BİZLER TÜRKLER, AVRUPA BİRLİĞİNE KATILMAKTAN VAZGEÇELİM, BİRİBİRİMİZİ KANDIRMAYALIM,

18 Ağustos 2017 Cuma yazildi.

 TÜRKİYENİN AVRUPA BİRLİGİNE KATILIMI KONUSUNUN FARKLI BİR DEGERLENDİRİLMESİ:

 BULUNDUĞUM AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKESİNDE, ALMANYA’DA; İNSANLAR TRAFİK KURALLARINI BİLİYORLAR VE  TRAFİK KURALLARINA RİAYET EDİYORLAR. Örneğin;  YEŞİL IŞIKTA GEÇMEZLER, ZEBRA YAYA GEÇİDİNDE YAYALARA ÖNCELİK VERİRLER. Trafikte lambasız dört yol kavşaklarında, sağdan gelenin geçiş hakkını bilir ve riayet ederler. Dönüşlerde yayalara öncelik tanırlar. Yoldaki yayalara, bisikletli ve motosikletli sürücülere dikkat ederler, yanlarından geçerlerken en az bir metre mesafeyi korurlar. Aniden ve sinyal veremeden şerit değiştirip motosiklet sürücülerin önlerine girmezler, daha sonra yavaşlayıp ve sinyal vermeden aniden sağa saparak motosiklet sürücülerin ölümle sonuçlanan kazalara meydan vermezler, (Motosiklet ve Araba sürücüsü olarak sık sık karşılattığım TRAFİKKURALLARI İHLALLERİ, tehlikeli olumsuzluklar, geçirdiğim HAFİF VE AGIR kazalar mevcut) ….
BİZ TÜRKLER ONLARIN TRAFİK KURALLARINI VE NEZAKETİNİ ES GEÇER, ONLARI KENDİ KURALLARIMIZA ALIŞTIRIRIZ. Bizim, Türk tipi, zorba, cahil sorumsuz trafik kurallarına ALIŞMAYANLARI ’da, karşı koyanları da sokak ortasında kazma sapı, döner bıçakları, pompalı tüfeklerle ile eş dost akraba mahalle topyekûn İYİCE DE BENZETİRİZ! Ölesiye topyekün saldırır döver, kim vurdu ya getirip yol kenarına leşlerini de bırakırız ha!
GAVURUN MEMLEKETİNDE GÜNEŞ ÇIKTIMI, HAVA BİRAZ ISINDI MI, KADIN, ERKEK YAŞLI GENÇ ŞORTLARLA, HATTA DONLARLA, BİKİNİLERLE SOKAĞA ÇIKARLAR, İŞLERNE GİDERLER, ALİŞVRİŞE OKULLARA OTOBÜSLERE BİNERLER, KAHVEDE OTURURLAR. HAFTA SONLARI GÜNEŞLİ SICAK GÜNLERDE, PARKLARDA BİKİNİ İPİNİ, HATTA CIRILÇIPLAK RAHATSIZ EDİLMEDEN GÜNEŞLENİRLER. Avrupa Birliği Ülkelerinde neredeyse her mevsim gece yarılarına kadar süren canlı müzikli danslı halk festivalleri düzenleniyor, kadın erkek yaşlı genç mevsime göre kısa şortla da elinde bira şişesi festivallere katılıyor, dans ediyor, eğleniyor, yaşamın, sağlıklarının tadını çıkartıyorlar.  Bayanları, RAHATSIZ EDEN YABANCI OLURSA POLİSİ CAGIRIRLAR. AVRUPA BİRLİGİNDE POLİSLER, ŞORTLA GEZEN, GECE İÇKİLİ EVE DÖNEN YADA CİPLAK KENDİLERİNE AYRILAN PARKTA GÜNEŞLENEN BAYANLARI AZARLAMAZLAR, OROSPULAR DİYE HAKARET ETMEZLER, BAYANLARA HELE İÇKİLİ OLANLARA TEKME, TOKAT, YUMRUKLA SALDIRMAZLAR.
TÜRKİYEDE uygulamanın aksine; POLİSE SIGINAN VE YARDIM İSTEYEN YABANCI UYRUKLU KARILARI SERMAYE OLARAK KULLANMAZLAR, ÖZEL KİŞİLERE PAZARLAMAZLAR. AVRUPA BİRLİGİ POLİSLERİ YÖNETMELİKLERE GÖRE YAPMASI GEREKENİ YAPARLAR, ALDIKLARI EGİTİMLE İNSANLARI SAKINLEŞTİRİRLER,  ANLAYŞLI sabırlı DAVRANIRLAR, HELE İÇKİLİ ŞAHIŞLARA BIRAKIN FİZİKİ MÜDAHALEYİ CANLARINA KASTETMEDİKLERİ SÜRECE DE BULAŞMALAR V.B. ..





İzmir'de mobeselere yakalan bir taciz olayı ve sonrası daha rezalet!

Doğal olarak bayanlar geç vakitte ve içkili de olsalar, polise taciz olayını bildiriyorlar, şikâyette bulunuyorlar. Buna karşın polisten azar, hakaret işitip tekme, tokat dayakta yiyorlar. Bu yetmiyormuş gibi polise hakaret, fiziki müdahale diye de polisler tarafından mahkemeye veriliyorlar..
Bence bayanlar yatıp kalkmalarına şükretsinler, İran'da benzeri durumda, İran Polisleri, İran Devrim Muhafızları, onları kodese yani nezarethaneye tıkıp sırayla tecavüze de kalkışırlardı. Suudi Arabistan’da içkili yada yalnız başlarına geçe vaktinde yalnız erkeksiz bulundukları yerde sultanın sulalei muhafızları tarafından başları bedenlerinden palayla kesilirdi. Türkiye ‘yede daha o günler henüz gelmedi, fakat adım adım yaklaşıyor....

 KISACA AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE GENELDE BAYANLARI KİMSE RAHATSIZ ETMEZ. YOLDA FİZİKİ TACİZ ETMEZ, KÖTÜ SÖYLENMEZ, TAŞLAMAZ, TEKMELEMEZ, YUMRUKLAYIP HASTANELİK ETMEZ.  BAŞIMIZA TAŞLAR YAĞACAK DEMEZ. EL İLE TACİZ EDİLİP POLİSTEN YARDIM DİLEYENLERE; POLİSLER TARAFINDAN HAKARET EDİLMEZLER, TARTAKLANMAZLAR. HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ ZORBA MİSALİ, ARBABESK AKLI İLE;  POLİSLER TARAFINDAN, POLİSE HAKARET, ŞİDDET UYGULADI DİYE SUÇLANIP DAVA ACILMAZ, TUTUKLATILMAZLAR….

AVRUPA BİRLİGİN SOKAKLARINDA, CADDELERİNDE, PARKLARINDA BİZ TÜRKLERİN UCUBE ŞEYTANİ DEDİKLERİ, ÇIPLAK İNSAN HEYKELLERİ BULUNMAKTADIR.  KISA ŞORTLU KARILAR KADAR ÇIPLAK KADIN VE ERKEK UCUBE HEYKELLERDE BİZLERİN ABDESTİNİ, ORUCUNU DA BOZAR, BİZLERİN GUSÜL ABDESTİNİ BOZAR, KARILARA, GÜÇSÜZ, KİMSESİZ, FAKİR ÇOCUKLARA VE HAYVANLARA TECAVÜZÜ ZORLAR, TEŞVİK EDER, HATTA HAKLI CIKARIRDA. …

AYRICA BİZLER AVRUPA BİRLİG GAVURLARIN MEMLEKETİNDE YAŞADIĞIMIZ İÇİNDE BOYNA GÜNAH İŞLEMİŞ, maazallah CEHENNEMLİK TE OLURUZ….

Avrupa Birliği Ülkeleri sokaklarında yoğun  alıveriş merkezlerinde, parklarında merkezi meydanlarında ucube, şeytani heykellere örnekler.
Ülkemiz Türkiye’de Atatürk Heykelleri yerlerinden yobaz belediyelerce sökülüp çöplüğe atılırken, Beyni yıkanmış dinci şarlatanlar Atatürk Büstlerini, sanatsal heykelleri kırarken, bunların Avrupa Ülkelerinde yapacaklarını siz de düşünün!
 AVRUPA BİRLİGİ ÜYELİGİ; MÜSLÜMANLIKLA BAĞDAŞMAZ, GÜNAH İŞLEMİŞ OLURUZ, MAAZALLAH MARKETİNDE İÇKİ SATAN GÜNAHKÂRLARIN BATMASI GİBİ, ÜLKEMİZDE BATAR, TOPYEKÜN CEHENNEMLİK OLURUZ…

SÖZÜN KISASI:
EN İYİSİ BİZLER TÜRKLER, AVRUPA BİRLİĞİNE KATILMAKTAN VAZGEÇELİM, BİRİBİRİMİZİ KANDIRMAYALIM, GERCEKLEŞMEYECEK DUAYA AMİN DEMEYELİM, BURADADA SUCU BAŞKASINDA DEGİL BİRAZ KENDİMİZDE ARAYALIM.
...........................


Yukarıda medyaya yansıyan Türkiye'den bir fotoğraf görüntüsü, Alta'da Karlsruhede bir parkı dolaşırken çektiğim bir görüntü; küçük bir çocuğun bir park içinde bir makinayı kullanarak kumla oynaması!!!!  
.....................................................

 Almanya’da neredeyse her gün olmasa da her hafta yağmur yağıyor, fakat bizdeki gibi seller oluşmuyor. Allahtan değil, Yüce Allah’ın bize bahşettiği mucizevi, geliştirilebilen akıldan tabii ki!
Gâvurun memleketlerinde her yer yemyeşil, ağaca yeşilliğe önem veriyorlar, yeşili ağaçları gözleri gibi koruyup artırıyorlar, Yüce Allah onları bol yağmurlarla ödüllendiriyor. Türkiye’de ve bazı İslam Ülkelerinde bırakın yeşili, ağaçları korumayı, çoğaltmayı, mevcut ağaçlar sokakları kirletiyorlar, görüntüyü engelliyorlar diye kesiliyor, yeşil alanlar rant uğruna betonlaştırılıyor.   Yüce Allah Rabbimiz de biz geri zekâlıları başımıza gökten taş gibi dolu yağdırarak ve kum fırtınaları kaldırarak, sıcaktan susuzluktan bunaltarak uyarıyor, cezalandırıyor da. Hayvanlardan beter, bolluk içinde yokluk çektirtiyor, Allah'ın nimetlerini hor kullananlara, istismar edenler bu dünyada da çekmeğe mahkum ediliyor e tabii ki...










 
 Şehir merkezinde milyarlarca Euro değerinde on binlerce dönüm ağaçlı göletli yapılaşmağa ve trafiğe kapalı yeşil alanları betonlaştırmamaları, kamu binaları ve  gökdelen rezidansları ile değerlendirmeyen Avrupa  Ülkelerinde   bir anormallik olmalıdır. Yada biz Türklerde tedaviye ihtiyacı olan kişilik bozulması,  ahmaklık geri zekâlılık bulunmalıdır.

(Dümensiz kendiliğinden programlı yüzen hareket eden gezi sandalları ve arklarında yemlenen balık sürüleri!)

AVRUPA BİRLİGİ ÜLKELERİNDE İNSANLAR GERİ ZEKALI MI, NE !!!
ŞEHİRLERİN DIŞ SINIRLARINDAN TA MERKEZE KADAR UZANAN KİLOMETRLERCE ONBİLERCE DÖNÜM  AGAÇLI GÖLETLİ YEŞİL ALANLARI HALA GÖZLERİ GİBİ KORUYORLAR.

HALBUKİ TÜRKİYEDEKİ KRAVATLI DİPLOMALI HOYRATLAR GİBİ YEŞİL ALANLARI İMARA ACIP, KISA SÜREDE YEDİ SÜLALARİNİ ZENGİN EDEBİLİRLER... Terslik kimlerde?
. ŞEHİRLERDE YEŞİL ALANLAR KALİTELİ İNSAN YAŞAMI, sağlığı İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR. İnsanlarda üretkenliğe, yaratıcılığa, yeni fikirlerin ortaya çıkmasında olan katkıları küçümsenmemelidir.
Şehirlerde Yeşil alanların FAYDALARI O KADAR ÇOK Kİ, AKILLARINI PARAYA KAPTIRMIŞ HOYRATALAR BUNLARI BİLEMEZ KAVRAYAMAZ HAYAL DAHİ EDEMEZLAR, (BEYİNLERİ dini hurafelerle YIKANMIŞ TA ONDAN), PAPAGANLAR GİBİ söylenen AYNİ ŞEYLERİ EZBERE tekrarlarlar.  ANLADIKLARI DİLLE KARŞILIK VERİLMEDİGİ SÜRECE BUNLAR DOGRULARI ANLAMAZLAR….
İNŞALLAH TÜRKİYEYİ YÖNETENLER BİR AN EVVEL YEŞİL SAHALARA GEREKEN ÖNEMİ VERİRLER..
 Konuyu daha fazla saptırmadan, Yükseköğretim, üniversitelerimiz, YÖK, TÜBİTAK hakkında kısa görüşlerimi burada tekrarlamak istiyorum.


ü  Üniversitelerimiz siyasetçilerden, partilerden, tarikatlardan, cemaatlerden uzak tutulmalıdır. Üniversitelere icraatlarıyla devlete hesap verecek, sorumlu olacak şekilde eğitim, öğretim ve ARGE faaliyetlerinde, yasalar çerçevesinde kendi yönetimlerinde özerlik tanınmalıdır.

ü  YÖK’un ve TÜBİTAK’ın kaldırılmasına taraftar değilim. Fakat şişirilmiş hantal kadrosunun azaltılması taraftarıyım ve  denetleme, kontrol, değerlendirme amçlı görevlendirilmelidirler.

ü   Üniversitelerde siyasi, dini, ırki örgütlenmeye imkân verilmemelidir.

ü  Devlet, TÜBİTAK, YÖK, VAKIFLAR Eğitim ve Öğretimlerinde başarılı ve geleceği bulunan öğrencileri tespit edip yurtdışına göndermelidir.  Amaç: yeni teknolojilerin mühendislik bilimlerinin Türkiye'ye kısa sürede kazandırılmasında yararlanılması....  

 Türkiye kısa sürede gelişmek, zenginleşmek istiyorsa, ivedilikle Eğitim, öğretim ve ARGE faaliyetlerinin kaliteli çıktılarını yükseltmek, çoğaltmak gerekiyor.

Almanya ziyaretimde olumlu sevindirici bulduğum bir gelişme; buraya gelmesinde katkıda bulunduğum bir öğrencinin gösterdiği performansla kendini kabul ettirmesidir.

Gecen sene Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden mezun ettiğimiz öğrenci kendi cabası, gayreti, bilgi birikimi ve becerisi ile  yeni tekniklerin geliştirilmesinde, bilgilerin derlenmesinde bulunduğu kurumda katkı sağlıyor.

DEVLET, TÜBİTAK, YOK Üniversiteler, Vakıflar v.d. Üniversitelerden başarılı şekilde mezun olan, geleceği bulunan gençlere paşa bey dayısına, partisine bakılmadan sahip çıkmalıdır, onları desteklemelidir.

Yurt dışında, Almanya'da bulunan akademisyenler, üniversitelerde çalışanlar, işverenler Türkiye'den daha fazla başarılı öğrencinin yurtdışı deneyimi kazanmaları için katkıda bulunmaları için TUBİTAK önderliğinde organize olmalarında yarar vardır.
Maalesef yurtdışında yaşayan akademisyenlerin, işverenlerin, firma sahiplerinin Türkiye'ye bakış acıları ve Türk üniversitelerine, Türk vatandaşlarına bakışları pek te olumlu değildir.  Önyargılı olmaları yanında uzak Türkiye'den sonradan gelenlere uzak kalıyorlar, irtibat sağlamıyorlar. (Geçmişte Anavatan ve anavatandan gelenlerle yaşanılan olumsuzluklar onları geri tutuyor olmalı)

Türk Alman ilişkilerinin karşılıklı olarak hatalı politikalar nedeniyle kötüleşmesi bireylere, özellikle Türklere, Türkiye ekonomisine, siyasetine olumsuz yansıyor..
Ülkelerin, devletlerin Dünya Aleminde itibar,  saygınlıkları, ekonomik askeri, bilim teknoloji güçlerine bağlıdır.

Kendi ülkelerinin içte dışta çıkarlarını geliştirmekten, savunmaktan aciz devletlerin ey ile başlayan meydan okumaları nafiledir, onları kimse ciddiye almaz, zamanı gelince kullanırlar

 Almanlar Türkiye’de seyahat yapmaktan kaçınıyorlar, çok çok ucuz olmasına rağmen. Nedeni Ey ile başlayan tehditvari söylemlerle Türk Siyasetçilerinde aranmalıdır!  Benzeri olumsuzluk Almanya’daki gurbetçilere de yansımıştır, Var olan Türk düşmanlığı daha da artmıştır. Türklere iş ev vermiyorlar, Türklerle alışveriş azalmıştır.
...............................



(Frankfurt gibi megakent şehrinde, binlerce dönüm ağaçlı göletli yeşil alan içinde kurulu Goethe Üniversitesinde kim okumak ve çalışmak istemez ki. Hele bu güzellikler olanaklar içinde kim yaşamak istemez ki. Kütüphanesi tatillerde gece 22.00 kadar acık, ders dönemlerinde 24 saat hizmet veriyor. Kütüphanede Çinli ve Hindistanlı öğrenciler sabaha kadar kütüphanede çalışıyorlar.
 (Erasmus programları bu yüzden genç öğrenci arkadaşlar için faydalıdır. Derslerinde başarılı olmasalar dahi, farklılıkları görmeleri de bence onlar için bir başarıdır. (Erasmus programı ile giden öğrencilerime evden okula, okuldan eve kadar şehri de yakın şehirleri de gezip görün, arkadaş edinin diye öğütlüyorum)

DrHusso

* OLASI KACINILMAZ YAZI HATALARI İÇİN HOŞGÖRÜNÜZE SIGINIYORUM,




0 yorum: