler sonucu özellikle olası ikinci turda Kürtlerin oylarını alma olasılığı da bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığını adayını ikinci turda Kürtlerin belirlemesi beklenilmektedir!

 ........

CUMHURBAŞKANLIĞI SECİMİ FIRSAT EŞİTLİĞİ GÖZETİLMEDEN, ANTİDEMOKRATİK VE ADİL OLMAYAN BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLMEKTEDİR. Vatanın, milletin, devletin çıkarlarından çok şahsi çıkarlar, ihtiraslar ön plana çıkmaktadır. 

DİĞER BİR OLUMSUZLUK İSE, CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM TARİHİNİN TAM YAZ TATİL SEZONUNUN ORTASINDA BELİRLENMESİDİR.  Bu durum daha çok muhalefetin özellikle CHP yönetiminin beceriksizliğini ve öngörüsüzlüğünü ortaya koyuyor.....

Tum bu olumsuzluklara karşın çatı adayının kazanma şansı bulunmaktadır. Halk prof. Ekmel beyi tanıdıkça, öğrendikçe oylarında artış teyit edilmektedir.

………………………

 

Sayın ………………………,

 

programlarınızı ve yazılarınızı memnuniyetle izliyor, okuyorum. Tamamı olmasa da bir çok konuda ki görüşlerinize katılıyorum. Bu günkü cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yazınızda olduğu gibi.

Ailece dört gözle yaz tatilini bekleyen seçmenlerin, siyasiler tarafından zor durumda bırakılmasına, mağdur edilmesine isyan ediyorum.  Ve bugünkü köşe yazınızda dile getirilen gerçekler bilinmesine rağmen; neden muhalefet, başta CHP ve Sizler gibi kamuoyunda etkili insanların  yaz tatil sezonunu yerine başka bir seçim tarihinin belirlenmesi için gereken yapılmamıştır, uyarılarda bulunulmamıştır.  Vatandaşları düşünen yok, çoğunluk kendi çıkarları peşinde koşmaktadır, bu örnekte görüldüğü gibi. 

CHP başkanı sayın Kılıçdaroglu' nun TIPIŞ, TIPIŞ SANDIĞA GİDECEKSİN.. (talihsiz sözü, emir kipli hitabı) deyip masaya vurması ahmaklığın diğer bir göstergesidir. (Kaba, yakışıksız;  fakat söylemekten, yazmaktan da çekinmiyorum).   Ekmeleddin Bey; oylarını artırırken, Kılıçdaroglunun bu gibi talihsiz sözleri de oylarını azaltıyor!

 (Ekmeleddin Beyin;

ü  İktidarın sebep olduğu olumsuzlukları, vukuatları, yolsuzlukları daha fazla ve sesli bir üslupla öne çıkarması ve cumhurbaşkanlığı ile ilişkilendirmesi gerekiyor.

ü  ÖZELLİKLE  TAYYİP ERDOĞAN BAŞKANLIĞINDAKİ HÜKÜMETİN EKONOMİK BAŞARISIZLIĞINI SAYILARLA DİLE GETİRMELİDİR.

ü  TAYYİP ERDOGAN BAŞKANLIGINDA  DEVAM EDECEK DEVLET YÖNETİMİ İLE TÜRKİYE’ Yİ BEKLEYEN PARÇALANMA KAOS NORMAL VATANDAŞLARA ANLATILMALIDIR.  Maalesef bir çoğumuz, Türkiye’yi yakın gelecekte bekleyen felaketlerden haberdar değiller, yada haberdar olmak istemiyorlar! (İnşallah ben yanılıyor olmamdır ve felaket tellallığı yapmam olmamdır.)

ü  Din kullanılarak toplumun nasıl kullanıldığını açıklamalıdır,

ü  Hukuk ihlallerini dile getirmelidir. Buna neden olanların hesap vermek zorunda olacağını da vurgulamalıdır.  

ü  CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMININ VE SEÇİMİN ÖNEMİNİ HALKA ANLATILMALIDIR. (kötü yönetimin; insanları işinden, ekmeğinden, sağlığından, yurdundan ettiğini, can mal güvenliğini yok ettiğini, yaşamlarını zorlaştırdığını, geleceklerini kararttırdığını vatandaşlara açıklanmalıdır. İyi bir devlet yönetiminde etkili, tarafsız, icraatın kuklası olmayan bir cumhurbaşkanlığı makamının olmazsa olmaz olduğu halkın anlayacağı bir dille anlatılmalıdır.) İyi kaliteli bir yönetim için, bu yönetime ehil, dürüst, bilgili, kendisi ile çevresi ile barışık, kişilikli kaliteli insan seçimi ile sağlandığı bildirilmelidir.   Bu kural  devlet yönetimlerinde olduğu gibi şirketlerin ve kurumların yönetiminlerinde içinde geçerlidir.)

ü  VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİLMESİ HALİNDE BU GİBİ YÖNETİMSEL OLUMSUZLUKLARA KARŞIN NELER YAPACAĞI HALKA AÇIK SEÇİK DUYURMASI GEREKİYOR.

ü  Ekmeleddin beyin bu kısa sürede AKP seçmenlerinden İslam dini adına yapılan suiistimalleri de öne çıkararak oy kazanmağa çalışmalıdır.

Yani AKP den de oy toplamağa onlara da güven vererek desteklerini kazanmalıdır. Aslına bakılırsa Ekmeleddin Beyin Cumhurbaşkanlığı altında Tayyip Erdoğan’ın genel seçimlere kadar başbakan kalması hem başbakanın hem de AKP nin yararınadır, bu suretle Tayyip Erdoğan’dan sonra AKP’nin DYP ve  ANAP benzer bir  dağılma olasılığı ortadan kalkabilir. Başbakana ve AKP’ ye en büyük zararı bence yakın danışmanları vermektedirler. Bu gün de geç vakitte bir kanalda Başbakanın jöleli danışmanı izleyince, bu görüşümde haklı olduğuma kendi kendime karar verdim. Jölelinin daha sağlıklı fikir yürütmesi ve gerçekçi  düşünmesi için bir süre dinlenmesinde, tatile çıkmasında siyasetten bir süre uzak durması hatta doktora gitmesinde yarar vardır diye düşünüyorum! Eğer yazılanları ciddiye almıyorsa, programlarını kendini TV ekranlarında tekrar görsün.  

ü  TÜRKİYE'DE YÖNETİMSEL MÜZMİN HASTALIKLARDAN BİRİ (YANİ YÖNETİMSEL HATALARINDAN BİRİ); YÖNETİCİLERİN ÇEVRESİNİ KUŞATAN YALAKLARIN DALKAVUKLARIN ÇIKARCILARIN, ÖRGÜTLERİN, CEMAATLERİN ETKİLERİ ALTINDA KALIP GAZA GELMELERİDİR, YANLIŞ KARARLAR VERMELERİDİR.

AKP başlangıçtaki misyonundan ve vizyonundan epey saptırılmıştır. Boyu posu duruşu ile gurur duyduğumuz, umutlandığımız Başbakanımız Tayyip Bey, nefret edilir hale dönüştürülmüştür!  Tabi bunlar kendi gözlem ve düşüncelerim, değerlendirmelerim...

-           

KISACA;

 EKMELEDDİN BEYİN İŞİ ZOR, FAKAT ÜSTESİNDEN GELİNEMEYECEK KADAR DA ZOR DEĞİLdir. Kazanma şansı bulunmaktadır.

 Kılıçdaroglu' nun cumhurbaşkanlığı seçimine kadar susması ile, Ekmeleddin beye en büyük desteği sağlayabilir. 

 TÜRKİYE' DE İKTİDAR KADAR MUHALEFET SORUNU DA BULUNMAKTADIR.

 Türkiye de bütün olumsuzlukları, aksaklıkları, suiistimalleri iktidara, AKP ye, tek bir kişiye Sayın Tayyip Erdoğan'a, ve veya iç, diş şer güçlere (İsraile, Amerikaya) yıkmak, mal etmek te doğru değildir, sadece kendimizi aldatmış oluruz.

Örneğin, Cumhurbaşkanı Gül' ün sessiz kalması, uyarmaması, icraatın korkak noteri gibi davranması da Başbakana yarardan çok zararı olmuştur. Devlet kurumlarının da yönetimin kamuoyuna sızan olumsuzluklarında sessiz kalmaları başbakanın aleyhine sonuçlanmıştır.

 Görüşlerimi sizle paylaşmak istedim. Olası verdiğim rahatsızlıktan dolayı hoş görünüze sığınıyorum.

 

Saygılar

DrHusso

İzmir,15.07.2104

 

·         Türkiye’de yaşayan bir Türk Vatandaşı olarak, Türkiye’de olup bitenler her vatandaş gibi beni de etkilemektedir, beni de bağlamaktadır. Bizlerinde iyi bir geleceği, Türkiye’nin huzur, güven refah dolu zengin bir geleceğine bağladır. Farklı siyasi, dünya görüşlerinde olmamız normaldir, bu bir zenginliktir. Fakat bizleri birleştiren daha güçlü, zengin, mutlu ve barışık bir Türkiye olmalıdır.

·         Türkiye; bölgesinde zengin büyük bir gelişme potansiyeline sahip ender dünya ülkelerinden biridir. Bu gerçeği birçoğumuz bilmemize rağmen, bu zenginliği harekete geçiremiyoruz. Bu bir yana Türkiye’yi batırmak, parçalamak için birbirimizle yarışıyoruz. Örnek mi? 21. Yüzyılda şeriat düzenine olan özen, istek ve icraatlar…… Bu amaçlarla çocukların okullarda eğitilmeleri gösterilebilir.

·         Gavurun memleketlerinde dinin devlet yönetimlerine olan etkileri baskıları yüzyıllar önce kanlı ayaklanmalarla isyanlarla kaldırılmıştır, Gavurun memleketleri bilime teknolojiye ağırlık vererek refah düzeylerini geliştirmişlerdir, Zor yaşam şartlarında bilim ve teknoloji ve ticarete ağırlık vererek ayakta kalma mücadelesi veriyorlar.

·         Gavurun memleketlerinde çocuklara, gençlere mühendislik bilimleri özendirilmeğe planlı programlı bir şekilde çalışılıyor.

·         Bizlerde ise çocuklar, gençler hatta vatandaşlar dini hurafelerle, dini uydurulmuş masallarla beyinleri körleştiriliyor, Araplaştırılıyorlar.

·         21. YÜZYILDA İSLAM DİNİNDE, MÜSLÜMAN ÂLEMİNDE CİHAT;  BİLİM VE TEKNOLOJİDE OLMALIDIR.

·         Müslümanlıkta cihat; insanları katletmek değildir.

·         Radyo ve televizyonların neredeyse tamamı dini hurafelere masallara dayalı sözde Allah adına programlar yayınlıyorlar. Türkiye de dini hurafelere ayrılan yayınların çok azı bilim teknolojiye, çağdaş eğitime, gerçek dini eğitimine verilse inanın daha fazla sevap kazanacaklardır.

Devletin ehilsiz kişilerce kötü yönetilmesi, bizleri her yönüyle kötü etkilemektedir. Örneğin, Üniversitelerdeki eğitimi de olumsuz etkilemektedir,  Kalitesiz, aksak akademisyenlerin yetişmesine de neden olmaktadır. Bu nedenle de yükseköğretim kurumları Türkiye de olup bitenlerle ilgilenmelidir, hiçbir partinin, siyasi çıkar görüşün, örgütün maşası olmadan sesini duyurmalıdır, ülkeye devlete sahip çıkma beceresini ve cesaretini göstermelidir.

Öğretim üyeleri kendilerini bilime vermeleridir, eğitime, öğretime, araştırmalara odaklanmalıdırlar siyastten uzak bulunmalıdırlar gibi görüşlere katılmıyorum. Ekonomik ve siyasi özgürlüğün olmadığı, huzur  ve güvenliğin ve bulunmadığı ve fırsat eşitliğin gözetilmediği ve kaliteli öğretim ve eğitimin ve ARGE’nin alt yapıların sağlanmadığı ülkelerde kaliteli eğitim öğretimden ve bilim teknolojiden bahsetmek saçmalık olur.  

………..

 

0 yorum: