1)
Devlet yönetimi kanser vakası gibi
Türkiye’yi içten ağır, ağır bitirdiğini yıktığını ne gören var, nede tehlikeli
gelişmeleri ciddiye alacak güçlü aktivite yok!
2)
On binlerce insanın ölümüne, şehit
olmasına, sakat kalmasına neden olan, ülke ekonomisine yüzbinlerce milyar dolar
zarar verdiren, Türkiye’nin gelişmesine köstek olan ve Türkiye topraklarının
beşte ikisini sahiplenen ve burada bağımsız Kürdistan devletinin temellerini
atan terörist bir örgütten, devlet yönetimi medet ummaktadır. Kamuoyundan
gizlenen pazarlıklar yapılmaktadır ve tavizler üstüne verilen tavizler,
teröristleri şahlandırdı, havalandırdı, isteklerini her geçen devlet yönetimi
ile dalga geçer gibi artırıyorlar. İsteklerimizi yerine getirmezseniz, Türkiye’yi
kana bularız, sizleri yok ederiz diye ileri geri tehditler savurmağa başladılar.
3)
On binlerce insanın ölümüne, şehit
olmasına, sakat kalmasına neden olan, ülke ekonomisine yüzbinlerce milyar dolar
zarar verdiren, Türkiye’nin gelişmesine köstek olan ve Türkiye topraklarının
beşte ikisini sahiplenen ve burada bağımsız Kürdistan devletinin temellerini
atan terörist bir örgütten, devlet yönetimi çaresiz , ileri demokrasi maskesi
altında hala medet ummaktadır.
4)
Silahlı teröristlerin Türkiye dışına
şekilsel yani göstermelik olarak çıkarak ülkeye sulh geleceğine kargalar dahi
gülerler. Verilen tavizlerle devlet yönetimini karşı taraf ciddiye almaz. Dün dediğinin bugün zıttını söyleyen ve
uygulayan ve dünya lideri olarak yalaklar tarafından alkışlanan bir başkanı ve
onun devlet yönetimini Teröristler dahi ciddiye almazlar. Özellikle bu zafiyeti
diş güçler kendilerince değerlendireler, çıkarları gereği kullanırlar.
Türkiye’deki uygulamalar ve gelişmeler bu görüsün ispatıdır.
5)
Her şeyi bir tarafa bırakın, isterseniz benim
saçmaladığımı, felaket tellallığı yaptığımı düşününün! Fakat bu soruyu lütfen
cevaplayın; Soru: Siz PKK' nın yerinde olsanız, böyle bir devlet yönetimi
karşısında hedeflerinizden ‘‘Bağımsız Büyük Kürdistan Devletinden’’ taviz verir
miydiniz? Ve bu devlet yönetimini ciddiye alır mıydınız? Hele bu saatten sonra,
çökertilen TSK ile fırsat bulmuşken devlet yönetiminin bu zayıflığını
kullanırsınız. Her kılığa girip, her maskeyi takıp alıştıra alıştır yeni
isteklerinizi kabul ettirirsiniz. Etmezlerse, silahlı eylemlerle devlet
yönetimini korkutursunuz, silahı ona, en yakınlarına doğrultursunuz.
6)
Devlete zarar veren, ülkeye her türlü
zararı vermekten çekinmeyen teröristler, bebek canileri tüm dünyada tehlikeli
terörist örgütü diye kabul görürken, bu devlet yönetimi, bu meclis, bu
muhalefet sayesinde teröristler, katiller, caniler tüm dünyada halk
kahramanları, bağımsızlık savaşçıları olarak takdir edilmeğe başlamışlardır ve
eylemlerine daha fazla destek bulacaklardır.
7)
Devlet yönetimi ve meclis ve muhalefet,
ve sivil toplum örgütleri, devletin diğer kurumları başta TSK ve
Üniversiteler)Türkiye aktif, pasif olarak verdikleri zararın hesabını bir gün ödeyeceklerdir.
Öbür dünyada dahi şehitlerin, sakat kalmış gazilerin ve yakınlarının ve gelecek
nesillerin bedduaları ile hayır etmeyeceklerdir. bir çoğu günümüzde dahi hayır
etmiyorlardır.
8)
Türk Kürt Federe Devleti ile; -
Türkiye’de bir çok sorunun giderileceği, -Ülkeye huzur barış refah geleceği, -
Kuzey Irak Kürdistanın Federe Devletine katılımı ile Kuzey Irak’ın yeraltı
zenginlikleri, enerji ve su rezervlerin işletilmesi Bölgede hatta Dünyada
siyasi, ekonomik askeri güçleneceği hayal edilmektedir. Bu hayale kapılan belli
akademisyenler, özellikle bazı sanayicilerin iştahları hayli kabarıktır. Bu
nedenle sürecin çığırtkanlığını, propagandasını kendi hayalı çıkarları gereği
yapıyorlar, halkı aldatıyorlar….. Bölgenin zenginliklerini, enerji rezervlerini
ne Batılılar nede Araplar kimseye yedirtmezler, ancak it artığı ile
yetindirilir! Irakta Saddam devrileli kaç yıl geçti, hala kaos felaket sefalet sürüyor,
can ve mal emniyeti sağlanamıyor. Irak’ın Kuzeydeki görkemi de, yabancı
askerlerin gitmesiyle sönecektir.
9)
Teröristlere, canilere karşın canları
kanları pahasına mücadele veren başarılı ve dünyaca takdir edilen TSK,
askerlerin ve komutanların moralleri mevcut devlet yönetimi sayesinde
onarılmayacak şekilde yok edilmiştir. TCK 312/1: ‘Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ suçundan ağırlaştırılmış
müebbet... cezalarla hapishanelerde çürütülüyor. Bazı geri zekâlılar bu trajik-komik
gelişme ile övünüyorlar, ileri demokrasi diye hava atıyorlar. Buna karşın Devlete
zarar veren, ülkeye her türlü zararı vermekten çekinmeyen teröristler, bebek
canileri ve destekçileri serbest geziyorlar, halk kahramanları ilan
ediliyorlar. Türkiye’yi batıran, teröristlerle iş birliğine giren devlet
yönetimine karşın aynı savcılar, hâkimler sessiz kalıyorlar.
10)
Teröristlere, canilere yobazlığa karşın
canları kanları pahasına mücadele veren komutanlar, subayından tutun
generaline, genelkurmay başkanına kadar düzmece suçlarla, TCK 312/1: ‘Cebir
ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ terör
örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak suçlarından ağırlaştırılmış müebbet...’
cezalarla hapishanelerde çürütülüyor. İyi tamamda; Ordunun Başkomutanı
Cumhurbaşkanıdır, Genel Kurmay Başkanı Başbakana bağlıdır, o zaman Cumhurbaşkanlığı
ve Başbakanlık ta neden görevi kötüye kullanmaktan, ihmalden yargılanıp
tutuklanmıyorlar, cezalandırılmıyorlar. Başbuğ Paşa tutuklanıp yargılanıp müebbet
hapis cezasına çarptırılırken neden Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer
genelkurmay başkanları Büyükanıt ve Özkök paşalarda cezalandırılmıyor. Bu nasıl bir adalet
anlayışıdır. Diğer taraftan Devlete zarar veren, ülkeye her türlü zararı
vermekten çekinmeyen teröristler, bebek canileri ve destekçileri serbest
geziyorlar, halk kahramanları ilan ediliyorlar. Türkiye’yi batıran,
teröristlerle iş birliğine giren devlet yönetimine karşın aynı savcılar
hâkimler sessiz kalıyorlar
…………………
Türkiye gibi demokrasi kültürü gelişmemiş ve henüz yerleşmeyen, halk tarafından tam
benimsenmeyen, aksak uygulanan ülkelerde
demokrasi devlet yönetimin gücü; devlet
kurumlarında dağıtılmalıdır. Her kurum
anayasada belirlenen hükümlerle, yetkilerle devlet yönetiminde söz sahibi
olmalıdır. Bu devlet yönetiminde çok başlılık değildir, büyük takım çalışması
olarak değerlendirilmelidir. TSK
Cumhuriyetin kuruluşunda ve ileride cumhuriyetin korunmasında sorumluk
taşımaktadır. Bu acıdan bakıldığında TSK ileri gelen komutanlarının ülkenin
olumsuz gidişatı ve başlarda halk
çoğunluğunun AKP’ ye karşın endişeleri,
korkuları, önyargıları nedeniyle ülkenin bir çok yerinde de başlayan
yüzbinlerce katılımlı gösteriler karşısında durumu değerlendirmek, olası kaosu
önlemek, olası rejim değişikliğine karşın neler yapılabileceğinin tartışılması
önceden planlar yapılması tabii olarak karşılanmalıdır. Onların görevi zaten,
Türkiye’nin, laik demokratik devlet yönetimin korumak ve kollamak onların
birinci derecenden asli görevleridir. TSK Latin Amerika’nın muz cumhuriyeti orduları
ile kıyaslamak bence abestir. Kurum içinde bazı elemanların olası görevi
suiistimalleri tüm kuruma mal edilemez.
Devlet yönetimin TSK karşın Polisi güçlendirip çıkarları
doğrultusunda kullanması ileride kontrol edilemez daha tehlikeli sorunlara neden
olacaktır. Polis bugün hükümetin çıkarları doğrultusunda gestapo tipi bir güç
haline gelmiştir. Halkın nefret ettiği ve korktuğu ve halkı haraca bağlayan bir
siyasi dinci bir gruba meyilli bir güç olarak görüldüğü de
unutulmamalıdır. Polis ve halk arasında
ortaya çıkan şiddet olayların daha da artacağı, birbirlerini avlayacağı duruma
gelirse sakın kimse şaşırmasın.
……………………..
Siyasette de dış politikada da, ekonomide de, eğitimde de
hatalar yapılmaktadır.
Örneğin,
- Ülkede kutuplaşma, ötekileştirme gittikçe büyüyor, birliktelik
çöküyor, partizanlık, yandaşlık….
- Diğer ülkelerin iç işlerine alenen karışmak, taraf olmakla ülke yalnızlığa
itiliyor, gereksiz düşman kazanıyor, türk malları için önemli pazarlar kaybediliyor…..
- Ekonomi mi? Berbat ! Nedeni; Ekonomi sonradan görme miras
yediler gibi, ‘‘sat, ye, savur yarına Allah Kerim’’ idare edilmektedir. Geçmiş
hükümetlerin birikimleri harcandı, kendi aralarında yağmalandı. Şimdi sıra
ülkeyi ülkenin toprak ve su zenginliklerini parselleyip satmağa geldi. Üretime dayalı iş yerleri açılmıyor. Borçlar
kontrol edilemez boyutta, kazanılandan çok daha fazla harcayan, borç ekonomisi
hakim ve çok yakında patlak verir….
- Eğitim mi! Eğitimin yazılacak
nesi kaldı ki? ‘Dindar Nesil’ her şeyi gayet güzel açıklıyor. Allah Adına,
Cennete gitme sevabına itaat edebilen, dini hurafelerle, masallarla beyni yıkanmış, kullanılabilen, sömürülebilen,
cağın nimetlerinden yararlanamayan bir nesil amaçlayan bir eğitim sistemi. Bakın, Hittler, Refah düzeyi daha yüksek bir
Almanya, her kese iş, aş vaatleri ile demokratik seçimlerle meclise girmeyi
başardıktan sonra, pek çok kişinin gözünden kaçan, pek dikkate alınmayan bir
eylem gerçekleştirdi; Çocukları ve gençleri kendi ideallerine göre eğiterek
onları kendine bağladı. Sonuç mu? Hüsran;
çocuk yaşta cepheye sürüldüler, telef oldular, savaştan sonra ise işgal
kuvvetlerin çöplerinden topladıkları yemek artıkları ile karınlarını doyurmağa kaldılar…
- İslam Ülkelerinde kaosların, huzursuzluğun, yoksulluğun,
teknolojideki geri kalmışlığın v.d. olumsuzlukların bir tek sebebi vardır, oda
dine dayalı eğitimdir. Eğitimde de laiklik olmazsa olmazdır. İlk okuldan
itibaren öğrencilere İslam Dininin güzellikleri, Allah sevgisi, İbadetlerin
öğretilmesi taraftarıyım. Fakat eğitimi dini hurafeler, masallar üzerine
odaklamak, pozitif fen bilimlerini, teknoloji vermemek geleceğimizi karartmak
olur….
0 yorum: