TÜRKİYE, BİR KANSER VAKASI GİBİ İÇTEN SİNSİCE ÇÖKMEKTEDİR.

21 Ağustos 2013 Çarşamba yazildi.

1)   Devlet yönetimi kanser vakası gibi Türkiye’yi içten ağır, ağır bitirdiğini yıktığını ne gören var, nede tehlikeli gelişmeleri ciddiye alacak güçlü aktivite yok!


2)   On binlerce insanın ölümüne, şehit olmasına, sakat kalmasına neden olan, ülke ekonomisine yüzbinlerce milyar dolar zarar verdiren, Türkiye’nin gelişmesine köstek olan ve Türkiye topraklarının beşte ikisini sahiplenen ve burada bağımsız Kürdistan devletinin temellerini atan terörist bir örgütten, devlet yönetimi medet ummaktadır. Kamuoyundan gizlenen pazarlıklar yapılmaktadır ve tavizler üstüne verilen tavizler, teröristleri şahlandırdı, havalandırdı, isteklerini her geçen devlet yönetimi ile dalga geçer gibi artırıyorlar. İsteklerimizi yerine getirmezseniz, Türkiye’yi kana bularız, sizleri yok ederiz diye ileri geri tehditler savurmağa başladılar.

 

3)   On binlerce insanın ölümüne, şehit olmasına, sakat kalmasına neden olan, ülke ekonomisine yüzbinlerce milyar dolar zarar verdiren, Türkiye’nin gelişmesine köstek olan ve Türkiye topraklarının beşte ikisini sahiplenen ve burada bağımsız Kürdistan devletinin temellerini atan terörist bir örgütten, devlet yönetimi çaresiz , ileri demokrasi maskesi altında hala medet ummaktadır.

 

4)   Silahlı teröristlerin Türkiye dışına şekilsel yani göstermelik olarak çıkarak ülkeye sulh geleceğine kargalar dahi gülerler. Verilen tavizlerle devlet yönetimini karşı taraf ciddiye almaz.  Dün dediğinin bugün zıttını söyleyen ve uygulayan ve dünya lideri olarak yalaklar tarafından alkışlanan bir başkanı ve onun devlet yönetimini Teröristler dahi ciddiye almazlar. Özellikle bu zafiyeti diş güçler kendilerince değerlendireler, çıkarları gereği kullanırlar. Türkiye’deki uygulamalar ve gelişmeler bu görüsün ispatıdır.

 

5)   Her şeyi bir tarafa bırakın, isterseniz benim saçmaladığımı, felaket tellallığı yaptığımı düşününün! Fakat bu soruyu lütfen cevaplayın; Soru: Siz PKK' nın yerinde olsanız, böyle bir devlet yönetimi karşısında hedeflerinizden ‘‘Bağımsız Büyük Kürdistan Devletinden’’ taviz verir miydiniz? Ve bu devlet yönetimini ciddiye alır mıydınız? Hele bu saatten sonra, çökertilen TSK ile fırsat bulmuşken devlet yönetiminin bu zayıflığını kullanırsınız. Her kılığa girip, her maskeyi takıp alıştıra alıştır yeni isteklerinizi kabul ettirirsiniz. Etmezlerse, silahlı eylemlerle devlet yönetimini korkutursunuz, silahı ona, en yakınlarına doğrultursunuz.  

 

6)   Devlete zarar veren, ülkeye her türlü zararı vermekten çekinmeyen teröristler, bebek canileri tüm dünyada tehlikeli terörist örgütü diye kabul görürken, bu devlet yönetimi, bu meclis, bu muhalefet sayesinde teröristler, katiller, caniler tüm dünyada halk kahramanları, bağımsızlık savaşçıları olarak takdir edilmeğe başlamışlardır ve eylemlerine daha fazla destek bulacaklardır.

 

7)   Devlet yönetimi ve meclis ve muhalefet, ve sivil toplum örgütleri, devletin diğer kurumları başta TSK ve Üniversiteler)Türkiye aktif, pasif olarak verdikleri zararın hesabını bir gün ödeyeceklerdir. Öbür dünyada dahi şehitlerin, sakat kalmış gazilerin ve yakınlarının ve gelecek nesillerin bedduaları ile hayır etmeyeceklerdir. bir çoğu günümüzde dahi hayır etmiyorlardır.

 

8)   Türk Kürt Federe Devleti ile; - Türkiye’de bir çok sorunun giderileceği, -Ülkeye huzur barış refah geleceği, - Kuzey Irak Kürdistanın Federe Devletine katılımı ile Kuzey Irak’ın yeraltı zenginlikleri, enerji ve su rezervlerin işletilmesi Bölgede hatta Dünyada siyasi, ekonomik askeri güçleneceği hayal edilmektedir. Bu hayale kapılan belli akademisyenler, özellikle bazı sanayicilerin iştahları hayli kabarıktır. Bu nedenle sürecin çığırtkanlığını, propagandasını kendi hayalı çıkarları gereği yapıyorlar, halkı aldatıyorlar….. Bölgenin zenginliklerini, enerji rezervlerini ne Batılılar nede Araplar kimseye yedirtmezler, ancak it artığı ile yetindirilir! Irakta Saddam devrileli kaç yıl geçti, hala kaos felaket sefalet sürüyor, can ve mal emniyeti sağlanamıyor. Irak’ın Kuzeydeki görkemi de, yabancı askerlerin gitmesiyle sönecektir.

 

9)   Teröristlere, canilere karşın canları kanları pahasına mücadele veren başarılı ve dünyaca takdir edilen TSK, askerlerin ve komutanların moralleri mevcut devlet yönetimi sayesinde onarılmayacak şekilde yok edilmiştir. TCK 312/1: ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet... cezalarla hapishanelerde çürütülüyor. Bazı geri zekâlılar bu trajik-komik gelişme ile övünüyorlar, ileri demokrasi diye hava atıyorlar. Buna karşın Devlete zarar veren, ülkeye her türlü zararı vermekten çekinmeyen teröristler, bebek canileri ve destekçileri serbest geziyorlar, halk kahramanları ilan ediliyorlar. Türkiye’yi batıran, teröristlerle iş birliğine giren devlet yönetimine karşın aynı savcılar, hâkimler sessiz kalıyorlar.

 

10)       Teröristlere, canilere yobazlığa karşın canları kanları pahasına mücadele veren komutanlar, subayından tutun generaline, genelkurmay başkanına kadar düzmece suçlarla, TCK 312/1: ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak suçlarından ağırlaştırılmış müebbet...’ cezalarla hapishanelerde çürütülüyor. İyi tamamda; Ordunun Başkomutanı Cumhurbaşkanıdır, Genel Kurmay Başkanı Başbakana bağlıdır, o zaman Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık ta neden görevi kötüye kullanmaktan, ihmalden yargılanıp tutuklanmıyorlar, cezalandırılmıyorlar. Başbuğ Paşa tutuklanıp yargılanıp müebbet hapis cezasına çarptırılırken neden Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer genelkurmay başkanları Büyükanıt ve  Özkök  paşalarda cezalandırılmıyor. Bu nasıl bir adalet anlayışıdır. Diğer taraftan Devlete zarar veren, ülkeye her türlü zararı vermekten çekinmeyen teröristler, bebek canileri ve destekçileri serbest geziyorlar, halk kahramanları ilan ediliyorlar. Türkiye’yi batıran, teröristlerle iş birliğine giren devlet yönetimine karşın aynı savcılar hâkimler sessiz kalıyorlar

…………………

 

Türkiye gibi demokrasi kültürü gelişmemiş ve  henüz yerleşmeyen, halk tarafından tam benimsenmeyen, aksak uygulanan  ülkelerde demokrasi devlet yönetimin gücü;  devlet kurumlarında  dağıtılmalıdır. Her kurum anayasada belirlenen hükümlerle, yetkilerle devlet yönetiminde söz sahibi olmalıdır. Bu devlet yönetiminde çok başlılık değildir, büyük takım çalışması olarak değerlendirilmelidir.  TSK Cumhuriyetin kuruluşunda ve ileride cumhuriyetin korunmasında sorumluk taşımaktadır. Bu acıdan bakıldığında TSK ileri gelen komutanlarının ülkenin olumsuz gidişatı ve başlarda  halk çoğunluğunun  AKP’ ye karşın endişeleri, korkuları, önyargıları nedeniyle ülkenin bir çok yerinde de başlayan yüzbinlerce katılımlı gösteriler karşısında durumu değerlendirmek, olası kaosu önlemek, olası rejim değişikliğine karşın neler yapılabileceğinin tartışılması önceden planlar yapılması tabii olarak karşılanmalıdır. Onların görevi zaten, Türkiye’nin, laik demokratik devlet yönetimin korumak ve kollamak onların birinci derecenden asli görevleridir. TSK Latin Amerika’nın muz cumhuriyeti orduları ile kıyaslamak bence abestir. Kurum içinde bazı elemanların olası görevi suiistimalleri tüm kuruma mal edilemez. 

Devlet yönetimin TSK karşın Polisi güçlendirip çıkarları doğrultusunda kullanması ileride kontrol edilemez daha tehlikeli sorunlara neden olacaktır. Polis bugün hükümetin çıkarları doğrultusunda gestapo tipi bir güç haline gelmiştir. Halkın nefret ettiği ve korktuğu ve halkı haraca bağlayan bir siyasi dinci bir gruba meyilli bir güç olarak görüldüğü de unutulmamalıdır.  Polis ve halk arasında ortaya çıkan şiddet olayların daha da artacağı, birbirlerini avlayacağı duruma gelirse sakın kimse şaşırmasın.

……………………..

Siyasette de dış politikada da, ekonomide de, eğitimde de hatalar yapılmaktadır.

Örneğin,

-      Ülkede kutuplaşma, ötekileştirme gittikçe büyüyor, birliktelik çöküyor, partizanlık, yandaşlık….

-      Diğer ülkelerin iç işlerine alenen karışmak, taraf olmakla ülke yalnızlığa itiliyor, gereksiz düşman kazanıyor, türk malları için önemli pazarlar kaybediliyor…..

 

-      Ekonomi mi? Berbat ! Nedeni; Ekonomi sonradan görme miras yediler gibi, ‘‘sat, ye, savur yarına Allah Kerim’’ idare edilmektedir. Geçmiş hükümetlerin birikimleri harcandı, kendi aralarında yağmalandı. Şimdi sıra ülkeyi ülkenin toprak ve su zenginliklerini parselleyip satmağa geldi.  Üretime dayalı iş yerleri açılmıyor. Borçlar kontrol edilemez boyutta, kazanılandan çok daha fazla harcayan, borç ekonomisi hakim ve çok yakında patlak verir….

 

-      Eğitim mi!  Eğitimin yazılacak nesi kaldı ki? ‘Dindar Nesil’ her şeyi gayet güzel açıklıyor. Allah Adına, Cennete gitme sevabına itaat edebilen, dini hurafelerle,  masallarla beyni yıkanmış, kullanılabilen, sömürülebilen, cağın nimetlerinden yararlanamayan bir nesil amaçlayan bir eğitim sistemi.  Bakın, Hittler, Refah düzeyi daha yüksek bir Almanya, her kese iş, aş vaatleri ile demokratik seçimlerle meclise girmeyi başardıktan sonra, pek çok kişinin gözünden kaçan, pek dikkate alınmayan bir eylem gerçekleştirdi; Çocukları ve gençleri kendi ideallerine göre eğiterek onları kendine bağladı. Sonuç mu?  Hüsran; çocuk yaşta cepheye sürüldüler, telef oldular, savaştan sonra ise işgal kuvvetlerin çöplerinden topladıkları yemek artıkları ile karınlarını doyurmağa kaldılar…

 

-      İslam Ülkelerinde kaosların, huzursuzluğun, yoksulluğun, teknolojideki geri kalmışlığın v.d. olumsuzlukların bir tek sebebi vardır, oda dine dayalı eğitimdir. Eğitimde de laiklik olmazsa olmazdır. İlk okuldan itibaren öğrencilere İslam Dininin güzellikleri, Allah sevgisi, İbadetlerin öğretilmesi taraftarıyım. Fakat eğitimi dini hurafeler, masallar üzerine odaklamak, pozitif fen bilimlerini, teknoloji vermemek geleceğimizi karartmak olur….
 
    Mübarekler, Üniversitelere de el attılar, YÖK’ ü de, Üniversiteleri de, bir çok araştırma geliştirme kurumlarını da, TÜBİTAKI da ele geçirdiler, hacı hocaları buralara doldurdular, Artık bir çok üniversitede mevcut hükümet yanlısı, cemaat bağlantılı öğretim elamanları kabul ediliyor. Üniversitelerde kanser vakası gibi gelişiyorlar, Üniversiteleri de bitiriyorlar

 

 

0 yorum: