Seçim Sandıkları, Yargının Yeri Değildir

29 Mart 2014 Cumartesi yazildi.


Devlet yönetiminde siyasilerin görevi suiistimallerin, ehillsizliklerin hesabı,  seçimlerde sandığa bırakılması,  Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bitirildiğinin bir göstergesidir.

Devlet yönetimlerinde hükümetlerin, ağır yolsuzlukların, görevi suiistimallerin, pisliklerinin, hırsızlıklarının, rüşvetlerin, kaynağı ve vergileri bilinmeyen kısa sürede elde edilen servetlerin, ağır hataların, ehliyetsizliklerin, sebep oldukları kaosların, cinayetlerin v.b. olumsuzlukların hesabı sandıklara bırakılması, aklanma istemi ahmaklığın bir göstergesidir. Secim sandıklarının yeri ayrıdır, mahkemelerin yeri ayrıdır.

Devlet yönetiminde siyasilerin görevi suiistimallerin, ehillsizliklerin hesabı,  seçimlerde sandığa bırakılması,  Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bitirildiğinin bir göstergesidir.

Uzun bir süreden beri ve her gün kamuoyuna sızan farklı görevi suiistimaller ve kaynağı belli  olmayan servetler karşısında bir ülkede  muhalefet lideri ülkenin başbakanına başçalan diye hitap ediyorsa, o devletin, büyük meclisinin  ve o halkın milletin yurt içinde ve yurtdışında saygınlığı, güvenirliliği, ciddiyeti  kalmaz.  

kamuoyunu meşgul eden tapelerdeki  olumsuz haberlerin ses kayıtlarının, sahte, düzmece olduğu iddiası doğrulanmalıdır ve failleri tespit edilip bunların doğruluğuna bakmadan kamuoyuna  servis edenlerinde cezalandırılmaları gerekiyor. Eğer tapelerde ses kayıtları orijinal ise o zaman da ilgili kişiler bunun hesabını secim sonuçları beklenilmeden seçim sonuçlarına bakılmadan yargı önünde hesap vermeleri ülkenin yararınadır.

Bence Muhalefet tapelerdeki ses kayıtları orijinalliğini kamuoyuna güvenirli bir şekilde açıklaması gerekiyordu.  Bu tapelerin gerçek oldukları ispatlandıktan sonra Devletin ilgili kurumlarını harekete geçirmesi secim meydanlarında tapeleri halka dinletmekten çok daha etkileyici olabilirdi.

(Günümüz teknolojik imkanları ile sahte tapeler düzenlemek ne kadar olanaklı ise,  tapelerdeki bu sahtekârlığı ortaya çıkarmak içinde aynı teknolojik imkanlar da mevcuttur. En basiti; ses kaydının  zamana göre frekans ve genliğini büyüterek, sesler arasında  uyumsuzluğu, düzensiz ekleme noktalarını tespit edebilirsiniz. Bunun içinde de Amerika'ya yada Avrupa’ya gitmege gerek yoktur..Türkiye’de herhangi bir üniversitede de bu analizleri rahatlıkla yapabilirsiniz, hatta bir ses stüdyosunda da ses histogramındaki düzensizliği, taklit sesleri tespit edebilirsiniz)

Bunun üstesinden gelemeyen bir muhalefet ülkenin çetin sorunları ile baş edemez. Bu tapeler karşı tarafta olsaydı, muhalefeti secim meydanlarında konuşturmazlardı, parti yönetimini tutuklarlardı, hatta muhalefet partilerini bile kapatırlardı.  Eski Muhalefet liderinin  siyasi hayatını  söndürmeleri bunun bir ispatıdır.

En son, Dışişleri bakanı, onun yardımcısı, torpilli ikinci genel kurmay başkanı ve MİT müsteşarının hazır bulunduğu dört duvar içinde kaos ve felaketler içinde boğuşan bitik komşu bir ülkeye haince savaş senaryo konuşmalarının kamuoyuna  sızdırılmasını ben farklı bir acıdan değerlendirmek istiyorum:

-        Konuşmaların ses kayıtlarını kamuoyunun bilgisine sunanlar vatan haini diye lanetleneceğine, bu bir savaş ilanıdır, cyber saldırıdır, diye beddua edileceğine bence hükümetin olası çöküşünü engellmek ve çıkarlarının devamı  uğruna Türkiye yi acemice haince savaşa sokmak isteyenlere  hesap sorulamıyor. Bu mu demokrasi,  bu mu büyük devlet, bu mu erdemli siyaset, bu mu görevi sorumluluk, bu mu devlete, ülkeye, vatana bağlılık, bu mu adalet….

-        Kirli siyasetin, siyasetçilerin, bürokratların ve yakınlarının yolsuzlukların, rüşvetlerin, hırsızlıkların, kaynağı ve vergisi belli olmayan kısa süredeki servetlerin, haince planların v.b. ortaya çıkması ve halkın bunların ne olduklarını öğrenmeleri acısından tapelerdeki ses kayıtlarının kamuoyuna servis edilmesi aslında devlet ve ülke acısından ben olumlu buluyorum.

-         Keşke kısa sürede teknoloji gelişse de insanların özellikle siyasetçilerin beyinlerinin okunması mümkün olabilse!

-          İnterneti kapatmak hükümetin gücü yetmez, ülke ekonomisi kısa sürede çöker. Twitter, Facebook, Youtube dahi Türkiye de uzun süreli kapalı tutulamaz. (İnternette, Youtube, Facebook, Twitter de Dünya genelinde bazı kuralların konulması insanlık için gerekli olduğunu savunanlardan biriyim.) Türkiye’de internetteki bazı erişimlerin gelişigüzel, keyfi kapatılması karşısında halkın suskun tepkisi kalmasını da vahim bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

-          Türkiye de eksik olan demokrasi kültürüdür maalesef.

Bakın;  yolsuzluk, nedeniyle hükümet üyeleri istifa ediyor ya da ettiriliyorlarsa; hükümet üyelerini seçen ve onların icraatından sorumlu hükümet başkanının da istifa etmesi, yargıya hesap vermesi gerekiyor.  Demokrasi kültürü gelişmiş ülkelerde ve hukukun bulunduğu demokratik devletlerde geçerli olan bir uygulamadır.  Türkiye gibi ülkelerde ise; hukuk ve çağdaş bir devlete yakışmayan uygulamalar söz konusu olur maalesef….

 
Batı Demokrasilerde bu gibi görevi suiistimallere yolsuzluklara neden olan, göz yuman siyasilerin, hükümet yetkililerinin kamuoyunda konuşacak ne yüzleri nede fırsatları olurdu.  Türkiye de ise devleti batıranlar hala el üstünde tutuluyorlar, konuşturuluyorlar, alkışlıyorlar, öl, öldür de ölelim öldürelim diye ekranlarda naralar atarak ve büyük bir marifetmiş gibi poz veriyorlar. …..

 

Türkiye de süre gelen süre gelen devlet yönetimindeki olumsuzlukların sorumlusu hükümet kadar, gerekeni yapmaktan aciz kalan muhalefettir.  Mevcut muhalefet sürdükçe hükümet önümüzdeki yerel ve genel seçimleri tekrar acık farkla kazanır….

Maalesef muhalefet secim propagandalarında sönük kalmıştır, mevcut secim konjoktörünü kendi lehine yeterli değerlendiremedi, aday belirlemelerde hatalar yapılmıştır. İzmir’i kaybetme riski bulunmaktadır.

Muhalefet mevcut hükümetin yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, talan, kayırma, hortumlama gibi yolsuzluklar adi suçlara ait görevi suiistimaller ve ihmallerde ve diğer siyasi, yönetim olumsuz icraatlarını ekranlarda halka şikâyet etmekten, halka dert yanmaktan ziyade asıl görevi bunlara karşın neler yaptığı, uygulamaları ve elde ettiği neticelerdir. Yasal yollardan elde edemediği sonucu, karşı tarafın anlayacağı dile ve yola başvurma cesaretini, riskini de alabilmelidir. Gereğinde meclisten dışarıya çıkıp, halka gitmelidir, meydanları halkla partililerle doldurmalıdır, halk kitlelerini organize edip karşı tarafa karşın bir güç oluşturmalıdır. Yönetim keyfine göre ve kendi çıkarlarını ön plana çıkarıp muhalefeti takmıyorsa, muhalefetten korkmuyorsa, yasaları çiğniyorsa; muhalefette mevcut yönetimi takmamalıdır, ona karşın mücadelede korkmamalıdır, partilileri ve halkı kazanarak, ikna ederek despot rejimin üzerine amansız gitmelidir. 

DEVLET YÖNETİMLERİNDE ORTAYA ÇIKAN SİYASİ, EKONOMİK KAOSLARIN, DARBELERİN EN ÖNEMLİ NEDENİ;          DEVLET YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ OLANLARIN İHTİRASLARI VE EHLİYETSİZLİKLERİDİR; ÜLKENİN ÇIKARLARINDAN ZİYADE KENDİ ÇIKARLARININ ÖN PLANA ÇIKMASINDANDIR

Allah Türkiye nin bizlerin yardımcısı olsun, Türkiye de çağdaş bir değişim çağdaş bir anayasa ile sağlanmalıdır.

Demokrasilerde her şey sandık değildir. Adaletin, hak ve hukukun, yasaların dikkate alınmadığı ülkelerde, devlet te yoktur, can mal güvenliği ve gelecek, fırsat eşitliği de demokraside yoktur.

DrHusso

İzmir, 28.03.2014

  

·         Türkiye de secimler de büyük masraflar yapılmaktadır, çevre ve gürültü, görüntü kirliliği, secim  konvoyların trafik engelleri ve secim kavgaları ayrı bir sorun.  Parti secim konvoylarına katılma için araç başına her tur için para verilmektedir!

·         Gecen Yaz  Almanya da Bundestag seçimlerinde bulundum. oradaki seçimlerle bizlerdeki seçimleri karşılattırdığımda dağlar kadar fark olduğunu fark ediyorum. Secimler için harcanan para Türkiye de ihtiyacı olan yoksullara veya hayır işlerinde veya belediye işlerinde kullanılmalıdır. Türkiye sokağa para savuracak kadar zengin değildir. siyasiler ilk evvel sokağa savrulan bu kaynakların tasarrufu ile işe başlamalıdırlar.

 

0 yorum: