15 Temmuz
2016 Darbe Girişimini korkusuz önyargısız sakin bir şekilde değerlendirilmesi
gerekiyor. Nerede Anormallik?
1.
Kamuoyuna yansıyan haberlerden TSK’nın ve
Genel Kurmayın FETO’larla Cemaat Dincileri ile işgal edildiği ve darbe
hazırlığında oldukları ilk fırsatta darbe girişimde bulunacakları belge ve
militanlarının isimleri ile Genel Kurmaya Bildirilmiş, ayni şeklide devletin
ilgili kurumlarına makamlarına bu bilgiler gönderilmiş, Televizyon tartışma
programlarında aynı iddialar yapılmıştır.
Hiç kimse, hiçbir kurum,
hiçbir makam bu iddiaları, uyarıları ciddiye almıyor, doğruluğunu araştırmıyor.
Olası darbe girişimini önlemek için gereken tedbirleri almıyor….
Aslında bu vurdumduymazlıktır,
sorumsuzluktur, görevi suiistimaldir, büyük bir suçtur. İlgililerin hesap vermeleri
gerekiyor. İstifa etmeleri beklenilmeden, görevlerinden alınmaları gerekiyor. Devlet,
vatandaşların vergileri ve ülkenin kaynaklarından onlara yani devlet
memurlarına, siyasilere, bürokratlara maaş vererek bu gibi işler için görevlendiriyor.
Bu uygulama mı normal; olanları uygulayan seyredip seslerini
çıkarmayanlar mı normal ve Vatan Haini; bunları hatırlatan ben miyim anormal?
Ben miyim Vatan Haini?
Görevlerini layiki ile
yapmayıp umursamazlık içerisinde ülkeye darbe girişimi gibi büyük hasarlara,
kaosa yüzlerce vatandaşın insanın
ölümüne, binlerce insanın yaralanmasına ve yüzbinlerce insanın tutuklanıp
işlerinden aşlarından olmasına katkı olanak sağlıyorlar. Benin bilgim dışından
bizlerin haberleri yoktu, bizler bilgilendirilmedik, haber verilmedi, bizler
aldatıldık, benim bizlerin olanlarla ilgim yoktu gibi sözler saçmadır hatta
ethik (mesleki ahlak) dışıdır! Yüzbinlerce vatandaşımızın işlerinden görevlerinden uzaklaştırılmadan evvel suca olanak hazırlayan, destek veren siyasiler bürokratlar, kurumlar, partilerde hesap vermelidirler, yasal işlemler onlar içinde uygulanmalıdır ve hak ettikleri cezalar onlarda verilmelidir. Aslında siyasilerin yanılma, kandırılma lüksleri yoktur. Fakat vatandaşların vardır hatta mecburiyetten suca bulaşmışlarsa indirimli ceza bir seferlik olmak üzere affedilmeleri gerek insani, gerekse de ülkenin huzur, güvenliği ve devlete bağlılığın artırılması acısından gereklidir. Benimde, bizlerinde hepimiz vatandaş olarak Türkiye’de
ceyran eden olumsuzluklarda dolaylı olarak payımız vardır.
2. WİLLY BRANDT, internasyonal sosyalistler topluluğun kurucularından, başkanlarından ve aynı zamanda geçmişte bir dönem Almanya Hükümet Başkanıyken, danışmanlarından biri bilgisi dışında casusluk olayına karışıyor. Willy Brandt benim haberim yoktu, benim bilgim dışında gibi bahanelere sığınmayı tenezzül etmeden ve hiç beklemeden tereddüt etmeden benim suçum sorumluluğum diyerek kamuoyunda halkından özür diliyor ve istifasını bildiriyor. Bizdekiler ise malumunuzdur !!!!
Devleti ülkeye telafisi
çok zor, hatta imkânsız gelecek nesilleri illallah dedirtecek hasarlara neden
olan Türkiye’deki Devlet Yöneticileri, siyasiler, parti başkanları ve
yöneticileri, makam sahipleri bırakın istifa etmeyi, sebep oldukları her
musibet sonrası halk kahramanları olarak alkışlanıyorlar, efsaneleşiyorlar.
İnanın hala bu oluşumu anlamış değilim; çoğunluğun cahilliğidir, kolay yolla
ulaşabilecekleri beklentileridir, sürü güdülmesidir demekte zorlanıyorum.
(Geçmiştekilere nazaran günümüzde vatandaşlar daha okur yazar ve bilgilidir, doğru alternatif bilgilere ulaşma
imkanları çok daha fazladır.
Çoğunluk vatandaşlar, halk
ise bunların yönetim hataları ve ihtirasları altında sürekli eziliyorlar, mağdur
oluyorlar ve hak etmedikleri yoksul ve yokluk içinde yaşamağa mahkûm
ediliyorlar…
Bu uygulama mı normal; olanları uygulayan seyredip seslerini
çıkarmayanlar mı normal ve Vatan Haini; bunları hatırlatan ben miyim anormal?
Ben miyim Vatan Haini?
3.
Darbe girişimi sonrası yüzbinlerce
vatandaşımız, devletin kurumlarından FETO’cu, Cemaatçi Dinci Militan, Vatan
Haini, Örgüt Üyesi, Örgüt Yandaşı suçları ile tutuklanıp görevlerinden,
işlerinden oluyorlar. Bu insanların bakmakla yükümlü oldukları aileleri, günahsız
çocukları, belki de yardıma muhtaç ana babaları kardeşleri vardır. İnsan kendi
kendine sormaz mı; Devleti yönetenler bunca yıl neredeydiler? Neden gereken
önlemleri almamışlardır ve gerekli uyarıları yapmamışlardır? Yüzbinlerce
insanın devlet kurumlarına sızmalarına ve kilit görevlere gelmelerini neden
önleyememişlerdir.
Aslında önlenmesi gayet
basit, ülkeye fırsat eşitliğini ve
şeffaflığı pekleştirin yeter artar da. Bu iki uygulama lütfen küçümsenmesin!
Bakın siz istediğiniz kadar eğitimi öne çıkarın, daha fazla mükemmel insan artı
dindar nesil yetiştirin fakat fırsat eşitliği gözetilmiyorsa tüm bu gayretler
boşunadır!! Ehli insanın önüne geri zekalının birini getirseniz tüm sihiri
kerameti yok edersiniz. İnanın bu
önlemler Türkiye’yi kısa sürede şahlandırır, gelişir, zenginleşir.
Birbirimizi aldatmaya nede
tehdit etmeye gerek yok; siyasiler, partiler, devlet kurumları ve makam sahipleri
hatta işverenler, sivil örgütler, Bırakın fetocuları devlet kurumlarına
sızmalarını önlemeyi, Devlet kurumlarını işgal etmelerini kendi çıkarları
gereği her türlü desteği vermişlerdir. Fetonun dinci cemaatin kontrol edilemez boyutlarda yükselişine,
güçlenmesine de katkı sağlamışlardır. Tüm suçu AKP ye, Başkana yüklemek
insafsızlık olur, süreç AKP den çok önce başlamıştı, Evren askeri darbesi ile filizlenip
başlamış, Özal, Ecevit Demirel zamanında da gelişmesinde süreklilik
kazanmıştır. Feto’lar AKP döneminde hızlı bir şekilde devletin önemli
kurumlarını ve makamlarını ele geçirmişlerdir, Ergenekon, Balyos ve benzeri
devlet hükümet destekli adi davalar aslında devleti ele geçirmenin bir parçası
olduğu bugün su yüzüne çıkmıştır. Devlet büyüklerinin bizler aldatıldık zırhına
bürünmeleri ethik değildir. İlgililerin istifa etmeleri ve yargı önünde görevi
ihmal v darbecilere yataklık yardım etme suçlarından yargılanmalıdırlar. Bu
dünyada bunun hesabını vermeseler bile öbür dünyada bunun hesabını şehit ve
gazilerin ve de mağdurların canlarının kanlarının mağdur edilmelerinin sebep
oldukları ağır günahkarlıklarının hesabını ödeyeceklerdir.
Mecburiyetten katılan yada
kandırılan gariban vatandaşları cezalandırıyorsun, fakat gerekeni yapmaktan
aciz kalanları ve onlara destek verenleri başta devlet yöneticilerine, siyasilere,
makam sahiplerine dokunmuyorsun, bu da adalet değildir, olsa olsa köradalet artı
şeytani adalet olur.
Bu uygulama mı normal; olanları uygulayan seyredip seslerini
çıkarmayanlar mı normal ve Vatan Haini; bunları hatırlatan ben miyim anormal?
Ben miyim Vatan Haini?
4.
Yüksek Öğretim
Kurumlarımız, Üniversitelerimiz, anlı şanlı öğretim üyelerimiz ülkede kendi
kurumlarında hatta bölümlerinde olup bitenlerle ilgilenmek istememişler, uzak
kalmışlar. Üniversitelere de FETO’lar,
Cemaat Dinciler başkalarının hakkını gasp ederek sızarlarken, alınan kararlar da etkili olmağa başladıklarında
ve kendilerinden olmayanları kendi üniversitelerine, fakültelerine bölümlerine
sokmamaya kalkıştıklarında da çoğunluk akademisyenler seyirci kalmışlardır,
esen rüzgara göre tavır almışlardır. Fetocular kendi yandaşlarını ve
sempatizanlarını kısa sürede akademik unvanlarla, idari görevlerle
ödüllendirmişler. Bakın Almanya’da iken bizlere konsolosluklarda Türkiye’ye
dönün, öğretim üyesi açığı var, ülkenin
sizlere ihtiyacı var deniliyordu, bir takım vaatlerde bulunuluyordu. Bu
uygulama yurtdışında halen farklı şekillerde devam ediyor. Türkiye geldiğinizde ortada kalıyorsunuz
kapıların sizlere kapalı tutulduğunu hatta bunlar yurtdışından geliyor
burunları sürtülsün, sorun yaratırlar diye geldiğinize bin pişman ediyorlar.
Hem öğretim üyesi açığı var deniliyordu, yazılıyordu. Diğer taraftan üniversitelere
müracaat ediyorsunuz cevap bile almıyorsunuz. Dün öyleydi bugünde aynen devam
ediyor; ahbap-çavuş, cemaati tarikat ilişkileri, maalesef. İlişkileriniz iyisi
ise üniversitelerde de önünüz acıktır, kaybınız olmaz. Feto ile veya başkaları
ile benim ilişkilerim, üyeliklerim olmuş olsaydı, doçentlik sınavımda yaşatılan
bunca maddi ve manevi mağduriyeti yaşamazdım. Üniversitemde doçentlik kadrosuna
hemen atanırdım, 5 senelik bekleme süremi doldurmama ve gerekli şartları yerine
getirmeme rağmen profesörlük kadrosuna atanmamda belirsizlik yaşamazdım.
Üniversitelerdeki Allahsızlığa bakın, benim öğrencim başka bir üniversitede
dekan oluyor, ben ise hala Prof. Kadromu Ege Üniversitesinde bekliyorum.
Sonrada hazretler sağda solda bilimden hak hukuktan, dinden bol keseden, her
konuda ahkam kesiliyorlar, havalarından, resim ve adlarından haberlerinden
geçilmiyor. Şimdilerde ise anlı şanlı bizim çoğunluk öğretim üyelerimiz; acaba
bende örgüt yandaşlığı nedeniyle ya da AKP karşıtı tutumumla, söylemlerimle
tutuklanır mıyım diye korku ve endişe içeresindeler. …
Tüm Üniversitelerimizin
kara giriş web sayfalarında darbe girişimini lanetliyorlar. Güzelde, testi kırılmadan gerekli uyarıyı
üniversitelerimiz ülkemize yapabilme şansını yakalasaydı daha iyi olmaz mıydı?
DEMOKRASİSİ,
SANAYİSİ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARI, ÜNİVERSİTELER GÜVENİLEN
SAYGI DUYULAN VE ÜLKE SİYASETİNİ VE EKONOMİSİNİ YÖNLENDİREN KURUMLARIN BAŞINDA
YER ALMAKTADIRLAR…. Türkiye’de üniversitelerimizin halini içler acısı saygınlığını ülkeye
katkılarını biliyorsunuz, yazmama gerek yok. Üniversitemizde de reformlara
ihtiyacı vardır, aksi halde üniversiteler başka grubun dincileri ile taşar
dolar, emareleri bulunmaktadır.
Eleştirdiğim diğer bir konu; Devletin kıt kaynaklardan ayırdığı
maddi destekler dahi ipe sapa gelmez ülke gelişmesine katkı değeri olamayan
projelerle yandaşlara peşkeş çekiliyor…Anlı şanlı öğretim üyelerimizin bir çoğu
bu konuda da sessiz. Üç beş kuruş jüri üyeliği ve veya danışmalık gelirleri
için bu gibi projeleri onaylıyorlar bu uygulamalar karşıt olan meslektaşlarını
itibarsızlaştırmak için her türlü çirkefliği de eksik etmiyorlar. Be sessizlik bu davranış bozukluğu maddiyat
önceliği öğretim üyelerine yakışmıyor.
Bu uygulama mı normal; olanları uygulayan seyredip seslerini
çıkarmayanlar mı normal ve Vatan Haini; bunları hatırlatan ben miyim anormal?
Ben miyim Vatan Haini?
Darbe ile ilgili Twitterlerimi
https://twitter.com/dr_husso ulaşabilirsiniz. (Maalesef takip edilmek ve okunmak için
Türkiye’de tanınmış, şöhret sahibi siyasetçi, şarkıcı, sanatçı yada ünlü,
zengin biri olmanız gerekiyor. İnsanlarımızın birçoğu hep beklenti içeresinde
bulunduğu için bu gibi davranışları normal sayılmalıdır.
BİZİM DEMOKRASİ KÜLTÜRÜMÜZ GEÇMİŞTEN ETKİLENME OLASILIĞI VARDIR;
DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ GÜÇLÜNÜN, ZENGİNİN, İKDİDARA GELME ŞANSI YÜKSEK PARTİLER YANINDA YER ALARAK, DEVLETİN GANİMETİNDEN
PAY ALMAĞA DAYANMAKTADIR. HAYVANİ İNSANLAR, YANİ KİŞİLİK GELİŞMELERİ SEKTEYE UGRAMIŞLAR DEMOKRASİYİ, DİNİ, HÜKÜMETİ, TOPLUMU KENDİ ÇIKARLARI İHTİRASLARI İÇİN BİR ARAÇ OLARAK KULLANIRLAR.!
ON BİNLERCE VATANDAŞIN DEVLET KURUMLARINDAN FETOCU OLARAK
TUTUKLANMASININ ASIL BİR NEDENİ FIRSAT EŞİTLİGİNİN GÖZETİLMEMESİNDEN
KAYNAKLIDIR!
ÖZELLİKLE SIRADAN GENÇLERİN, VATANDAŞLARIN TÜRKİYDE VAR OLMALARI
İÇİN, BİR PARTİYE, CEMAATE YADA ÖRGÜTE
ÜYE OLMALARI GEREKİYOR.
ÜNİVERSİTELERDE DE GECERLİDİR, ÜNİVERSİTEDE ÇALIŞMAK, KISA
SÜREDE AKADEMİK KARİYER İÇİN BİR ÖRGÜTE, PARTİYE AİT OLMANIZ GEREKİYOR.
İNŞALLAH TÜRKİYE'DE DARBE SONRASI;
GESTAPO NAZİ YAPILAŞMASINA YADA LATİNA DİKTATÖRLÜĞÜNE BENZER
DİNCİ TEHLİKELİ BİR YAPILAŞMA ORTAYA ÇIKMAZ
Darbe
girişimi musibeti sonrasında, diğer bir musibetin oluşmaması için gereken
duyarlılık ve önlemler
alınmalıdır
Devlet
yönetimindeki müzmin hastalık, Amerika'ya, Avrupa'ya mal edilmemelidir. Türkiye
çıkarları
gereği bu ülkelere ihtiyacı vardır.
………………………………………………………………………
Son zamanlarda körüklenen Amerikan, Avrupa, NATO düşmanlığı, Türkiye’ye
zarar verir niteliğindedir.
KARŞI TARAF, KÜRDİSTAN
KOZUNU ORTAYA KOYAR VE DESTEK VERİRSE, TÜRKİYE’NİN TİCARETİNİ KISITLAR,
YAPTIRIMLAR UYGULARSA, TÜRKİYE’DEKİ ÜSLERİNİ KUZEY IRAKTA KÜRT BÖLGESİNE TAŞIR,
KARŞILIĞINDA KÜRTLERİN HAMİSİ KESİLİR. SURİYE KORİDORUNU OLUŞTURURSA V.B. TÜRKİYE’YE
HİÇ İHTİYACI OLMAZ.
DAHA DÜN RUSLARI
ÜLTİMATOMU İLE TÜRK UÇAKLARI SURİYE SINIRINA YAKLAŞAMIYORLARDI!
YANİ ONA BUNA MEYDAN
OKUMADAN KENDİMİZİ GÖRELİM, BİLELİM
TÜRKİYE’NİN ASKERİ, TEKNOLOJİK VE EKONOMİK VE SİYASİ GÜCÜ BELLİDİR VE
BİLİNİYOR. KİMSE MEYDAN OKUMALARI CİDDİYE ALMAZ.
Almanca İngilizce sözlü Batı Haber Kanallarında zaten pek fazla bu meydan
okumalarına yer verilmiyor. Türkiye,
Bölgede Ortadoğu’da güçleniyor, yeni havalimanı, köprüler v.b. nedenleri ile ve
Batı Türkiye’nin dirilişinden ürküyor uydurma masal ve hikâyeleri Batı Destekli
Darbe düzenlenmiştir hikâyelerini kendileri söylüyor, yazıyor, yine kendileri
duyuyor okuyor… (Bakın her Türk vatandaşı gibi bende ulusal geçmişimizle,
tarihimizle kurulan devletlerimizle haklı olarak övünüyor ve gurur duyanlardan
biriyim. Fatih, Kanuni, Yavuz gibi Osmanlı ihtişamlı Saltanatları yanında,
Osmanlının çöküşü, acıklı, yok olma, tarihten silinme devirlerin de
bulunduğu unutulmamalıdır.)
TÜRKİYE BÜTÜN DÜNYA DEVLETLERİ İLE ONA BUNA MEYDAN OKUMADAN İLİŞKİLERİNİ
KAZAN KAZAN PRENSİBİNE GÖRE VE VATANIN BÜTÜNLÜĞÜNDEN HAYATİ ÇIKARLARINDAN ÖDÜN
VERMEDEN GELİŞTİRMEK ZORUNDADIR. Aslında dünyadaki tüm devletler bu
eğilimdedirler.
DEVLET İÇİNDE DEVLET OLAN BAZI KURUMLAR ÖZELLİKLE İSTİHBARAT BİRİMLERİ
KAFAYI YEMİŞ GERİ ZEKÂLI BÜROKRATLAR HALA 21. YÜZYILDA KENDİLERİNCE DÜNYAYI
ŞEKİLLENDİRME HAYALİNE KAPILIYORLAR. DÜNYA BARIŞINI TEHDİT EDEN ASIL BUNLARDIR.
Bu tehlike ciddiye alınıp Birleşmiş Devletler bünyesinde değerlendirilmelidir,
gereken önlemler alınmalıdır!!!
Darbelerin ortaya
çıkış nedenleri çok fazladır ve ülkeden ülkeye farklılıklar gösterirler.
Türkiye’deki darbeler; siyasilerin, halkın demokrasi bakış acısından kaynaklı
olan etkileri fazladır. Yani, demokrasi anlayışı, mücadelesi ve particilik
hükümet olasılığı yüksek partilerde yer alarak ve mücadele ederek devletin, ülkenin
ganimetlerinden daha fazla pay almak ağırlıklıdır. Dün de öyleydi bu günde
öyledir.
ÇOK DAHA KABACA,
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ MÜCADELESİ ÇOĞUNLUK İÇİN GANİMET SAVAŞIDIR.
Türkiye vatanı, halkı, devleti, bayrağı ile, iyileri kötüleri ile
hepimizindir ve ona hepimiz sahip çıkmalıyız. Türkiye kimsenin tekelinde
değildir, olmamalıdır. Hepimiz her vatandaş bu ülkenin yasalarını tanımak
kollamak ve yönetmeliklerine uymak mecburiyetindeyiz. Birileri tanımam der ve keyfine göre hareket
ederse, sunucun ne olacağı malumdur.
BENCE YENİ ANAYASADAN EVVEL , YENİ ANAYASALARI SİHİRLİ DEĞNEK
OLARAK GÖRMEDEN EVVEL ANAYASAYA YASALARA UYMA VE UYGULATMA ZİHNİYETİMİZİ
SORGULAMAMIZDA VE İLE İLGİLİ MEKANİZMADA ZAFİYETİ TARTIŞMADA YARAR VARDIR.
Bakın Almanya’da Türkler oranın yasa yönetmeliklerinde uymada hiçbir sıkıntı
yaşamıyorlar. Örneğin, Kırmızı ışıkta dururlar, evsel çöplerini oturup
ayırdıktan sonra ayrı çöp kutularına atarlar! Türkiye de ise bunlara aldıran
yok. Nedenini siz düşünün. Daha başka bir örnek, Türkiye’de hiçbir varlık
göstermeyen sıradan vatandaşlarımız öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz Almanya’da büyük başarılara
imza atıyorlar. Örneğin, Dünya Gıda Devi, EgeTürk, İzmirli sıradan bir gurbetçi
işçinin eseridir, Üniversitemizden bölümümüzden mezun ettiğimiz ve Türkiye'de iş bulamayıp yurt dışına kaçan bazı mühendislerimiz orada iyi ve sorumluluk taşıyan mevkilerde çalışma imkanı bulunabiliyor. ………………..
BİR ŞEKİLDE KALİTELİ SİYASETÇİLERİN DEVLET YÖNETİMİNE
KAZANDIRILMALIDIR, BUNUN İÇİNDE MİLLETVEKİLİ ADAY OLMA ŞARTLARI,
BÜROKRATLARIN SEÇİMİNDE ATANMASINDA Kİ KRİTERLER TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLEREK
ÇITANIN YÜKSELTİLMESİNE GİDİLMELİDİR.
DİĞER ÖNLEM İSE, DEVLET KURUMLARINA KISMİ
ÖZERLİK VERİLMELİDİR, SİYASİLERDEN UZAK TUTULMALIDIR.
KALİTESİZ SİYASİLER,
BÜROKRATLAR TÜRKİYE'DE SORUNLARIN BAŞINDA GELMEKTEDİRLER, TÜRKİYE'Yİ FELAKETE
SÜRÜKLEYENLER, HALKIN YOKSUL VE YOKLUK İÇİNDE YAŞAMLARINA NEDEN OLANLAR DIŞ ŞER
GÜÇLER DEĞİLDİR. KALİTESİZ SORUNLU SİYASİLERDİR.
15 TEMMUZ 2016 DARBE
GİRİŞİMİN ESAS NEDENİ SİYASİLERDİR, BÜROKRATLARDIR.....
Saygılar
Ozden
İzmir, 25.7.2016
· Olası verdiğim rahatsızlıktan ve yazı hatalarımdan dolayı hoş
görünüze sığınıyorum.
BİZİM DEMOKRASİ KÜLTÜRÜMÜZ GEÇMİŞTEN ETKİLENME OLASILIĞI VARDIR; DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ GÜÇLÜ ZENGİN YANINDA YER ALARAK, DEVLETİN GANİMETİNDEN PAY ALMAĞA DAYANMAKTADIR. Türkiye’deki darbeler; siyasilerin, halkın demokrasi bakış acısından kaynaklı olan etkileri fazladır. Yani, demokrasi anlayışı, mücadelesi ve particilik hükümet olasılığı yüksek partilerde yer alarak ve mücadele ederek devletin, ülkenin ganimetlerinden daha fazla pay almak ağırlıklıdır. Dün de öyleydi bu günde öyledir.
YanıtlaSilÇok daha kabaca, Türkiye’de demokrasi mücadelesi çoğunluk için ganimet savaşıdır.